Yunanistan’ın Ege adalarını silahlandırması yetmezmiş gibi son olarak ABD’nin hibe olarak verdiği tanklar, ağır silahlar ve mühimmatları da Midilli Adası ve Sisam Adası’na yığması bizim TSK İHAları tarafından suç üstü yakalandı ve uluslararası silahsız olması şart olan bu adalar, halen yığınaklarla adeta silah deposuna dönerken dünya ne yapıyor?.. Tıss ABD zaten çete başı gibi her yere yığınaklar yapıp üsler kuruyor, bir adım dibimizde Dedeağaç’ta yaptığı askeri ve ağır silah yığınakları orada o yetmez gibi Kıbrıs Güney Rum yönetimine de silah ambargosunu kaldırdı, zaten orada da yığınakları ağır silahları üsleri var garantör ülke konumundaki İngiltere’nin bile orada çok büyük üssü var. Yunanı şımartmaları, üzerimize kışkırtmaları hiç boşa değil, doğudan PKK/YPG’yi kışkırtmaları batıdan Yunanı azdırmalarındaki karanlık niyetleri gayet açık, ülkemizi dört bir taraftan kuşatma altına almaları boşa değil. Gözlerini ülkemize diktikleri açıkça belli her türlü uluslararası anlaşmaları bile kendi çıkarlarına karanlık hedeflerine kullanıyorlar, bizim haklarımızı görmezden geliyorlar. ABD’nin yediği b…lar bini aşmış diğer ülkeler de ona çanak tutup paylarına düşeni alıyorlar, gıkları çıkmıyor dünyayı sömürmeye işlerine geldiği gibi savaşlar çıkartmaya devam ediyorlar. İran’da çıkarılan olaylarda bile ABD ve diğerlerinin parmağı var. Zira Kürt kökenli İranlı Mahza’nın öldürülmesiyle İranlı Kürtlerin sokaklara dökülerek iç kargaşaları başlatmış oldular, şu ana kadar 76 kişinin öldürüldüğü açıklanıyor. Bunlar resmi rakamlar gerçek ne henüz belli değil, başlayan olaylarda ABD ve emperyalizm ortaklarının hedefindeki İran karıştırılmak iç savaş çıkarılmak isteniyor. Aynı oyunları Irak ve Suriye’de yaptıkları gibi şimdi de İran’da onları kullanıyorlar, Ukrayna’yı gazlayıp sonunda ne hale getirdiler, hatırlayın dünyanın dört bir yanını karıştırıyorlar. Yunanı kışkırtmalarının altında da ayni hain niyetleri var.

İngiltere kraliçesinin ölümü ile 73 yaşında tahta geçen Prens Charles’a karşı bazı Afrika, Yeni Zelanda gibi sömürgesi oldukları ülkelerin kraliyetten ayrılıp, cumhuriyet istemeleri bu hanedanlıklara karşı gelmesi durumları da baş göstermeye başladı. Zamanında işgal ettikleri topraklardan bakalım atılacaklar mı, yoksa gitmemek için iç savaşlar mı çıkaracaklar zamanla bunu göreceğiz.

Kraliçenin ölümüyle yerine geçen Prens 73 yaşında ve etrafındakilere çok agresif tavırlar gösteriyor. Bu yaştan sonra kral olsan ne yazar, bunama seviyesinde gelen erk bunun adı. Nitekim haberlerde etrafa çemkirip sert davrandığı huysuzluğu görüldü, bakalım dünyaya da böyle mi davranacak, insanlara ettikleri zulümler yetmeyip daha fazlasını mı yapacak zamanla görülecektir.

Dünyanın iplerini ellerinde tutmaya alışmış emperyalist ülkelerin başını çeken İngiltere ve ABD savaşları iç savaşları başlatanlar değil mi ki ardındaki yardakçı ülkelerde hainliklerinden hiç vaz geçmezler durmazlar.

