Yirmi bir yıldır iktidarda olmalarına rağmen bir türlü yönetsel bilgi birikimi sağlayamadıklarından yapılacakları planlayamıyorlar. İşleri güçleri rant planlaması.

Aylarca çalışıp hazırladıkları Afet Yasası değişikliği Meclisten geçip yasalaştı. Her haliyle dökülen, Anayasa'ya aykırı bu değişikliklere ne yazık ki bugüne kadar muhalefetten de bir ses çıkmadı. Yapılan değişikliklerle Kentsel Dönüşüm Başkanı rütbesiyle yeni bir kral yaratılıp olağanüstü yetkilerle donatıldı. Artık "Kentsel Dönüşüm" konusunda ne bağlı olduğu bakan laf edebilir ne de bakan yardımcıları. Esamisi okunmaz.

İyi de Genel Müdürlük makamını Başkanlık makamına dönüştürmek, üstün yetkisini asta devretmek ülkeyi afetlere hazırlamaz ki. Üstelik yetki devri sorumluluk devri sağlamaz. Yapılacaklardan ve yapılmayanlardan sadece yetki devredilen ast değil, üstte sorumludur. Hem de en üsttekine kadar.

6 Şubat 2023 tarihinde 11 ilimizi vuran depremin maliyetinin yüz milyar doları aştığını ülkeyi yönetenler söyleyip duruyor. İnsan kaybımızı üzülerek hesap dışı tutup basitçe soruyorum;

Son depremin maliyeti yüz milyar USD ise beklenen Marmara Depremi’nin maliyetini ne tahmin ediyorsunuz? Benim tahminim bu tutarın en az beş katı olacağı yönünde. Bu maliyetin çok önemli bir bölümü de üretim tesislerinde, fabrikalarda iş yerlerinde gerçekleşecek. Evler kadar iş yerlerinin de hasar görmesi kaçınılmaz. Ülkenin sanayisinin üretiminin büyük çoğunluğu Marmara Bölgesi’nde değil mi? Niçin çıkarılan yasalarda iş yerleri için tek bir satır yok? Neden açıkladıkları bütün önlemler sadece konutlar üstüne? Çünkü açıklanan önlemler sadece rant yaratmaya dayalı.

Türk öykücülüğünün kıymeti bilinmemiş yazarlarından Sadri Ertem'in "Bacayı indir, bacayı kaldır" öyküsünde anlattığı hikâyeyi şehirlerde gerçeğe döndürüyorlar. Deprem beklentisini kullanıp (indiriyorlar bacayı) riskli alan ilan ediyorlar. Sonrasında da (kaldıracaklar bacayı) el koydukları yerlerden vuracaklar vurgunu.

Kanun düzenlerken niyet afet önlemi olsa, yapılması gereken başta İstanbul olmak üzere Marmara Bölgesi’nin nüfusunun azaltılmasıdır. Niyetleri halisane olsa İstanbul'a nüfus yığmaya kalkarlar mı?

Ya, ne yapıyorlar? Ankara'daki devlet kurumlarını bile afet bölgesinde olan İstanbul'a taşıyorlar. En son getirdikleri Bankacılık Düzenleme ve Denetlemek Kurumu'nun (BDDK) personeline İstanbul'a taşınmaları için tazminat adı altında diğer memurlara verilmeyen ek para vermeye kalkıyorlar. Afet riskli bölgeye nüfus yığıyorlar.

Biraz bilgi biriktirebilmiş olsalar, kafalarını ülke için çalıştırabilseler yapılması gereken basit.

Gelene değil gidene verseler, en büyük afet önlemini gerçekleştirirler. Yıllardır yazıp duruyorum. Bundan yedi yıl önce 16.11.2016 tarihli "Anadolu'ya Çıkacağız" başlıklı makalemde yol haritası olarak yazdıklarımı önerdiklerimi uygulamaya koysalardı, bu gün ülke olarak çok daha az deprem kaygımız olurdu.

Öneriler üzerine düşünmek yerine bir kaç senede bir gazetemizin internet sitesine saldırıp arşivimizi ulaşılmaz hale getirdiklerinden ancak basılı nüshasını bulup okuyabilirsiniz. Gerçekler de, yazdıklarımız da internet sitemize saldırınca yok olmuyor ki. Baskılara rağmen doğruları yazmaya devam edeceğim ve anlarlar ümidiyle basitçe söyleyeceğim.

İstanbul'a gelene değil, Marmara'dan gidene verin paraları...

06.12.2023 - M. Şevket Atalay