"Can çıksa da huy çıkmaz." demiş eskiler. Huyumuz kişiliğimizdir, davranış biçimimizdir.

 

Biliyorum, bu günler de herkes seçim sonuçlarına odaklı. Seçim üzerine yazacak, söylenecek çok şey var lakin heybemdekileri ikinci turun sonuna saklıyorum. Kazanana da, kaybedene de edecek çok kelamım var. Heybemdekiler bekler ama hayat beklemiyor. Seçim sonuçları ne olursa olsun, mesela mahkemeler devam ediyor.

 

Seçimlerin ilk turundan bir kaç gün önce, Kanal İstanbul davasının bilirkişi raporu tebliğ edildi. Bilirkişi raporu 370 sayfa.

 

Ne hukuka ne doğaya ne de bilime saygısı olmayanlarca hazırlanmış projenin ÇED Raporunun iptali için çeşitli meslek odaları, çevre kuruluşları sivil toplum örgütleri ve benim gibi bir kaç doğaseverin ayrı ayrı açtığımız davalardaki yüzlerce bilimsel itirazımızın sadece küçük bir bölümü hukuka aykırı olarak özetlenip bilirkişilere sorulunca onlar da haliyle itirazların sorulan kısmını değerlendirmişler.

 

Raporun tamamıyla başınızı ağrıtmayacağım. Sadece bir örnek vereceğim. Arkeoloji açısından yapılan değerlendirme de; "...bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde değildir. Dolayısıyla arkeolojik alanlar ve kültürel miras açısından hazırlanan bölüm ÇED Raporunu sakatlar niteliktedir ve düzeltilebilir özellik taşımamaktadır."  denilerek projenin ne kadar hatalı olduğu bilirkişi tarafından da tespit edilmiştir.

 

Her bilirkişinin kendi alanında yaptığı eksiklik tespitleri oldukça fazla. Buna rağmen ortak bir sonuç notunu hep birlikte imzalamışlar.  Sonuç bölümünde "...Raporun bazı uzmanlık alanları için uygun olduğunun anlaşıldığı, bazı uzmanlık alanları açısından ise uygun olmadığı, ..., ÇED Olumlu Kararının idari işleminin iptalini gerektirecek bir husus bulunup bulunmadığı hakkında, takdiri Sayın Mahkemeye..." diyebilmişler.

 

İktidarın baskı ve yıldırma politikaları çerçevesinde ÇED Olumlu Kararının iptali gereklidir diyemedikleri için sonuç bölümünde topu Mahkemeye attıkları anlaşılıyor.

 

Yazımın başında da belirttiğim gibi insanın kişiliği, huyudur. Huylu huyundan vazgeçmez. Ben de başladığı işte geri adım atmayanlardanım.

 

Bazılarının "dağdaki taş" dediği arkeolojik değerlerimiz için,"başka yerde uçsunlar" dedikleri "kuş" için, çocuklarımız ve torunlarımız için bu işin peşini seçimi kim kazanırsa kazansın bırakmayacağım. Bilirkişi Raporundaki eksikliklere de elbette itiraz edeceğim.

 

Bazı arkadaşlarımız içerde olabilir. Dışarıdaki dava arkadaşlarımızla birlikte doğa ve bilim düşmanı projeyi iptal ettireceğiz.

 

Can (milletvekili olup) çıksa da, daha Mücella var, Tayfun var, diğer arkadaşlarımız var. Onlar da özgür kalana, projenin iptalini 19 Mayıs'larda gençlerle Terkos kıyısında uçurtma uçurup kutlayana kadar mücadeleye devam...  

 

17.05.2023 - M. Şevket Atalay