Gözlerini diktikleri ülkelere neler yaptıklarını tüm dünya biliyor, bundan sonrada duracak gibi değiller, karıştırmaya kirli planlarını uygulamaya devam edecekleri kesin. Amaç, hedef tek, parçala böl kukla bir yönetim kurup iplerini tut, tüm değerlerin üzerine kon, yerel halka zulüm et, buna da kılıf uydur ve dünyaya yuttur… Sistemleri hep bu.

ABD Biden yönetimi kolları sıvadı, bıraktıkları yerden karanlık plânlarını uygulamaya devam ediyorlar.

YPG ile her türlü anlaşma yapan ABD aslında NATO üyesi ülkemize ihanet ediyor ama diğer ülkeler buna sessiz kalıp görmezden geliyorlar, zira işlerine çıkarlarına öyle geliyor.

Ortadoğu masasına YPG destekçisi Bret Mc Gurk’u atadı, savunma bakanlığının başına YPGyi silahlandıran Lloyt Austin’i getiren bunak Biden ve arkasındaki karanlık güçler durmuyorlar. Suriye’de PKK YPG ve diğer unsurları binlerce tır ağır silahlarla donatan ABD ve diğerleri İŞİD ve diğer bütün muhalif terör gruplarla masaya oturup (SDG) orada Barzani modeli özerk yönetim oluşturmak istiyor. Bunun için de her türlü hain planlarlar dünyayı kandırmaca hamleleri var. Golan bölgesi için “burası Suriye’nin topraklarıdır” dediler ama İsrail için her şeyi yapıyorlar. Trump’ın kapattığı Washington’daki FKÖ ofisini açtılar, görüntüde İran’la anlaşmak istiyor gibi izlenim veriyorlar ama olayları başlatıp karıştırıyorlar, S. Arabistan ve BAEmirliklerine Yemen’deki (lâfta) savaşı durdurun dediler ama ipler ellerinde, şimdi İran ile uğraşıyorlar zira.

İran’ın elindeki kozlar fazla Kızıldeniz’in güneyden giriş-çıkışını kontrol eden Yemen’deki Husi’ler, İsrail’in korkulu rüyası olan Lübnan’daki on binlerce Hizbullah militanı ve en az 100 bin füzesinin olması, Suriye’de silahlı gruplara karşı savaşan askeri varlığı, Irak’taki yüz binlerce Şii militanı, Hürmüz boğazındaki kendi askeri varlığı petrol ve doğalgaz kaynaklı ekonomik gücü gibi elinde güçlü kozları olan İran’a karşı şimdi bu olayları organize ediyorlar, Biden İran’ın %20 uranyum zenginleştirme işlemi başlattığını biliyor. Eğer İran NPT nükleer silahlar yayılma anlaşmasından çekilecek olursa; bundan sonra atom bombası yapma sürecini de başlatabileceğini de iyi biliyorlar. O yüzdende Biden ya 2015 anlaşmasına geri dönecektir ya da İsrail’in ağzına bakarsa işler daha çok karışacak gibi zira bölgede büyük bir savaş ihtimali görünüyor.  

Ülkemize karşı ise sinsi ve soğuk bir yaklaşım içindeki bunak Biden utanmadan “Gora’da verdiğimiz şehitler” için bile tek söz edemedi, terörist yandaşlarını kollarcasına kem küm etti. Zaten hep tehditkar açıklamaları bitmiyor, bahaneleri S-400 ler ama asıl niyetlerinin bambaşka olduğu alenen belli oluyor. Mademki NATO maddeleri öne sürülüyorsa kendileri de ülkemize NATO hukuki çerçevesindeki maddelerine uyarak davransınlar. Ülkemizin güvenliğini tehdit eden tüm terör gruplarıyla irtibatı kesip onlara ordu kurdurup eğitip silahlar vermesinler, oluşturdukları tehditleri görsünler, sınır güvenliğini sağlasınlar, yoo ona hayır siz istediğinizi yapacaksınız ama bizler ülkemizin güvenliğini savunmayalım, terör unsurlarıyla mücadele edemeyelim. Yok ya aptal coniler, önce siz kendinizi bir düzeltin de öyle gelin karşımıza demezler mi…

