Vatanımız için canlarını siper eden bütün şehitlerimize rahmetler diliyorum. Şehitlerimizin de Kahraman gazilerimizin ise hakları ödenemez…

Yıllardır yaşanan olaylar yürekleri dağlıyorken, en acısı da bu vatan uğruna canı pahasına yitip giden vatan evlâtlarımız canlarımız, verdiğimiz Şehitlerimiz...

Her birinin ayrı, acı dolu, yürek yakan hikâyeleri var, taşları bile eritecek kadar acı, ama ne hikmetse duygusuz, taşlaşmış, katılaşmış yüreklere dokunmuyor bile! Şehitler susuyor, Gaziler kahroluyorlar zira son olaylardaki gidişat son derece üzücü.

Bir tarafta yitip giden onlarca vatan evlâdı var, öte yanda vur patlasın, çal oynasın duyarsızlar! Bu ülkede ölen kral Suudi Arap'a bile genel yas ilân edildi ama bizim şehitlerimiz için genel yas bile yapılmadı, hazin cenaze törenleri ve oraya katılan kalabalıklarla acılar yaşansa da asıl acı ana-baba ocaklarına düştü, ”ateş düştüğü yeri yakar” misali ocaklara ateşler düştü anaların gözlerinde yaş kalmadı, yeni doğmuş evlâdının yüzünü bile göremeden toprağa düşmüş şehitlerimiz varken millet olarak O’nlarla gurur duyduk, dualar ettik ancak çok fazla şehit verildiğinde bile genel yas ilân etmedik.

Memleketimizin gidişatı üzerine söylenecek çok şey var, ancak daha son söz söylenmedi, zira onu Millet söyleyecek. Bu vatan için yıllarca terör belâsına ne canlar verildi ne ocaklara ateşler düşüp ana'ları yakıp geçti, çocukları babasız, yersiz, yurtsuz bıraktı. Anlatılacak ve söylenecek çok şey var, sahip çıkılmamış onca yetim ve aile, bir protezin bile esirgendiği Gazi'lerimiz ve daha neler neler!..

