Yapılan son Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki netice ve durum ortada, seçim öncesi edilen çok büyük lâfların artçı sarsıntılarından olsa gerek halâ büyük lâflar edilmeye de devam ediliyor. Yok şu nedenle, yok bu nedenle seçimleri alamadık, falan feşmekân yani neticeye lafügüzaf derler ya durum aynen öyle.

Eski insanlarımız büyük lokma ye ama büyük lâf etme derlermiş ya bu cümle hayatımızın her döneminde galiba var, her ağzı olan konuşuyor, çok fazla büyük lâflar edilmekten imtina edilmiyor ya pes doğrusu.

Yok şu nedenle seçimleri alamadık falan da feşmekân sözleri havada birbiriyle adeta çarpışıyor, kimin ne dediği anlaşılmadan birbirine karışıyor, adeta çok sesli koro gibi.

Hiç kimse hık, mık, gak, guk etmesin gerçek ortadadır, milletin kararları ve kafası karışmış vaziyette bir durum vardır ortada adeta, “birinci koşu bitti, sıra ikinci koşuda haydi bakalım devam endamınızı yeniden bir görelim karar ondan sonra” der gibi tek seferde bu işi bitirmedi ve son söz artık 28 Mayıs’a kaldı.

Şimdi söz millette ve o ne derse olacaktır. İktidarı, ana muhalefeti, yavru muhalefeti, destekçisi, yardakçısı, yandaşı, yoldaşı yani açıkçası bu garabeti milletin önüne zorla koyup dayatan her kim varsa hepsi önce detaylı bir şekilde düşünsün lütfen “bununla bu vatandaşlar bize neyi anlatmak istedi de siyasi partilerin hiç birisi sandıktan tam not alarak neticeyi alamadı” diyerek sorgulamalı, detaylı olarakta düşünmelidirler.

Takkelerinizi önünüze koyup durum değerlendirmesi ayrıntılı olarak yapılmalı, nerelerde hatalar yaptık denmelidir.

Bu millet kendisiyle “kedinin fareyle oynar gibi oynanmasını istemiyor” koltuk ihtirası içinde iktidar kavgalarını, atraksiyon matraksiyonlu tablolar ile yapılan koltuk kavgalarını da görmek istemiyor, kavgalı, gürültülü, stresli ortamları da istemiyor.

Daha insanca bir yaşam düzeyi, medeni ve hukuksal düzendeki yasal hak ve özgürlüklerini istiyor. Çoluk çocuğunun ileriye dönük istikbalini ve aydınlık yarınlarının olacağını bilmek ve görmek istiyor. Ülkesinde “bir yaşayanlar ve bir de o yaşayanları seyredenlerin” manzaralarını da görmek istemiyor. Dürüstçe ve düzgün insanlarla yapılan siyasetlerle bu millete huzurlu ve refah yaşam tarzını verebilecek bir siyaset sistemi ile yönetilmek istiyor. Ötekileştirmeden, ezmeden, ezilmeden müreffeh bir yaşamı istiyor. Her daim (güya) sığınılan o AB kriterleri var ya işte o kriterlere uyacak modern ama seviyeli, bilime, ilime açık, sanata ve sanatçıya saygılı, toplumun her katmanını kucaklayacak şekildeki, bolluk ve bereket bir yaşam düzeninin oluşturulmasını istiyor…

Açıkçası iyiden ve güzel olandan yana bütün ne varsa, anayasal ve evrensel hukuk düzeyinde bir yaşam tarzını benimsemek istiyor.

Atatürk ilkeleri ve cumhuriyetimizin değerlerine saygılı ve O’nun yolundan gidilmesini istiyor, ”Yurtta sulh Cihanda sulh” düsturunu hiç unutmadan kendi vatanının bütün değerlerine sahip çıkarak koruyup yaşatacak, ileri nesillere taşıyacak anlayışın kendisini yönetmesini istiyor.

Evet şimdi ben de soruyorum; birinci tur seçimlerin sonucundan anlaşılması istenen ve bu milletin verdiği mesajı iyi okumak ve o düsturlara uygun çalışmalar yapmakla yükümlü olan sizler (bütün siyasetçiler) bu topluma ya da bu millete bunun ne kadarını verebildiniz?

