Dağ gibi bedenleriyle küçücük çocuklar doğdu ellerinde, yıkılmış hayatlar ümitler doğdu,

Gözlerinin baktığı dev kayalar eridi toz buz oldu, hayaller, hayatlar kaldı enkaz altında,        

Yürekler adeta parça parça oldu hayat kalburunda, güzel günler ise artık hayallerde kaldı,

Sevgiye koşuyorum derken gerçeğin acılarla ve ölüm kokan nefesiyle karşılaştım,

Bir uykudan açtım gözlerimi karanlıklara, büyümek bu değilmiş oysa acıyla anladım,

Kaplumbağa yavrusu gibi koştum serin sulara leğendeki suyu deniz sanarak,

Sınırlarıma geldiğimi bilemeden koşup geldim sana ey hayat,

Karanlık ıssız ürkütücü gecelerdeki ağır sorunlarla boğuştum sanki

Meğer kabuğunu kırmakmış özgürlük anladım, taşmadan, toprağa düşmeden ölmek,

Oysa toprağa düşmeden büyümezmiş insan anladım o karanlık dipsiz kuyulardayken,

Portakal çiçeğinin kokusu ve güneşin rengi kitaplarda, resimlerde nasıl anlatılamıyorsa

Buram buram ecel kokusuydu artık kokladığımız o acı zamanlar,

Ümitler yeşertiyorum adeta bu cehennem çukurlarında,

Yine güneşler doğacak alıştığım gibi ama günlerin bir teki bile ayni olmayacak oysa

Her yeni senede yeniden doğacak, her engele karşı koymaya güç bulacaksın,

İnsanlar yine hep konuşacaklar boş, çirkin, kıskanç, bayağı ve acımasızca,

Düşünebilen hiç kimse bir önceki günküyle ayni olamayacak,

İnsan yüreklerine gözyaşları damlayacak, acılar gözlerden damla damla akacak,

İnsan yüreklerine artık gözyaşları damlayacak,

Kimseler zamanı geriye döndüremediğinden yanlışlar yine hep olacak,

Acılarla hüzünler, gözyaşları adeta Kaf dağına çıkacak,

Nasıl sevinçler ve acılar hep geride kalıyorsa yenileri de dokunduğun ellerden, sana bakan gözlerden yüreğine akacak,

Yüreğin yaklaştığı kadar yanacak,

Ve birilerini tüm kalbinle sevebileceğince insan olacaksın,

Sevginle vicdanın el ele verecek ve tüm kalbinle sevebileceğince insan olacaksın…