Kasım ayı içinde Düzce'de meydana gelen depremi fırsat kabul edelim, deneyelim.

Hatırlayın, 2020 yılındaki İzmir depremi nedeniyle sekiz binin üzerinde hane, yaşadığı evi terk etmek zorunda kalmıştı. Bu depremin üzerinden iki yıldan fazla süre geçmesine rağmen yapılması gereken konutlardan hala tamamlanamayanlar var.

Bugüne kadar olan depremlerden dersimizi alamadık, afet sonrası yaptığımız konutlar halkın derdine zamanında derman olamadı. Demek ki 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’umuzda ve uygulamasında sorun var.

Bir önceki "KUFALIK" başlıklı makalemde de belirttiğim gibi yeni bir kanuna veya mevcut kanunda değişikliğe acilen gereksinim var.

Son Düzce depreminde İçişleri Bakanı’nın açıklamasına göre yıkılmış 478 bağımsız bölüm var. Yani devlet yürürlükteki 6306 sayılı kanun gereği bu konutları yapacak. En iyimser şartlarda iki yılda ancak biter.

İktidarın ve muhalefetin derdi ise mevcut yönetim sistemindeki aksaklıklar. 2023 seçimlerini kim kazanırsa kazansın sistemde revizyona gideceklerini söyleyip duruyorlar.

Yönetim sistemi üzerine kafa yoran siyasiler birazda deprem gerçeğine kafa yorsalar ne güzel olur. En azından Düzce'de felaketi yaşayıp sokakta kalanlar için.

İktidar ve muhalefet Meclis'te depremi kulak ardı edeceğine Düzce depremi özelinde yeni bir yasa hazırlasa olmaz mı? Düzce depremi, olacak olan Marmara depremine göre çok küçük ölçekte. İşte bu yüzden bir model olmaya uygun.

Çıkarılacak bir yasayla yıkılan binaların yerine yenilerini yapmayalım. Bu 478 haneden köylerde olmayanları kamulaştıralım. Deprem öncesi oralardaki emlakçı vitrinlerindeki değerleri derhal daire sahiplerine ödeyelim. DASK bedellerini de devlet alsın. Yıkılan binaların arsaları bundan sonra sadece yeşil alan olsun. Düzce'de 2022 yılı içinde iskân almış daire sayısı iki binin üzerinde. Yani oturduğu evi yıkılanların satın alabilecekleri arz piyasada var. Hane sahipleri daireyi ister Düzce'de, ister başka bir ilde kendileri satın alsın.

Köylerde yıkılan evlerin, ahırların bedellerini de nakden ödeyelim. Köylüye proje ve teknik yapım desteği sağlayalım. Üç ay bile sürmez köylerdeki konutların ve ağırların yapımı.

Böylesi hem çok daha az maliyetli, hem de gerek süre açısından gerekse konut sahiplerinin memnuniyeti açısından daha uygun olacaktır. Daire satışları nedeniyle piyasaya giren nakit para ekonominin çarklarına da iki yılda yapılacak konutların faydasından daha çabuk katkı yapacaktır.

Kiracı olanlar varsa, yıkılan daireye ödedikleri kira kadar bedeli üç ay boyunca devlet karşılasın. Ev eşyası için hane başı elli bin TL karşılıksız verilsin.

Yıkılan binalar içinde yapı denetimden geçmiş olanlar varsa; sorumlularının nakden ve cezaen hukuki takibe alınması unutulmasın. Neticesi ibretlik olsun.

Ayrıca çürük yapılar devletin ayıbı değil midir? Devletimiz, bu ayıbını gidermek zorunda ve kudretindedir. 

Devleti yönetim sistemi üzerinde kafa yormak kadar afet konusunda da kafa çalıştırıp model oluşturalım. Düzceli afetzedelere hemen derman olalım.

Seçimlere girmeden afet çözüm modelinin sonuçlarını görelim. 2023 seçimlerinde iş başına geleceklerin elinde, olacak olan Marmara depremi için örnek bir model olsun.

29.11.2022 - M. Şevket Atalay