Muhtarınızı görüyor musunuz? Ya, muhtarınız sizi görüyor mu? "Vizontele" filminin meşhur repliği gibi muhtarla ilişkimiz.

Muhtarınıza en son ne zaman gittiniz? Ülkemizde yaşayanların çok büyük çoğunluğu muhtarlığa ancak seçmen bilgi kâğıdını almaya veya evde yokken bırakılan resmi tebligatı almaya gidiyor artık.   

Muhtarlar günümüzde ne iş yapıyor? Oysa o kadar çok kanunla yüklendikleri ne görevleri var bir bilseniz. Üç, dört dönemdir muhtarlık yapanlar bile bilmiyordur görev, yetki ve sorumluluklarının tamamını.

1924 yılında çıkarılmış 442 sayılı Köy Kanunu ile yüklendikleri görevleri var, Mera Kanunuyla olanlar var, Nüfus Kanunuyla var, 4541 sayılı Kanunla var, Tebligat Kanunuyla var. Var oğlu var. Hepsini toplamaya kalksam külliyat olur.

Bu kadar görev var ama Muhtar bunların çoğunu yapamaz halde. Kanunla verilmiş birçok görevi genelgelerle, yönetmeliklerle yapılamaz hale getirilmiş durumda.

Bir muhtar köyündekileri mahallesindekileri tanımaz mı? Ama tanımıyor, bilmiyor. Çünkü muhtarlar mahallerinde kimin oturduğunu kayıtlarında göremiyor. Yahu, mahallesinde oturmayan muhtar var. Bırakın muhtarı bazı mahallelerde kimse oturmuyor ama muhtar var, muhtarlık var.

İstanbul Fatih Sarıdemir Mahallesi. Adrese Dayalı Bilgi Sistemine göre 2021 yılında mahallede hiç oturan yok ama muhtarlık var. Bunun yanında öyle mahalleler var ki güzel yurdumda, aklınız şaşar. Diyarbakır Bağlar İlçesi Bağcılar Mahallesi’nde 150.000 kişi kayıtlı.

Bayburt Valisi emrinde vali yardımcıları, müdürler, başkanlar, amirler, memurlarla 85.000 kişiye valilik yapıyor, Diyarbakır Bağcılar Mahallesi’nde 150.000 kişiden garibim bir muhtar ve ihtiyar heyeti sorumlu. Sorumlu diyorum, çünkü muhtarların çuvalla kanuni sorumluluğu var.

Bak, güzel kardeşim. Yazıp duruyorum. Bu ülkenin esas sorunu Cumhurbaşkanlığı Sistemiyle veya Parlamenter Sistemle yönetilmek değil. Cumhurbaşkanı yönetse ne olur, güçlendirilmiş Meclis yönetse ne değişir? Ülkemizin sorunu sistem değil sistemsizlik. Sistematik olarak kanunlarımızı uyumlu hale getirip uygulanmasını sağlamamız gerekiyor. Yönetenler işlerine gelmediği yerde kanunları görmezden gelip, yönetmelikle genelgeyle üzerinden atlıyor. Böylece Cumhurbaşkanı makamı krallık oluyor. Yukardan aşağıya yetki verilen devlet memurları da üstekilerden görüp yetki alanlarında küçük krallıklar kurabiliyor. Kanunlar uyumsuz ve uygulanmadığı için ipin ucunu tutan, tuttuğunu götürüyor. Malı götürebilenler, sebepsiz zenginleşenler susuyor, zülfüyârına dokunulanlar bağırıyor. Kuşkunuz olmasın yer değiştirseler susanlar bağırmaya başlar, bağıranlar sesini keser.  

Siz hiç Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini savunanlardan muhtarların görev yetki ve sorumluluklarıyla ilgili bir kanun teklifi duydunuz mu? Yirmi bir yıldır iktidardalar yaptıkları tek şey maaşa bağlayıp sus payı vermek oldu. Ya muhalefet, onların bu konuda hazırlayıp Meclise sundukları kanuni bir düzenleme teklifi var mı?   

Oysa yapılması gereken "Mahalle Memuru" tanımını kanunlarımıza eklemek.

"Muhtar nerede olur?" sorusunu sorulduğunda aklımıza "köy" gelmez mi? Köy Kanunu’ndaki tanıma uygun ve nüfusu iki binin altında olan yerlerde muhtar ve ihtiyar heyeti seçimi yapılmaya devam etsin. Muhtar da seçilmiş kişi olarak yetkisiyle sorumluluğuyla kanuni görevini layığıyla yapsın.

İlçelerde ise kaymakamlığa bağlı "Mahalle Memurları" olsun. Seçimle değil atamayla görevlendirilsinler. Onların da ilgileneceği kişi sayısı beş bini geçmesin. Bu kişiler devletin mahalledeki sorunlarla ilgili görevlisi olsun. Mahalledekiler, sorunlarıyla ilgili devlet dairelerini dolaşmasın, mahalle ofisine gitsin. Mahalle memurunu devlet atasın ama mahalledekilerin beşte biri dilekçeyle veya e-devlet üzerinden beğenmediğini beyan ederse görevden alınsın. Memur, Tebligat Kanunu gereği kendisine bırakılan resmi tebligatları mahallesindekilere tebliğ etmekle sorumlu olsun. Tebligat muhataba veya birinci derece yakınına yapılmadıkça kanuni süreler işlemesin.

Devlet mevcut düzende zaten muhtarlara maaş veriyor, muhtarlık ofisinin masraflarını ödüyor. Yani önerilerimin devlete fazladan ek bir yükü yok. Hiç değilse bizim kesemizden verilen maaşları hak edecek kişileri görelim, onlar da bizi görsün...

09.08.2023 - M. Şevket Atalay