Ülkemizin yüksek irtifalı uzun menzilli bölge savunma sistemine ihtiyacı vardır, kendi egemenliğindeki hava sahasını kontrol etmek ülke güvenliğini sağlamak açısından zorunlu ve hükümranlık hakkıdır bu PKK’nın silahlı unsurları Şengal direniş birlikleri (YBŞ) Ezidiler, Ezidi Peşmerge gücü KDP-E Roj Peşmerge KDP-S, İran’ın (Hasbi Şabi destekli) Ezidi savunma gücü HPE/ Ezidi Laleş alayı ve daha bir sürü teröristler örgütünü oralarda semirten başta ABD, Fransa ve diğerleri destekleyip adeta ordu konumunda donatarak savaştırıyorlar, maşa olarak kullanıyorlar. Sonrada bize havlıyorlar ABD yönetimi de aynı gargarayı yapıyor NATO üyesi olan ülkemize Caatsa uygulamakla tehdit ediyor ama önce kendiniz bir hizaya gelin o olmasa zaten yine başka bahaneler bulurdunuz, hainliklerini anlamıyoruz sanıyorlar ya da bile bile yapıyorlar.

Ülkemizin aldığı S-400 lere yaygara kopardılar ABD ve arkasındaki ülkeler o bölgede yedikleri nanelerin terörist unsurlarla içli dışlı olup yaptıkları hain planlarının açığa çıkacağını bildiklerinden olsa gerek yaptırım tehditleri gırla gidiyor. Aldığımız S-400 ler NATO’ya aykırıysa onlar da NATO hukukuna, ilkelerine niye uymuyorlar terörist gruplara silah mühimmat ve her çeşit destek vererek onları paralı orduya dönüştürüp savaştırıyorlar. Yunanistan’a ağır silahlar verip adalara yığınak yaptırıyorlar. Dedeağaç ve diğer adalardaki üsleri çok bu NATO’ya uyar mı? Uymaz, o zaman bizim ülkemize de karışmaya hakları olamaz terör gruplarına başta ABD olmak üzere tam 19 ülkeden çeşitli silahları temin ediyorlar. Bunun bölgedeki tahribatı çok fazla olduğu gibi zararları ise saymakla bitmez ama bizim ülkemizi kafaya taktıklarından kendi hainliklerini görmediğimizi sanıyorlar. Dostumuz denilen Katar’da bile ABD’nin El-Uveyt ve El- Silliye’de iki tane çok büyük askeri üssü vardır bunlar bizim oradaki üslerimize de çok yakındır.

Fırat’ın doğusu denen PYD-PKK-YPG kontrolüne bıraktıkları bölgeye bakın ABD’nin orada 11 askeri üssü var terörist unsurlardan devşirilip askeri güce dönüştürülmüş 30-40 bin (açıklanan bu) militanları var her türlü silâh mühimmat mevcut buna İngiltere, Fransa, İsrail, İtalya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap emirlikleri de destek veriyor. O bölgede oluşturdukları koridoru genişleterek daha geniş bir bölgeye yayılmanın peşindeler ama bize gelince o yasak, bu yasak martavalları atıyorlar. Bİz sadece ülkemizi sınırlarımızı egemenliğimizi savunmak amacındayız.

Reuters’in haberine göre “CIA-ABD özel operasyon birlikleri 2012 yılından beri Suriye’deki terörist ve asileri Ürdün vs gibi ülkelerde gizlice eğitiliyorlar” denmektedir, buna göre Kürecik ve İncirlik hareketleri de çok dikkatle takip edilmelidir, zira kapalı kutu gibi orada ne döndürdükleri hiç bilinmemektedir.

