Ülkemizde yaşanan her seçim dönemi içinde farklı hikâyeler barındırır ancak her seçimin birbirini andıran ama aslında bambaşka hikâyesi de vardır.

Ülkemizdeki siyaset tablosu aslında spor müsabakalarındaki gibi “sonuca odaklanmış” bir dizi gelişimlerden oluşur ve takipçileri de sonuca odaklanmışlardır Dünya kupaları finallerinde dahi kimseler ikincileri ve diğerlerini hatırlamazlar sadece kazananla odaklanmışlardır.

31 Mart yerel seçimlerimiz de bu değişimin, dönüşümün bir dizilimidir, nitekim de öyle oldu ülke siyaseti yaş ortalamalarına göre daha genç sayılabilecek liderlerle ve adaylarla çıkılan yolda seçimlere girdiler ancak seçimlerdeki asıl kahramanlar ise günlük sade yaşamlarını insanca idame ettirebilmenin derdine düşmüş, dar gelirliler, emekliler ve alt geçim grubuna bağlı yok yoksul birçok Anadolu insanlarımızın sandıklardan siyasilere verdikleri bir cevaptır bu neticeler.

Genel seçim havasında seyreden 31 Mart yerel seçimlerimiz 2019 yılındaki seçimleri de anımsayacak olursak toplumun büyük çoğunluğu tarafından siyasi sembol olarak görülen Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul B. Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun siyasi sembolleştiği Beypazarı ve Beylikdüzü başkanlıkları döneminden itibaren sahneye konması Kılıçdaroğlu tarafındandır, parti içi tüm müdahalelere rağmen bu iki ismin arkasında durmuştur. Siyaset bilimi altyapısız değişimin imkansız olduğunu öngörürse de 2019 seçimlerindeki bu değişim yaşanmıştır. Kurultaydan galip çıkan seçimlerindeki bu değişim yaşanmıştır.

Kurultaydan galip çıkan Özgür Özel ve ekibi tarafından İstanbul, Ankara, İzmir, Adana gibi illerde seçime girecek adayların “sallama çay misali acele ve bazı kriterlere zıt” derlendiği, dayatılmaları da görülmesine rağmen Ankara’da açık ara farkla, İstanbul’da ”siz hepiniz ben tek” dercesine ve Adana’daki Zeydan Karalar’ın akılcı hamleleri ile yapılanların içinde aslında en önemli nokta da şudur; Ülkemizdeki zor yaşam koşulları, enflasyon karşısında yaşanan her türlü çaresizlikler, fakirlikler, zorluklarla, yüksek kira ve faturalarla en önemlisi üç kuruşluk yetersiz maaşlarla hayatta kalma mücadelesi veren büyük kalabalıklardan oluşan halkımız, yetersiz emekli maaşları, her gün arttıkça artan fiyatlar, zamlar karşısında artık birilerine “Dur!” diyen seçmenlerin sandıktan verdiği bir cevaptır bu seçimin sonuçları…

Her siyasi partinin oy hesabında gerileme görülmüş, büyük bir çoğunluk sandığa gitmemiş, oy kullanmamıştır.

Urla seçim sonuçları ise Yurt çapındaki ilçeler içerisinde sandıktan en fazla oy çıkaran bir ilçe olması ise “yaklaşık 4.5 yıldan beridir Kayyum ile yönetilmeye adeta isyan edercesine bir rekor denecek farkla sonuçlanan seçimlere “ilk” “ilk” damgasını vurmuş bir ilçe olmuştur.

“Seçimlerin kaybedeni kim? Derseniz, Şems--i Tebrizi der ki, ”kimse kimseyi kaybetmez, giden başkasını bulur, kalan ise kendini”

Aslında 31 Mart seçimlerinin asıl kazananı ezilen, yaşama savaşı veren dar gelirliler ve emeklilerin sessiz çığlıklarının sandığa yansımasıdır…

9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in çok bilinen sözlerini hatırlarsanız, ”Boş tencerelerin deviremeyeceği iktidar yoktur” demesini akıllara getirmiştir,

31 Mart seçimlerinde seçim sandıklarından, ”boş tencere, fakirlik ve yoksulluğun ve kıt kanaat, zorluklarla yaşayabilme mücadelesi veren tüm emeklilerin tepkileri çıkmıştır…