Günümüzde en fazla sıkıntı yaşayan ticaret erbabıdır. Esnaf olmak azla yetinmek zorundadır, büyük zincir marketlere karşı hep gerilerde kalmış, az bir işle ekmeğini kazanabilmek savaşındadır, hasılı esnaf olmak zor iştir yürek ister, özveri ister, güler yüz ister zorlayan şartlara cesaretle göğüs germek ister, ister de ister.

Osmanlı dönemlerindeki esnaf yapılanması olan, Ahi Evran’dan günümüze kadar gelebilen bir mesleki yapılanmadır Esnaflık.

Arapça’da Ahi kardeşlik anlamına gelir ve o dönemlerden beri de aralarındaki esnaflığın dayanışmalarını gösterirler, birbirlerini kollarlar ve herkesin kazanç sağlamasını sağlarlarmış.

Ancak gelin görün ki evvelki zamanlarda ne kadar itibarlı bir yapısı olsa da günümüzde adeta bitirilmek istenircesine bir gidişat içerisindedir esnaflarımız, hepsi de ekmek kavgası verip, kendi yaşam savaşlarını onurla devam ettirmeye, zor şartlarla mücadele etmeye çabalıyorlar diyebiliriz.

Osmanlı dönemindeki adıyla "Ah-i Evran"'dan günümüze gelene kadar ne çileli bir yolculukmuş onlarınki meğer!...

O dönemlerde esnafların locaları varmış, oralarda durum değerlendirmeleri yapılır ekonomik zorda olanlara da hep birlik olup destek verirlermiş, şimdilerde ise aşırı aidatların ödendiği meslek odaları var ama destekler yeterli mi orası bilinmez…

Kendi alın teri ile mücadele verip, aza kanaat ederek, onurlu bir şekilde işini onuruyla yapmaya çabalayan insanlarımıza günümüzde nedense hiç destek verilmiyor diyebilirim!..

Oysa günümüzün şartlarına bakarsak, o kadar acımasız ve öğütücü ki!. Ağır vergiler, zor hayat şartları ve dudak uçurtan kiralar esnaflarımızın birer birer kepenk kapatarak yok olmasına sebep oluyor.

Oysa toplumun temel yapısının içindeki önemli bir yeri olan küçük esnaf tabir edilen bu işletmelerimize devletimizin de destekler vermesi ihtiyaçtır, gerçi zaman içinde vergi borçları ve diğer borçları için yapılandırmalar yapılıyor ancak bu devletin kendi alacakları için düzenlenmiş bir uygulama şeklindedir. Oysa esnaflık yapanlarımıza daha kalıcı destekler olmalıdır ki daha uzun soluklu yaşatabilsinler, meselâ gelir vergisi dilimlemesinde esnaflarımız için belirli bir muafiyet limiti olabilir, yıl içindeki kazançlarının belirli bir kazanç dilimi vergiden muaf bırakılabilir, zaten KDV’si, ÖTV’si vs. birçok kalemdeki vergisini veren ve istihdama da katkıda bulunan esnaflarımıza bu vergi muafiyeti dilimi sağlanırsa oh dedirtecektir. Vergiden muaf tutulan miktarın üzerindeki yıllık kazancından yine vergisini ödesin gibi bir düzenleme yapılabilir. Bazı ülkelerde “gel yatırımını yap, vergi muafiyeti ve çeşitli teşvikler verelim” şeklindeki uygulamalar vardır. İstihdama yönelik bu uygulamalar bizde de olabilir.

Gelişen “Yeni Dünya” düzeni içerisindeki Küresel sermaye güçlerinin neredeyse her adım başına açmakta olduğu alışveriş merkezlerinden en fazla, "olumsuz yönde" etkilenen esnaflarımızın acılarını, sıkıntılarını ve verdikleri hayat mücadelesini neden kimsecikler duyup ta bir ses verme gereği duymuyor acaba?

Bunun adına ne denir bilemiyorum, modernleşmek hevesi mi, büyük işler yapılıyor görüntüsü vermek mi yoksa güçlünün yanında yer almak mıdır ya da bu büyük sektörden (AVM) etkilenmek veya şuursuzca bir baş dönmesi midir ki, küçük esnaflara ve onların yaşadığı sıkıntılara, çektiklerine görmezden gelinmesine şaşırmamak mümkün değil

Yaşam içinde, zayıf olanlara ya da korunması gerekenlere kol kanat gerilir böyle bilinir, zira insanlığın gereği de budur, ancak nedense esnaflarımız yok farz edilmekte, çektikleri sorunları ise hiçbir şekilde görülmemektedir.

Romanya, Bulgaristan, ya da bu gibi ülkelerde yatırımcılara kolaylıklar nasıl sağlanıyorsa bizde de uygulamalar teşvik edebili.