Rus sanayi şti. Almaz Antey’in yaptığı S-400 ler 2007’den beri kullanılan bir sistemdir ama teknik altyapı donanımını başka ülkelere vermeyen Rusya bunu kendi yapar Çin, Belarus’tan sonra bizim ülkemizin de aldığı bu sistemleri alarak anlaşma imzalayan Suudi Arabistan, Hindistan GK Rum Yönetimi de var ama ne hikmetse ABD, S.Arabistan’a ve diğerlerine bu sistemleri aldıkları için gık çıkarmıyorsa, sadece bize çullanıyorsa bu işin arkasında başka hain hesapları var demektir. Belki de sınır boylarımızdaki havadan ve karadan yürüttüğü her türlü kirli tezgâhı deşifre edeceği, tespit edeceği için bizim S-400 sistemlerini kullanmamıza karşı çıkıyordur zira bu sistemle insanlı insansız her türlü hava aracı seyir (crvize) ve balistik füzeleri imha etme kapasiteli azami menzili 400 km, en yüksek irtifa 30 km.ve her hedefe 2 füze kilitleyerek eşzamanlı 80 hedefi de aynI anda vurup yok edebilecek sistemleri mevcuttur. Yani anlaşılıyor ki bizim sınır ve ülke güvenliğimizin azami korunur olması işlerine gelmiyor ki başka bahanelerle bu gibi dayatmaları uyguluyorlar. Savunma Bakanı Akar’ın Girit modeli açıklaması var. Girit Modeli şu; Güney Kıbrıs Rum yönetiminin 2000 yılında almış olduğu S-300lere karşı çıkılmıştı. O zaman Yunanistan devreye girip füzelerin aktif edilmeden Girit adasında yer altındaki askeri bir depo hangarına kaldırıldı demişti. Oysa kullanıyorlar, neticede ellerinde halen var demek oluyor. Bizim de NATO’dan bağımsız olarak kurulmuş Ege Ordu Komutanlığı’mız var, o halde bu savunma füzelerimizi oraya devrederek oranın envanterine almak hakkımızdır, bu yapılmalıdır.    

ABD CAATSA anlaşması kapsamındaki 2017 yılında hasımlarıyla yaptırımlar yoluyla mücadele yasası olarak bilinen ve bunun 231.maddesini ihlâlden bize karşı çıkıyorlar ama NATO çerçevesinde müttefiki olduğumuzu unutuyor, terör unsurlarını müttefik görmeyi, Yunan’ı silahlandırıp kışkırtmayı, ağır silahlar verip adalarda hukuku ihlal etmeyi, müttefikliğe uymayan daha birçok haince şeyi kendisinin yaptığını diğerlerinin de kendi menfaatleri gereği bunları görmezden geldiğini unutuyorlar.

Hatırlarsanız CENTCOM kapsamında Trump’ın giderayak son günde imzaladığı ABD savunma Bakanlığı (Pentagon) Birleşik komutanlığı planında değişiklik yaparak İsrail’i Avrupa kuvvetler komutanlığı (EUCOM) çıkarıp Merkez Kuvvetler komutanlığına (Centcom) dahil etmişti. Bu da İran’a karşı bölgedeki müttefiklerle bir araya getirme fırsatı olarak değerlendirilmişti. İsrail’le Arap komşularının arasındaki tansiyonu azaltmıştı Centcom’un sorumluluk alanı bölgede İran’a karşı oluşacak bir yapıyı Suriye,  Irak, Mısır, Libya, Somali, Afganistan dahil olmak üzere geniş Ortadoğu’yu kapsamaktadır. BOP kapsamında olaya bakılırsa durum çok daha net anlaşılmaktadır. Centcom merkezi Florida’ya bağlı Tampa kentinde bulunan MC DİLL hava üssündedir, bölgedeki komuta merkezi ise Katar’dadır. Bizim de orada 2 askeri üssümüz vardır, ABD’nin de 2 askeri üssü Katar’dadır.

Ortadoğu'daki güç dengelerini yeniden oluşturup, oradaki paylaşımlardan pay kapmak derdinin peşindeler hepsi de terör kartını her iki süper güç ülke kendi çıkarları doğrultusunda öne sürerek kullanmaktadırlar. Oynanan oyun hem Rusya ve ona bağlı blok ülkeler, hem de, ABD, İngiltere, Fransa,İsrail ve AB, tarafından danışıklı dövüş oynanarak oralarda kendi çıkarları için ülkelerin tozunu atıyorlar, BM başta diğerleri de dillerini yutmuş gibi hiç konuşmuyorlar pusuda pay alacakları zamanı bekliyorlar.

