İzmir’in bu marşını yediden yetmişe bilmeyen yoktur. Güzel şehrimizin 100 yıldönümünde yine her yerde yankılandı kutlamalar halen devam ediyor.

İzmir, ülkemizin batıya dönük modern yüzü olarak bilinir. 9 Eylül tarihi ise İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunu anlatır bizlere. Bu yıl düşman işgalinden kurtuluşunun 100.yılı coşkularla kutlanacak, bütün dünyaya haykırıp ülkenin ve İzmir’in kurtuluşunu hatırlatacaktır, esaret zincirlerinin nasıl kırılarak bütün düşmanlarla nasıl bir mücadele verilerek hürriyet meşalesinin yakıldığını haykıracaktır.

Asırlar boyunca Anadolu’da olduğu gibi Ege’nin beşiği İzmir’imizde çeşitli uluslar, savaşlar, farklı dinler ve kültürlerle zenginleşmiş, harmanlanmış ve zaman yolculuğundan süzülerek her karış toprağında izler bırakmıştır. Tarihten günümüze birçok kültüre ev sahipliği yapan bu güzel kentimiz, eski adı ile Smryna,  bu günkü güzel İzmir, demokratik duruşuyla, çok sesli yapısıyla hep ilklere sahne olmuş güzide bir şehrimizdir.

Tarih boyunca çok az kent İzmir gibi ”güzel“ sıfatıyla birlikte anılmıştır.

İzmir’de doğu ile batı kültürünün birbirine merhaba dediği, kültürel ve doğal zenginliğin zaman yolculuğundan günümüze kadar gelebilen değerleri ile bizlere şehrimizin asırlar boyunca bilime, sanata, mimariye, edebiyata, felsefeye, tıbba, mühendisliğe yön veren yıldızların çekim merkezi olmanın onurunu yaşatmış güzel ve başı dik kentimiz İzmir...

Dünya tarihine damga vurmuş Homeros burada yaşamış, uygarlığın en önemli buluşlarından biri olan parşömen Bergama’da keşfedilmiş, tarihin ilk kent plânı İzmir’de uygulanmış, psikiyatrinin ilk adımları hekim Galenos tarafından burada uygulanmaya başlamış, denizler ötesi ilk ticaretler bile antik Limantepe, (Urla) ve Foça (Fokai) döneminde başlatılmıştır. Evrenin yedi harikasından biri ise Selçuk’ta yükselmiştir, Hıristiyanlığın kilometre taşı olarak kabul edilen yedi kilisenin üçü de İzmir’dedir… Tarihsel anlamdaki daha sayılamayacak birçok değerleri olan bu kentimizi anlatmaya satırlar ve kitaplar yetmez…

Kısaca, çağlardan bu yana biriken birçok kültürlerin o baş döndürücü kokusu sinmiştir bu güzel ve alımlı kentimize.

Yedi düvelin bir olup güzel yurdumuza göz diktiği ülkemize, düşmana ilk kurşun buradan sıkılarak hürriyet ve bağımsızlık mücadelesinin fitili ateşlenmiştir. Düşmanlara karşı milletçe verilmiş onurlu bir mücadele ile esaretten kurtuluşun asil bir simgesidir, direnişin, esarete başkaldırışın, vatanını işgal edip göz dikenlere sıkılan “ilk kurşun”un asaleti vardır bu kentte…

9 Eylül yeniden doğuşun şanlı bir tarihidir, İzmir’in de küllerinden yeniden doğuşunun gurur günüdür…

Her yıl yapılan coşkulu kutlamalar, törenler ve duygusal anlarla yüreklerde bu gururu yaşatan güzelim şehrimizde güzel duygular, yüreklerdeki çırpınış, kelimelerle anlatılmaz, sadece yaşanır…

Onun içindir ki hep dillerde, ”İzmir anlatılmaz, yaşanır” diye söylenir.

Burası medeniyetlerin kucaklaştığı, dinlerin, dillerin ve renklerin harmanlandığı bambaşka bir şehirdir. 8500 yıl öncesinden bu yana taşıdığı değerlere sahip çıkan, çağın getirdiği yeniliklere uygarca uyum sağlayabilen barışçı, neşeli insanların yaşadığı şehridir İzmir.

Güzel İzmir’imiz bir bütün olarak çok farklı bir kenttir, insanlarından tutun da kentimizle özdeşleşmiş gevreği, çiğdemi, boyozu, midye dolmasından, her türlü nefis yemeklerine kadar, davranış şekillerinden bütün alışkanlıklarına kadar çok farklı olduğunu düşündüğümüz kentlilik bilincine sahip örnek olabilen bir şehrimizdir…

Ama maalesef son yıllarda giderek kan kaybedercesine geriye doğru bir gidişatın içine sürükleniyor.

