“Kendisi yanlışı yapanın, başkasına bunu yanlış yapıyorsun deme hakkı yoktur” diyerek söze başlayalım.

Sıralamaya önce kendi yaşadığım yerden Çeşmealtı’ndan giriş yapıp düzelmesi istenen yanlışları sıralayayım:

Buradaki bir Ganyan bayii kahvesinin önüne her gün park ederek, geçişleri tıkayan otomobiller ve motorlar büyük sıkıntı yaratıyor, otobüs durağının içine park edenlerden illallah geldi denilebilir. Yıllardır belediye otobüsleri ne düzgün bir şekilde durup yolcu alabiliyor, ne yaşlısı, bastonlusu rahatça araçlara binebiliyor, ne de yolun güzergâhından trafiğin akışı düzgün seyredebiliyor, sağlı sollu dizi halindeki park eden araçların her gün aralıksız olarak saatlerce burada park ederek trafiği tıkamasının önüne geçmek için tedbir alması gereken yetkililer neredeler acaba? Burada her gün yaşanan keşmekeşi neden görmezler ve önlemini almazlar acaba?... Söz duraktan açılınca Çeşmealtı merkezdeki otobüs durağını da es geçmeyelim. Zira orada da ayni durum yıllardır var ve oradaki park eden araçların yayılması nedeniyle belediye otobüslerimiz durağa yanaşamazlar ve hareket edemezler, gider tam tarlanın ortasına park etmek ve yolcularını oradan almak zorunda kalırlar. Ama bunun yağmuru var, denizden esen sert ve soğuk rüzgârları var “insanlar oraya kadar niye yürüsün, durakta bekleyip binmek varken” denmez ve duraktaki karmaşanın düzene sokularak gerekli düzenlemesi yapılmaz acaba? Yapılırsa o duraktan kalkacak belediye otobüsü usule uygun ve rahatça durak yolcularını alabilecektir. İlgililerin dikkatine!...

Gelelim diğer sorunların sıralanmasına, sahilimizde güzel yerlerimizin olması insanların gelip rahatça gezebilmelerini sağlar. Çeşmealtı sahilimizdeki darı-mısır, patates, köz mısır vs gibi şeyler satan büfelerimiz var ve onlar oralara ayrı bir güzellik katıyorlar. Sokak lezzetleri ise ülkemizin her yerinde var. Ayvalık, Didim, Seferihisar, Kuşadası vs. her yerde bu tarz sokak lezzetleri sunan büfeler vardır ama gelin görün ki bizim buradaki sokak lezzetlerimizi kaldırtmak için ha bire şikâyet eden bir güruh vardır. Oysa oradaki çalışanlar ve ekmek parası için mücadele veren insanlarımız birilerinin gözüne batıyor olmalı ki kaldırılmaları için ha bire uğraşıyorlar. Gerekli izinlerini almış ve işgaliye bedellerini de ödemelerine rağmen her daim bu sıkıntıyı onlara yaşatmak ve o minik masaların kaldırılmasını istemek, orada denize bakarak köz mısırını, patatesini yiyenlere de yapılan haksızlık insanlığa sığar mı? Onlar geceleri ışıl ışıl ve tertemiz bir şekilde oraya ayrı bir güzellik katıyorlar. Kalmalıdır!.

Gelelim temizlik aramonisine, buradaki yollar pislik içindedir, her yere yetişemeyen tek bir sokak süpürgecisi görevlisi hangi bir yere yetişsin ki alan çok geniş, sokaklar leş gibi pis uçuşan naylon çöpleri, köpek pislikleri vs. ne ararsan hepsi var. Buna da bir çözümü bulacak yetkililer biraz görsünler bu pislikleri de önlem alınması için çaba göstersinler.

Gelelim binalardaki aykırı task ve kaks ölçülerinin ayarsızlığına işin hinliğine kaçıp ticari ruhsatı alan, evini apartmanlar kadar yüksek yapabiliyor ve dur durak diyen yok buna ne demeli? Dur diyecekler bunları neden görmezler ya da niye önlem almazlar ki?

Atı alanın Üsküdar’ı geçtiği, ahbap çavuş ilişkileriyle her işlerini aykırı şekillerde yürütenleri, kanun, nizam tanımadan kafasına eseni yapanlara “dur diyecek makam neresidir” derseniz ben bilmiyorum eğer sizler biliyorsanız söyleyin de ben de öğreneyim.

Daha yazılacak o kadar çok çarpık işler var ki zamanla onları da dile getireceğim.