Küresel ısınmanın ve ona bağlı kuraklıkların ve her türdeki sıkıntıların yaşandığı günümüzde üretimin ve üretebilmenin yerli ve milli üretimin kıymeti her geçen gün daha da fazla anlaşılıyor.

Yurt dışından ithal edilen tohum, fidan, gübre, tarımsal ilaçlar vs. gibi yüksek maliyetli girdilerle yine et, besi hayvanı, canlı hayvan, buğday, mısır ve akla gelebilecek her türden gıda maddelerini üretemediğimiz için kolaya kaçıp ithal ediyoruz. İthal edilen bu ürünlerin nakliyesi benzini, mazotu vs. gibi gıda maddelerin hepsinin de ithalatı yabancı kur paralarla olunca hayati önem taşıyan bütün gıda ürünlerinin hepsi dudak uçuklatan fiyatlarla tüketiciye ulaşıyor, çarşılarda pazarlarda her gün giderek yükselen fiyatlar el yakıyor, çarşılardaki pazarlardaki yangınlar sönmek bilmiyor aksine harlayan ateş her geçen gün büyüyor.

Kendi kendine yetebilen bir ülke iken giderek üretimi azalan bütün tarımsal faaliyetlerde kullanılacak olan tohumu, fidanı, gübresi, hatta samanı dahil bir çok ürünün fiyatları da dışardan ithal edildiği için çok yüksek rakamlarda oluyor, toprakla, çiftçilikle ve tarımla uğraşanlar ise bütün bu zorluklarla adeta cebelleşiyorlar, üreteceği ürünler için gerekli olanların hepsinin de yabancı kur paralarla alınması nedeni ile de çok yüksek girdi maliyetlerindeki artışlarla mücadele eden hatta cebelleşen çiftçilerimizin zorlu bu üretim aşamasındaki her sıkıntısında onların yanında yer alması ve desteklemesi gereken sivil toplum kuruluşlarının içinde en bilineni Ziraat Odalarıdır.

Urla Ziraat Odası da geçtiğimiz günlerde genel kurulda seçimlerini yapmıştır, ancak benim dikkatimi çeken en önemli hususların başında o odaya yıllarca gerek yönetimde gerekse meclis üyesi olarak özveri ile 20-21 yıl gibi uzun yıllar hizmet vermiş birçok üye ismin yeni kadrolarda yer verilmemesi ve o çalışkan insanların gerek yönetimde, gerekse Ziraat Odası meclisinde yer almaması çok üzücü bir durumdur. Böyle bir vefasızlık nasıl tanımlanır bilinmez ama maalesef ki oraya yıllarca emekler ve hizmetler veren birçok isimin üstüne adeta çizik atılarak hepsine vefasızlık edilmiştir. Yıllarca özveri ile çalışıp çabalayan ve o odada faydalı işlerde hep destek olanlara karşı bu tutum bence bir hayırsızlıktır ve bu yüzden de yazımın başlığını da üzülerek “Hayırsızlar Odası Seçimleri Yapıldı” olarak koydum...

Maalesef günümüzde vefa denen şey sadece İstanbul’daki Vefa Bozacısı’nda kalmış demek ki yapılan genel kurulun neticeleri böyle olmuş.

Ne denir ki?..