Ülkemizde 11 ilde yaşanan korkunç depremler bir kez daha gösterdi ki her şeyi baştan aşağıya didik didik ederek incelemeli ve yapılacak olan her binada çok titiz davranılmalı ayrıca diğer ülkelerdeki yapı tekniklerinin ve özellikle Japonya gibi her daim beşik gibi sallanan o ülkenin niçin tek bir binasının yıkılmamasının nedenlerinin tüm detaylarıyla incelenerek bizim ülkemizde uygulanmasının sağlanabilmes

Gerektiğini anlamalıyız.

Aslında hep Japonya örneğini dikkate alıyoruz ama aslında Ata’larımızın Osmanlı dönemlerinde uyguladıkları sağlam yapı örnekleri var ve bunlar günümüze kadar da gelebilmiş, yüzyıllar devirmiş nice afat ve depremler atlatmış binalardır niye ayakta kalabilmelerinin de sırrı işte o dönemlerdeki yapı teknikleriyle aslında bizlere ışık tutuyor denilebilir,

1399 yılında inşa edilmiş olan Bergama Ulu Camiii bize bunu anlatan tarzda dimdik ayaktadır, Camiiyi ve avlusunu incelerseniz bu camide “DENGE SÜTÜNLARI”olduğunu ve en ufak bir hareketlilikte o denge sütünlarının döndüğünü görebilirsiniz. Taa 1399 yılında inşa edilmiş Bergama Ulu Camii’nin denge sütünları dönmeyi yıllardır kusursuz bir şekilde sürdürüyor ve eğer o denge sütünları dönmeyi bırakırsa binada hasarlar olduğu anlaşılıyormuş yani bir anlamda uyarı ve sinyal verebilen bir sistem bu

Denge sütunları camiinin statik dengesini ve yaşanan depremlerde hasar alıp almadığını gösteriyor ve o sütunlar eğer dönüyorlarsa denge bozulmamış anlamına geliyormuş, dönmüyorlarsa da binadaki denge bozulmuş hasarlar var anlamına geliyormuş.

Osmanlı dönemindeki yapı tekniğine bakar mısınız, daha bunun gibi birçok eski Osmanlı döneminden günümüze kadar gelebilen yapılarımız var ve hepsindeki mimari ve inşaat teknikleri o yapıları yüzyıllar sonrasına yani günümüze kadar taşıyabilmiştir.

Kısacası sadece bakmak değil görmek önemlidir zira görmeden bakan gözler farkında olamadığı bir çok şeyi de kaçırır.

Ülkemizde bulunan her türlü Fay hatları ve deprem bölgeleriyle olasılıkları zaten bütün bilim adamlarımız dile getiriyorlar ve en detaylı şekilde bilgiler veriyorlar ama asıl olan onların verdiği bilgiler ışığında yeni binaların oluşturulması ve yapı tekniklerinin yeniden gözden geçirilebilmesidir.

Nasıl ki Tıp mezunlarının dışında hastaya bakma mümkün değilse yapılacak binalarda da o kalite olmalıdır eline malayı tuğlayı alan her kişi inşaat yapamamalıdır bu işi yüksekokulda öğrenmiş kişilerle ve yer kabuğu konularında uzmanlarla ortaklaşa izinlerle yapabilecek kadrolara izin verilerek binalar inşa edilmelidir, yapı kalitesi, denetimi ve her konuda titiz ve liyakatli kadrolar bu işi yapabilmelidir.

Yoksa daha çok binalar yıkılır, enkazlar kaldırılır,canlar gider hayatlar söner!...