Esnaflarımızı aileleri ile birlikte hesap edecek olursak binlerce kişilik bir kitleyi temsil ettiklerini düşünebiliriz. Yine, her esnafın yanında çalıştırmış olduğu en az bir kişiyi ve aile olarak üç kişi olarak kabul edersek hiç de az sayılarda olmadığını görürüz. Bu kadar geniş bir kitlenin, kalabalık insanların da istihdama olacağı katkıları ödeyeceği vergi, harç ve SGK primleri, KDV gibi yükümlülüklerini de düşünürsek esnafların devlete olan katkısının boyutlarının ne kadar büyük olduğunu görebiliriz. Buna rağmen hep onların beli bükülüyor, vergilerin ağır şartlarına giderek azalan güçleri ile adeta ”yaşama savaşı” vermeye devam ediyorlar!. Toplumsal yapımızda, babadan oğula geçen bir yapıyı temsil ettikleri için de bir anlamda, ”kan kusup, kızılcık şerbeti içiyoruz” dercesine yaşam mücadelesini onurları ile sürdürmeye devam ediyorlar.

Büyük sermaye guruplarına ve Holdinglere her türden destekleyici unsurlar, düşük KDV oranları (Hatta bazen 0), vergi teşvik modelleri var da esnaflara neden yok acaba?....

Örneğin, Pırlanta ticaret erbabı (0 KDV) öderken, zorunlu ihtiyaç maddelerinde ise, %8 den başlayan vergiler diğer ihtiyaç kalemlerinde % 18’lere kadar çıkabiliyor?

Oysa benim düşüncelerime göre yeni dükkân açarak işe başlayan bir küçük esnafa, en az bir yıl gelir vergi muafiyeti olmalı, yani ilk yıl kazancından hiç vergi ödemesin, zira dükkânın açılış aşamasındaki ödenen vergiler, resim ve harçlar, kayıt bedeli gibi kalemlere ödenen para çok fazla olduğundan, ilk bir yıllık kazancı gelir vergisi dışında olmalı ki, esnaflar belini toparlayabilsin, işlerini oturtup daha sonraki yıllarda istihdama katkıda bulunabilsin. Bir yıllık süreyi takiben yıl da, yıllık kazancının gelir verisinin yarısını ödesin gibi teşviklerle gelirindeki vergiden muafiyeti olmalıdır böyle bir uygulama işe ilk başlayan esnafa can suyu şeklinde destek sağlayacaktır sonraki yıllarda yine tam gelirleri üzerinden vergilendirilmelidir derim, sağlanacak bu destekler işyerini açmış esnaflara can suyu olacağı gibi başkalarına da işyeri açma cesareti verecektir küçük esnaf kesiminin ekonomi içindeki yeri daha çoğalacaktır

Desteklenen diliminde işlerini rayına oturtup belini doğrultan esnaflarımız artık normal bir sürece girdiklerinde tam olarak kazanç gelir vergilerini de rahatça ödeyecek duruma gelebileceklerdir, bu aşamada belki yanına işçi alarak çalıştırabilecek ve ticari hacmini de yükseltebilecek bir konuma gelerek rahatlayacaklardır, hem kendileri kazanacak, hem de kazandıracaklardır.

Bu da diğer insanlara örnek olarak, esnaflık yapmayı düşünenleri de yüreklendirecek olmaz mı. Sizce de böyle düşünmem çok mu hayalcilik oluyor acaba?..

Zaten esnaflık yapacak olanların ilk işe başlama aşamasında, yani, dükkânın kuruluşu aşamasındaki süreç evrakların tamamlanması, müracaattaki ödenen harçları, vergileri, kayıt kuyut yani ödenen bir çok kalemdeki paraları hesaba katacak olursak, esnaflarımız daha işe başlarken ve hiç para kazanmadan bu kadar harcama yaparak işe 2-0 yenik başlamıyorlar mı?...

Ondan sonraki aşamada da yeni bir işyerinin, piyasa dengelerindeki tutarsızlıktan tutun da kesatlıklara neden olabilecek bir sürü olumsuz sürecin yaşanıyor olması ile, zaten çok zor bir işe soyunan esnaflarımızı da yakından etkileyerek, canından bezdirmeye yetip de artmıyor mu?..

Bu anlamda ben bütün esnaflarımızın yasal olarak devletimiz tarafından desteklenmesinden yanayım.

Esnaflık yapanların ya da yapmayı düşünenlerin daha yüreklendirilerek koruyucu ve destekleyici unsurlar, tedbirlerle, teşviklerle ileriye dönük olarak varlıklarının yaşatılmasından yanayım.

Küçük esnaf da dediğimiz ve el sanatlarını icra ederek, geleneksel bir yaşamı, ecdattan günümüze taşıyıp geleneklerimizin, göreneklerimizin korunarak ve yaşatılarak ileri nesillere aktarılmasından yanayım ve desteklenmesi taraftarıyım.

Bu yöndeki yapılacak kapsamlı ve kalıcı yasal düzenlemelerin de bir an önce hayata geçirilmesini umut ediyorum.

Küçük esnaflık, geleneksel el sanatlarını yapanlar ve Esnaflarımızın “sessiz çığlıklarını ve acılarını " Biri'lerinin " duyması gerekiyor, bu şart!..

Umuyorum ki bir gün duyularak gerekenler çok geç olmadan yapılabilir…