Haseki; Odmanoğulları idaresindeki dönemde padişahın güvenini kazanmış subaylara ve padişahın gözdesi sultanlara denirdi.

Günümüz iktidarının da bir hasekisi var, hem de özünden. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız 1974 yılında soyadını değiştirirken, seçimi subaylık kaynaklı mıydı yoksa gözdelik kaynaklı mı beni ilgilendirmez elbette.

Beni ilgilendiren ikinci kez oturduğu bakanlık koltuğundaki icraatları. Hoş, Kayseri'de Niyazi Bahçecioğlu'nun bıraktığı şehircilik mirasını talanıyla bakanlığında yapacakları zaten belli. 

Beklenen Marmara depremi için sanki yalnızca İstanbul'da olacakmış gibi senaryolaştırmalarını anlamayı çoktan bıraktım. Sayın Bakanımız bugünlerde deprem için İstanbul'da yapacaklarını sıralamakta. Deprem korkutuyormuş haseki torununu.

İstanbul'da riskli 600.000 konutu en kısa sürede yıkıp bazısını yerinde, bazısını da "Bizim Mahalle" dedikleri henüz yeri açıklanmayan rezerv alanlarda yapacaklarmış. Rezerv alanlarda 350.000 konut yapmayı planlıyorlarmış. Ancak bu kadar paraları olmadıkları için rezerv alanları müteahhide verip 150-200.000 konutu yıkılan konutların yerine kullanacaklarmış. İyi de kim satın alacak kalan diğer konutları? Deprem riskindeki Suriyeliler mi, yoksa Katarlılar mı?

Deprem korkusundan faydalanıp rezerv(!) dedikleri devlet arazilerinden yandaşlarına rant üretecekler. Hiç dertleri değil, İstanbul'da yaşayanların başlarına gelecekler.

Öyle bir endişeleri olsa işe devlet yapılarından başlamaları gerekmez mi? İstanbul'a su sağlayan barajların yarısının risk tehdidinde olduğunu Profesör Naci Görür yeni açıkladı. Barajlarda, hastanelerde, devlet dairelerinde, yollarda deprem için bu güne kadar ne yaptılar 21 yıllık iktidarları boyunca? Anlatsalar da öğrensek.

Bakan bey bir yandan vatandaşa "Güçlendirme yapmayın, fayda etmez. Yıkıp yeniden yapın" diye akıl veriyor, diğer yandan geçen eğitim yılı ortasında riskli diye eğitime kapadıkları Beylikdüzü Bizimkent İlkokulu’nda güçlendirme yapıyor. Haseki torununun sözüne mi inanalım, yoksa icraatına mı?

Riskli denilen yapılar müteahhidin iştahını kabarttıkça yıkılıyor bir yandan ama içindekilerin yıkım yapım süresince nerede oturacakları düşünülmüyor. Size bir örnek vereyim. Devlet memuru olan bir yakınımın İstanbul Merter'de güç bela aldığı evi depremden korkan birinin sayesinde riskli sayıldı ve yıkım kararı çıktı. İşine yürüyerek giden yakınım yine Merter'de 12.000 TL'ye iki oda, bakla sofa bir ev kiraladı tek maaşla. 5.500 TL kira yardımının ne zaman başlayacağı ise meçhul. Ve, taşındıktan bir ay geçtikten sonra kiraladığı evinde riskli ilan edilip boşaltılması gündemde. Sayın bakana soruyorum; tek maaşlı bu devlet memuru şimdi nereye taşınacak? Deprem riski olmayan hangi evi bulup kiralayacak? Kendisi yürüyerek gittiği devlet dairesine, üniversitede okuyan çocuğu Beyazıt'a nereden nasıl gidecek?   

Lafla İstanbul'un bina stokunu yenilemek kolay. Lafla kolay da, uygulamada yol haritanız nedir? Riskli dediğiniz 600.000 haneyi yapım sırasında yerleştirebileceğiniz 600.000 risksiz konut var mı?

Meclisten kanun çıkaracaklarmış. Yahu, kanun çıkarsan ne olur? Kanun mu yapacak rezerv alan dediğiniz peşkeş alanının hiç olmayan yolunu, alt yapısını? Oturduğu semtten alıştığı şekilde işine giden vatandaş, (en iyimser tahminle üç sene sonra) ağzınızdan sular akarak anlattığınız bizim mahalle'nizden mevcut işine nasıl ve fazladan kaç saatte gidip gelecek?  

Sağlık Bakanı COVİD salgınında önlem olarak söylemişti ya; "hastalığa yakalanmayın" diye. Deprem için hasekilerin iktidarında yapılacak tek şey var. "İnşallah olmaz" diye dua etmek...

23.08.2023 - M. Şevket Atalay