“Korkar durur gitmez
Köyün en son çitine
İnanır o sınırda dünyanın bittiğine
Ünzile insan dölü
Bilinmezlere gebe
Sırların mihnetini
Yükleyip de beline”
Yukarıda sözlerini yazdığımız; Sezen Aksu’nun ‘Ünzile’ isimli şarkısının, sözlerinin bir bölümü…
Yıllarca düz bir şarkı olarak dinledim Ünzile’yi… Ta ki bir gün bir cümlesini fark edene kadar…
“Korkar durur gitmez… Köyün en son çitine… İnanır o sınırda dünyanın bittiğine…”
Aslında Aksu, ne kadar da basit anlatmış zihnin sınırlarını…
İnsanın bilinmeyenden ne kadar da korktuğunu… Var olan potansiyelini ortaya çıkardığı zaman, bilinmeyenin ötesine geçtiğinde başına ne geleceğini bilmediği için kendi güvenli alanında kalmayı seçmesini; o güvenli alan, onu üzse onu yıpratsa bile, bildiği yerde bildiği insanlar ile yaşadığı için kendini nasıl da yalandan oluşan bir güvenin içinde tuttuğunu tek bir cümle ile anlatmış…
Bizler koca koca şehirlerde, teknolojinin ve medeniyetin getirdiği hediyelerin dibini sıyırırken sorun bile olmayan konular için dertlenir dururuz… Yüzlerce ve hatta binlerce kişilik sosyal medya hesaplarımızda, ona buna çemkiririz…
Bizler bu kalabalık, renkli şehirlerde başımız dönerek yaşarken bir de Necmiye’ler var bu ülkede… O köyün en son çitinin, dünyanın sonu olmadığını farkında olan; küçücük yaşına rağmen ne istediğini bilen; kendi yaşamına dair hedefler koyan ve o hedeflere ulaşmak için gözünü karartıp; yüreğini ortaya koyan; cesur, atak, cabbar Necmiye’ler…
Necmiye danışanım…
Kendisini hiç görmedim… Aynı şehirde bile yaşamıyoruz… Güzel ülkemin, her hangi güzel bir ilinin, bir köyünde yaşıyor…
Her ne kadar, yasal olarak köylere mahalle ismi verilmiş olsa da, benim için 50-60 hanenin var olduğu gitmesek de bizim köyümüz dediğim yerlerden birinde…
Necmiye, henüz 20’li yaşların başında… Ailesin altından girmiş üstünden çıkmış, azmetmiş üniversitede özel eğitmenlik bölümü okumuş…
“Başka bir hayat var biliyorum” diyor Necmiye… “Kendime ve başkalarının yaşamlarına, daha fazla katkıda bulunabileceğim bir hayat da var”…
Bu hedef ile geldi Necmiye bana… Ayın ikisinde sınavı var… Sınavı kazanınca atamasını bekleyecek… “Atama yapınca 40 seçim yapma hakkımız var hocam, ben 41 seçim yapacağım… Bu, nereye gönderirseniz görev almaya hazırım demek” diye anlatıyor, kendi hayatının lideri olma hedefindeki ilk adımını…
Henüz yeni çalışmaya başladık Necmiye ile… Sesi renksiz… Solgun, cansız… Ama hissediyorum, onda bu azim oldukça kısa bir süre sonra cıvıl cıvıl bir ses ile “Başardım, hocam” demek için arayacak…
Bu arada bir yandan sınava hazırlanırken, diğer yandan her gün başında örtüsü ile tarlada çalışıyor, davarlarını yemliyor, ev temizliyor vs… Hedefine giden yolda günlük sorumluluklarını da yok saymıyor yani…
Bir de bugün, “Hocam, ben kendimi nasıl sevebilirim?” diye sordu…
Onun sorusuna cevabımı buradan vermek istedim… İnsanların ne dediğine değil, Rabbin senin üzerindeki emeğine odaklanarak kendini sevebilirsin güzel kızım…
Varsın sana deli desinler… Onları umursamadan her gün aklına geldikçe “seni seviyorum Necmiye” de kendine… Daha ötesinde, kendi içindeki Rabbini fark et… Allah’ın Seni yaratmak için nasıl bir emek verdiğini, o meşakkatli dünyaya geliş yolunda seni nasıl koruduğu hep aklında olsun… Hatta senin ruhuna, kendi ruhunu üflediğini hatırla… Seni, yaratan Allah’la o üflediği ruh vesilesi ile nasıl bir olduğunu hep hatırla… Kendini sevmeyi öğrenirken, onun senin üzerindeki emeği içinde her zaman teşekkür et…
Bak, gör o zaman hayatında neler değişecek… O hedef ve hayallerine giden yolda nasıl kapılar kolaylıkla açılacak sana…