Ne güzel, sıkı mücadele vererek saldırıları ve terörü bitirmiş sıfır noktasına getirmiştik, sadece münferit bazı olaylar olabiliyorken ve eli kanlı terör örgütünün beli kırılmışken, yürekler bir nebze de olsa ferahlayabiliyordu zira devlet olarak gerekenler yapılıyor, onlara aman verdirilmeyip, giderek inlerine giriliyordu. Hatırlarsanız o dönemlerde Birden "açılım, saçılım" hikayesi ortaya çıkarıldı, “yüz verdikçe azdırıcı tavizler ve ortaya çıkan yenilir yutulur" olmayan manzaralar çıkmaya başladı. O dönemlerde Bölücübaşı katili adam yerine koyup ondan görüşler, tavsiyeler alındıkça, öte taraf, şımardı, azgınlığını arttırdıkça arttırmıştı, bu taraf alttan aldıkça azdıkça azdı, isteklerinde sınır tanımamaya başlamışlardı oysa çok başlı bir canavar olan terörün ikinci başı dışarıda Kandil'de ve eli silahlı olarak ayni tas ayni hamam devam ederek yapacaklarını yapıyordu, öbür yanda İşid bahane edilerek ,terör örgütüne ABD’den doğrudan silah ve eğitimler veriliyordu, ABD’nin ise muhatabı sanki terör örgütü bütün gruplardı, zira onlara göre davranıp, isteklerini bize dayatıyordu... Aslında içerideki yürütülen süreç denen garabetti göstermelikti, asıl süreç ABD tarafından Kandil üzerinden yürütülüyordu, yani hükümetimiz bölücübaşıyla yürütürken, ABD silâhı elinde tutanlarla yürütüyordu, doğrudan onlarla birlikte hareket ediyordu halen de durum ayni değil mi? Zira asıl konusu ve amacı başka da ondan, elini ateşe atmadan, Maşa gibi kullanıp göz koyduğu her ülkede istediği şekillendirmeyi yapıyor, halen de aynen devam ediyorlar zaten o günleri bir hatırlayın, sınırlarımız kevgire dönmüştü giren çıkan belli değildi, askerlerimiz atıl duruma sokulmuştu, gereken yetkiler verilmeyip, kışlasından çıkamaz olmuştu, ötekilere adeta göz yumuluyor ve hainler sokakları, şehirleri, karıştırıp, ortalığı ateş topu haline getirebiliyordu, hainler istediği gibi at oynatıp, tuzaklar, bombalarla güvenlik güçlerimize, askerlerimize saldırabiliyorlardı. O kadar can ve mal kaybı olmuş, devlet idaresi adeta hiçe sayılıp paralel idare oluşturulmuş, insanlara can ve mal güvenliği kalmamış gibiydi. Bu durumlar nasıl düzeltilecek, bunun bedelini kimler ödeyecek deniyordu. Şimdilerde yeniden Bölücübaşını muhatap alarak yeni bir hamle başlatıldı ama hainlere güven olur mu, o kadar cana kasteden katil sürülerinin verdiği sözleri tutacağına inanılır mı, nitekim hepsi de şimdi pkk-ypg-sdg gibi bir çok koldalar ve hepsinin de tasmaları başka hain ülkelerinin elindeyken onları yeniden muhatap almanın ülkemiz açısından çok çeşitli tehlikeleri olabileceğini unutmamalıyız, nitekim SDG Suriye yönetimine katıldı ve resmen statü kazandı da sonu nereye varır bilinmez, öteki pkk-ypg ise kuzeyde oluşumları varken hele silah bırakır mı yada bıraktım dese sözüne güvenilir mi, bir çok ülkeden devşirilerek oralarda konuşlandırılmış çeşitli silahlı grupları zapt edebilmek o kadarda kolay bir şey değilken sonu nereye varır zaten Emperyalist-Siyonist hainleri Türkleri Filistinliler gibi azınlığa düşürme, bölme, özerklik oluşturma plânlarını yıllardır yapıyorlar (BOP) dur diyen yok, Irakta böldüler, Suriye’de dört parça oluşum planları varken gözleri İran ve hatta bizim ülkemizin üzerindeyken iyi bir şeyler yapacaklarına inanabilir miyiz, tabi ki hayır, hainlikten beslenenlerin yolu hep aynıdır. İpleri kimdeyse emirleri de oradan alırlar. ABD kendisine bağlı terör grupları ile birlikte sınır dibimize dayanmış vaziyette PKK-YPG-SDG ile işbirliği yapıyorken, bu duruma ordumuz hayır derken, siyasiler ise bu mühim olayları hafife alarak çanak tutarcasına vatanımızı çeşitli risklere atmanın pek de zamanı değil gibi, bütün dünya diken üstündeyken vatanımızın savunmasına odaklanarak ve o doğrultuda çalışmalar yapılmasında yarar vardır, zira önce vatanımız daha önemlidir…

Krizde son perde de şimdi Dem uzantılarının hükümet ortağı edilmeleri senaryosu eklendi, bu milletle dalga mı geçiyorsunuz acaba?.. Hükümetin ortağı da olsa devletin en gizli birimlerine, MGK-TSK ya ve diğer bütün kurumlarına burunlarını sokup daha da palazlandırılmak mı isteniyor bunlar?.. Olası bir seçimin neticelerinde 2.parti çıkarılırlarsa kimse şaşırmasın zira o yöne doğru gidişat var. Sonra ne olacak?..Eee sandıktan bu sonuç çıktı napalım mı denecek?..

Cesaret edemediğiniz koalisyon teklifine o zaman daha uygun bir zemin ve kılıf mı bulunmuş olacak?

Biraz duyarlılık ve el insaf edin ey siyasetçiler!

Milletin bütün genleri ile oynayıp, sağduyusunu, kutsal bildiği ne varsa yakıp yıkıp kül ettiniz yeter artık!..

Titreyin de biraz kendinize gelin, insanlık, merhamet ve duyarlılık gösterin, kimin hangi milletin vekilleri ve temsilcileri olduğunuzu hatırlayın artık!..

Unutmayın ki hepinizden;

Şehitlerin, ailelerinin, ağlayan anaların, yanıp kavrulan insanlarımızın, Gazilerimizin, bunca yanan yüreklerin, bu Milletin çektiği tüm acıların ve yapılan zulümlerin tamamının bir gün ahları çıkacaktır!

O zaman ne yapacaksınız, bunca kul hakkını nasıl ödeyeceksiniz bakalım?...

Ne olacağı belli olmayan karanlık bir yola girmenin ülkenin güvenliğini tehlikeye atacağını unutmayın.