Değişen toplumsal alışkanlıklar, kültür seviyelerindeki dejenerasyon, eğitimsizlik, cehalete dayalı olaylar,  atraksiyonlar, bilgisizce yapılan saçmalıklar, ağırlaşan hayat şekilleri, kültürsüzlükle bağdaştırılabilecek davranış modelleri, yozlaşmış karakterlerin çıkardığı tüm olumsuzlukları da artık sıkça görüyoruz..

Toplu taşım araçlarındaki davranışların bile bu kötü gidişatta nerelere vardığımızın bir ispatı değil mi? Umumi ulaşım araçlarında rastladığımız saatlerce yüksek sesle telefonla konuşarak geyik muhabbetinden tutun da, yaşanan çirkin sataşmalar ve kavgalara, otobüslere, metroya iniş binişlerin bile sırasını, usulünü beceremeyenleri mi, oturmasını bile bilmeyenleri mi, avazı çıktığı kadar yüksek sesle konuşarak etrafı sesle taciz edenleri mi, saygı denen unsurun zerresinden dahi nasiplenmemiş yaratıkların (tabirimi lütfen mazur görün) maalesef çoğaldığını görüyoruz…

Nasıl bu hale gelebildik bunun bilimsel olarak irdelenmesi ve gereken eğitimlerin verilmesi şart.

Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre yurdumuzdaki iç göç artışında İzmir birinci sırada yer alıyormuş.

Cazibe merkezi haline gelen İzmir’e en fazla İstanbul'dan gelenlerin göçü başlarda yer alıyor ve en fazla iç göç alan il olan İzmir'e göçlerin son yıllarda daha çok arttığı belirtiliyor (her ülkeden gelen bir çok yabancı sığınmacılar hariç) en fazla iç göç alan şehrimizdir.

Yurt çapındaki 81 il içinde en çok göç alan il konumuna gelen ilimize göçlerin daha da artacağı görüşleri hakim, zira İzmir - İstanbul otoyolu, yine Ankara - İzmir arasındaki yüksek hızlı Tren hattının bu süreci daha da hızlandıracağı görüşleri ağır basıyor.

Son zamanda meydana gelen bir çok orman yangınlarının da yerleşim alanlarının genişlemesi ve göçlerin daha da fazlalaşmasına, ranta neden olacağı konuşuluyor. Önleyici ve gereken tedbirlerin mutlaka alınması isteniyor. Hani hepimiz “İzmir’in dağlarında çiçekler açar” diyoruz ya, gözü dolar yeşilinden başka bir şey görmeyenlerin zalimce yaktığı güzelim ormanlarında çiçekler açacak mı yine acaba… Gözü doymayan rant tacirlerine dur denebilecek mi?

İzmir'e yerleşen İstanbulluların özellikle Çeşme, Urla, Seferihisar gibi sayfiye yerlerine yerleşmeleri buralardaki temiz hava, yeşil orman örtüsü ve kentin kargaşasından, gürültüsünden uzaktaki sakin bir hayat şekli, şehre ulaşımın kolay olması da İzmir'i cazibe merkezi haline getiriyor ve iç göç rakamları da buna bağlı olarak daha da artacak gibi görünüyor.

İstanbul'un Megapol olmasının verdiği karmaşa, şehir trafiğindeki sıkışıklıklar, aşırı pahalı olan gıda ürünleri ve kiralar da bu göçteki en etkili unsurların başında geliyor.

Artan hızlı nüfus artışına bağlı kentin bazı melekeleri bile artık yetemez konuma geldiği, son zamanlardaki çok fazla kalabalıklaşmanın verdiği bu durum çeşitli alt yapı ve diğer bütün hizmetlerdeki aksamaların yaşanmasına neden olmaktadır.

Medeniyetin ve demokrasinin ön yüzü, buğulu sevdaların kalesi, kardeşliğin dayanışmanın simgeleşen ismidir İzmir ve bütün yapılan güzellik yarışmalarında parlayan güzellik kraliçelerinin zarafetidir İzmir...

İzmir yaşayan şehir, yaşanılacak şehir olarak hafızalarda kazınmış adı ile gönüllerdeki tahtını kurmuştur.

Bilinen bir sözdür kısacası İzmir anlatılmaz, yaşanır..

Güzel İzmir’imizin 100.yılı kutlu olsun bu uğurda can veren başta ulu önder Atatürk ve bütün silah arkadaşlarının ve bu uğurda savaşan bütün şehitlerimizin ruhları şad olsun mekânları cennet olsun.