Millet son sözünü 28 Mayıs günü söyleyecektir…

Yapılan son Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki netice ve durum ortada, seçim öncesi edilen çok büyük lâfların artçı sarsıntılarından olsa gerek halâ büyük lâflar edilmeye de devam ediliyor. Yok şu nedenle, yok bu nedenle seçimleri alamadık, falan feşmekân yani neticeye lafügüzaf derler ya durum aynen öyle.

Eski insanlarımız büyük lokma ye ama büyük lâf etme derlermiş ya bu cümle hayatımızın her döneminde galiba var, her ağzı olan konuşuyor, çok fazla büyük lâflar edilmekten imtina edilmiyor ya pes doğrusu.

Yok şu nedenle seçimleri alamadık falan da feşmekân sözleri havada birbiriyle adeta çarpışıyor, kimin ne dediği anlaşılmadan birbirine karışıyor, adeta çok sesli koro gibi.

Hiç kimse hık, mık, gak, guk etmesin gerçek ortadadır, milletin kararları ve kafası karışmış vaziyette bir durum vardır ortada adeta, “birinci koşu bitti, sıra ikinci koşuda haydi bakalım devam endamınızı yeniden bir görelim karar ondan sonra” der gibi tek seferde bu işi bitirmedi ve son söz artık 28 Mayıs’a kaldı.

Şimdi söz millette ve o ne derse olacaktır. İktidarı, ana muhalefeti, yavru muhalefeti, destekçisi, yardakçısı, yandaşı, yoldaşı yani açıkçası bu garabeti milletin önüne zorla koyup dayatan her kim varsa hepsi önce detaylı bir şekilde düşünsün lütfen “bununla bu vatandaşlar bize neyi anlatmak istedi de siyasi partilerin hiç birisi sandıktan tam not alarak neticeyi alamadı” diyerek sorgulamalı, detaylı olarakta düşünmelidirler.

Takkelerinizi önünüze koyup durum değerlendirmesi ayrıntılı olarak yapılmalı, nerelerde hatalar yaptık denmelidir.

Bu millet kendisiyle “kedinin fareyle oynar gibi oynanmasını istemiyor” koltuk ihtirası içinde iktidar kavgalarını, atraksiyon matraksiyonlu tablolar ile yapılan koltuk kavgalarını da görmek istemiyor, kavgalı, gürültülü, stresli ortamları da istemiyor.

Daha insanca bir yaşam düzeyi, medeni ve hukuksal düzendeki yasal hak ve özgürlüklerini istiyor. Çoluk çocuğunun ileriye dönük istikbalini ve aydınlık yarınlarının olacağını bilmek ve görmek istiyor. Ülkesinde “bir yaşayanlar ve bir de o yaşayanları seyredenlerin” manzaralarını da görmek istemiyor. Dürüstçe ve düzgün insanlarla yapılan siyasetlerle bu millete huzurlu ve refah yaşam tarzını verebilecek bir siyaset sistemi ile yönetilmek istiyor. Ötekileştirmeden, ezmeden, ezilmeden müreffeh bir yaşamı istiyor. Her daim (güya) sığınılan o AB kriterleri var ya işte o kriterlere uyacak modern ama seviyeli, bilime, ilime açık, sanata ve sanatçıya saygılı, toplumun her katmanını kucaklayacak şekildeki, bolluk ve bereket bir yaşam düzeninin oluşturulmasını istiyor…

Açıkçası iyiden ve güzel olandan yana bütün ne varsa, anayasal ve evrensel hukuk düzeyinde bir yaşam tarzını benimsemek istiyor.

Atatürk ilkeleri ve cumhuriyetimizin değerlerine saygılı ve O’nun yolundan gidilmesini istiyor, ”Yurtta sulh Cihanda sulh” düsturunu hiç unutmadan kendi vatanının bütün değerlerine sahip çıkarak koruyup yaşatacak, ileri nesillere taşıyacak anlayışın kendisini yönetmesini istiyor.

Evet şimdi ben de soruyorum; birinci tur seçimlerin sonucundan anlaşılması istenen ve bu milletin verdiği mesajı iyi okumak ve o düsturlara uygun çalışmalar yapmakla yükümlü olan sizler (bütün siyasetçiler) bu topluma ya da bu millete bunun ne kadarını verebildiniz?

Millet son sözünü 28 Mayıs günü söyleyecektir…