29 Mayıs tarihi İstanbul’un fethedilişinin yıl dönümüdür, bu yıl 570.ci yılını kutlayacak olan, görkemli  bütün dünyanın sahip olmak istediği ve gözünün üzerinde olduğu bu güzel kentimizin tarihi geçmişindeki yaşananları kitaplara sığmaz. Mesela Rus Çar’ı Deli Petro’nun “ o zamanki adıyla Konstantinopol’e )yani İstanbul’a sahip olan bütün dünyaya sahip olmuş sayılır” dediği bu görkemli şehrimizin feth-edilişinin yıl 570.ci dönümüdür.

Bir çok insanın hayallerini süsleyen, ülkemizin en kalabalık ve en büyük göz alıcı şehri, yani eski adıyla Şeh-ri İstanbul..

Bu güzel şehrimiz, 29 Mayıs 1453 Yılında Fatih Sultan Mehmet Han komutasında 54 günlük bir kuşatma sonucunda gerçekleşen fetih ile 1500 yıllık Roma imparatorluğu yıkılmış ve Orta Çağ biterek, Yeni Çağ başlamıştır.

Fatih Sultan Mehmet Han tarafından fethedilip "Şah-î Gülle'siyle, İslâmbol (İstanbul) oldu, o dönemden, önceleri adına Konstantinapolis – Küffar-ı diyar" (kâfirler diyarı)denilen ve bu günkü adıyla İstanbul…

Kitaplarda anlatıldığı üzere, bu güzel şehri, İsa'dan önce 658 yılında Megara Kralı Byzas kurmuş, rivayete göre Byzas ve etrafındakiler yeni bir kent kurmak istemişler kurulacak şehrin yeri için de kâhinlere danışırlar. Kâhin onlara, "bu kenti körlerin ülkesinin karşısına kurun" der. Megara'lılar,yurtları olan Korent'den yola çıkıp uzun bir yolculuktan sonra bugünkü Sarayburnu'nun olduğu yere gelirler ve çevreyi gözetlerlerken, o zamanlarda Finikelilerin sömürgesi olan ve bu günkü adıyla, Kadıköy'ü görerek, ülkelerini bırakıp buraya yerleşmelerine şaşarlar ve "işte, kâhinin haber verdiği körler ülkesi orası olsa gerek" diyerek Kadıköy'e" Körler Ülkesi" adını takarak, kendileri de onun karşı yakasına ,"Haliç ile Lygos burnu" arasına kendi şehirlerini kurarlar ve şehre de önderlerinin adı olan, Byzantion-Bizans ismini verirler... Roma imparatoru Marcus Avrellius'un egemenliği döneminde şehir (manevi babasının adıyla) yani, Antonion adıyla da anılmıştır.

Kral Konstantin, Roma imparatorluğunun merkezini Roma'dan buraya taşıyınca şehre Konstantinopolis (Konstantinin şehri)adı verilmiştir. Kral Konstantin 7 rakamını uğurlu saydığı için de yine kendisine yedi gezegenin etrafında döndüğü Güneş gibi bakılmasını istediğinden dolayı şehri yedi tepe üzerine kurarak, şehrin surlarında da yedi ayrı kapı açtırtmıştır. Roma'dan yedi seçkin kişiyi de buraya getirterek, "yedi kandil" de denilen divanında, yedi bölüklük bir ordu kurdurtmuştur.

Şehre Arap'lar,"Konstantaniye",Bizanslılar,"Konstantinopolis"diyorlarmış, ama bazen de kısaltılmış şekliyle "Stin-Polis" diyorlarmış.

Türklerin şehri ele geçirmesinden sonra halk bu şehre (İslâmbol) yani İstanbul demişlerdir, 17.ci ve 18.ci YY. larda İslâmbol şeklinde anılan bu güzel şehrimizin adı, halkın kullandığı şekilde İstanbul olarak resmen kabul edilerek bu günlere kadar gelinmiştir.

İstanbul'un fethinin, Türk ve İslâm tarihi bakımından çok ayrı bir önemi vardır, zira İstanbul'un fethini gerçekleştirebilmek kutsal bir ideali taşıyordu bu doğrultudaki bütün yapılanların neticesinde şehir Fatih Sultan Mehmet Han tarafından fethedilmiştir.

Fatih Sultan Mehmet Han'ın "Gemilerini karadan yürütmesi" ve şehrin kuşatılmasındaki gösterdiği askeri deha olayı da aslında açılmış ikinci bir çığır olarak hafızalardadır..

Şiirlere, şarkılara ve hatıralara can veren, hayallerin ve rüyaların şehri olan İstanbul, günümüzde bile hala güzel, alımlı ve gizemli bir şekilde olmasına rağmen, hala yabancı güçlerce ele geçirilme tehlikesindedir ve maalesef büyük (yabancı) bir rant işgali altındadır da denilebilir.

Yedi düvelin bu güzide şehrimizde hala gözlerinin olması ve uğrunda bu kadar kargaşalar, kıyametlerin koparılması günümüzde bile bu şehre sahip olabilme ihtirasları çok fazladır ve bu gizli haset ve sahip olma amaçları tarihten günümüze kadar halen de devam ediyor..

Kısaca özetlemeye çalıştığım ama kitaplara sığmayacak, anlatılamayacak kadar büyük bir değere sahip bu güzel şehrimizin, fethedilişinin 570.yıl dönümü kutlu olsun.

İstanbul gibi bir değerimiz var ama onun kıymetini hak ettiği gibi bilip, ona gereken saygıyı ve değeri gösterebiliyor muyuz acaba bu da ayrı bir konudur…

Ona hayranlıkla bakan gözler eminim ki her şeyi fark edebiliyor ama galiba İstanbul son zamanlarda mahzun ve kırgıncasına kaderine boyun eğiyor ama ışıltılarıyla gözleri kamaştırıyor gibi vakur ve alımlıdır.