Kısaca tabir etmek gerekirse, Ortadoğu'da tek şey vardır o da Güçler ve paylaşım savaşıdır...

ABD ve yanındaki ülkeler, Rusya ve yanındaki ülkeler hep bir güç ve paylaşım savaşındalar bu kesin.

Okuyanlar bileceklerdir, 1.Dünya harbi döneminde Kazım Karabekir Paşa’nın yazdığı anılarında o zamanki dönemler söyle anlatıyor; “Rusların ülke olarak hayali Rus Çar'ı Deli Petro'nun vasiyetinde yazılıdır, o vasiyette de çok dikkat çekecek iki madde şudur, bunlardan 1. si şöyle anlatılır: Hindistan'a ve İstanbul'a egemen olan bir ülke bütün dünyaya egemen olmuş demektir, İstanbul'a (Bizans) ve Boğazlara mutlaka hakim olmalıyız ayrıca hızla İran'ın zayıflamasını sağlamalıyız bazen Türklerle, bazen de Persler'le (İran) ile savaşa mutlaka girilmeli zayıf düşürülmeli ve onların güçlenmesinin önünü kesmeliyiz ki hiçbir zaman güçlenemesinler… 2-si. Karadeniz'de üsler kurup denizlere mutlaka hakim olmalıyız. İstanbul ve İran'ı zayıflatarak Basra Körfezi’ne mutlaka inilmelidir, Suriye ile ilişkiler kurulup Levant (doğu) ticareti de mutlaka ele geçirilmelidir. Ayrıca dünyanın tahıl ambarı konumundaki olan Hindistan'a inilerek oraya yakın bir mesafede bulunan İngilizlerin adalarına da bu vesileyle çok yakınlaşmış olmalıyız, Avusturya ile ilgilenip onların İstanbul üzerindeki hakimiyet isteklerine de gem vurulmalıdır" diye vasiyet eden Rus Çar'ının vasiyetindeki gibi hamlelerin günümüzde adım adım yapıldığı da görülüyor..

Ülkemizin ne kadar kritik bir noktada olduğunu Boğazlarımızın konumu, Asya kıtası ile Avrupa kıtası arasında yer alması adeta köprü vazifesi görerek kıtaları birleştirmesi, önemli ticaret yollarının kesişme noktası olması, boğazlar gibi birçok önemli hasletlere sahip olan ülkemiz bu yüzdende bütün dünyadaki işgalci, emperyalist, bütün hain zihniyetteki ülkelerin hedef noktası olmaktadır, stratejik konumu ile de hain odakların cazibe alanı olarak hedeflenmektedir. Kısaca dostumuz yok düşmanımız çoktur.

Ülkemiz kendi varlığını korumak adına çok dikkatli olmalıdır, savunmasını, askeri gücünü en üst düzeyde tutmalıdır. TSK ve ordumuz milletimizin can damarıdır gerekli savunma silah sistemleri, modernizasyon ülkemizi her yönden savunacak stratejinin ve silâhlarımızın da olması şarttır. Bunun yanında ülkemizin birlik ve bütünlüğü için tek bilek tek yürek ve milli şuurla hareket edilmesi dost görünen ama olmayan bütün düşmanlarımıza karşı vatanımızı savunabilmeliyiz.

Ülkemiz balkanlardan Basra körfezine uzanan hain bir ittifak hattıyla çevreleniyor, Kıbrıs’ta dayatmalar var Yunanla olan zorlamaları Karadeniz’i NATO maskesi altında ele geçirme manevraları devrede ve daha bir sürü hainliklerle hareket eden kana doymazların yapacağı her hareketi şüpheyle izleyip gerekli tedbirleri almakta yarar var kısacası ülkemizin içerdeki ve dışarıdaki güvenliği dahil her alanda çok güçlü olması gerekiyor.

Zira SU UYUSA BİLE DÜŞMAN UYUMUYOR…