İPSOS araştırmalar merkezi güven ile ilgili bir araştırma yapmış ve toplum yapısındaki güvenme açısından 30 ülke içerisinde en diplerdeki 3 ülke arasındaymışız çok şaşırtıcı değil mi? Aslında geleneklerine bağlı aile değerlerine önem veren bir toplumuz ama malesef bu netice çok şaşırtıcı meğerse ülkemiz ne hale gelmiş çok üzücü bir durum bu…

Güven sorunu yaşayan ülkemiz, Malezya ve Brezilya olarak belirlenen üç ülkede yaşayan insanlardaki birbirine güven en diplerdeymiş, ülkemizde yapılan ankete katılanlar ise % 14 oranında “insanlara güveniyorum” demiş artık toplum yapımızda güvensizlik ne boyutlarda siz anlayın güvenecek dalımız kalmadı misali bir durum bu

Her konuda istismarların çoğalışı, dolandırıcılığın bin bir türlü çeşitleri, insan geçinen mahlukların hırsları, egoları, her türlü yaptığı dalavereler say say bitmeyecek türlü çeşitli daha bir sürü şeyler olursa kim neye nasıl güvensin ki?...

İçerdeki ve dışarıdaki bildik gerginlikler, sık yaşanan kavgalar, yaşam stresi, geçim sıkıntılarının yarattığı sıkıntılar ve daha birçok nedenlerden ruhsal yapılardaki dengesizlikler zaten çok fazlalaştı, kısacası insanların ruhu yoruldu denilebilir, bilim adamlarımızın açıklamaları da bunu destekliyor zira son beş yılda ruhsal bozukluklar nedeni ile hastanelere gidişler çok çok fazlalaşmış, ruhsal dengesi bozulanların ise yaşları her türden ve kesimden oluşuyor deniyor.

Kısaca toplum yapımızda giderek bozulma ruhsal çöküntüler dahil çok fazla rahatsızlıklar var

Yaşam için gerekli ne varsa hepsi çok pahalı ateş gibi yakan her gün değişen fiyatlar insanları bunaltıyor, dünya üzerindeki yapılan anketlerde ise ülkeler arasında en sinirli insanların yaşadığı 2.ülkeymişiz anlayın artık toplumumuz nasıl bir hale gelmiş durumda

En ufak şeylerden bile parlayıp şiddetlenme olayları giderek daha da artıyor sanki.

Son zamanların en fazla konuşulan konularının başında devamlı artan fiyatlar geliyor, insan yaşamının içinde gerekli olan ne varsa hepsinin fiyatları uçmuş vaziyette seyrediyor ama toplumun en fazla sıkıntı çektiği konuların başında yiyecek ve tüketim mallarının devamlı artarak yükselişi, yüksek faturalar, artan kiralar ve daha birçok hayati sıkıntılar toplumun çok büyük çoğunluğu bu yaşamsal sıkıntılarla boğuşuyor bu da bazen insanları isyan ettiriyor, aileler arasındaki kavgaları, toplumdaki şiddetleri tetikleyen konulardan birisi de bu hayatın zorluğu olsa gerek diğer etkenler ise üste eklenip daha çok yıpratıp kişileri delirtebiliyor

Son açıklanan rakamlarda açlık sınırı 6 bin391, yoksulluk sınırı ise 20 bin 818 lira olmuş.

Bizim ülkemizdeki toplum yapımıza bakacak olursak, yokluklarla fakirlikle mücadele edenler toplumun büyük çoğunluğunu teşkil ediyor sayısı 80 milyonu aşarken geçim sıkıntısı olmayan zengin kesim denilen azınlık bir ayrıcalıklı kısım ise ülkenin yaşadığı sıkıntıları umursamayan ve  sistemden beslenen asalak fırsatçılar ise bu durumdan memnunlar  eskiden orta direk tabir edilen kesimin de fakirleşip yoksullaşması ile toplumdaki geçim kriterleri arasındaki uçurum çok fazla derinleşmiştir, açlık, fakirlik yoksulluk oranları nüfusça çok fazla sayılardadır milletin çilesi kuyruklarda ucuz ürün alabilmekle ya da istediği her şeyi alamamakla sınırlı değilken uçurum   her gün daha fazla derinleşmekte toplumsal yapıyı da ruhsal dengeleri de alt üst edecek ruhsal travmalara neden olabiliyor 

Açıkçası insanlar sadece bakıyor ama alamıyor, insan yaşamı için gerekli ne varsa hepsi ateş pahası, çöplerden yiyecek artıkları ve çürümüş atılmış sebzeleri toplayanlar çok fazla sayılarda.

Fakir fukara bakıyor ama alamıyor, doğru sağlıklı beslenemiyor, ailesine istediğini veremediği için kahroluyor hem bedenen hem ruhen yıpranıyor.

Toplumsal çürümelerde ve işlenen her türdeki suçlardaki patlamalarda, sokaklardaki her türden şiddet olaylarına baktıkça ürküten tablolar insanlardaki ruhsal dengeleri bozuyor.