Geçtiğimiz hafta Urla Kent Konseyi “Dostluk Yemeği” düzenledi.

Yemeğe STK ve ilçemizdeki oda başkanları, siyasi parti başkanları, gazeteciler ve Belediye Başkan Adayları katılım sağladı. Öncelikle bu naif ve kıymetli organizasyon için Urla Kent Konseyi Başkanı Hadi Başman ve ekibine, ayrıca Acıktım lokantasına teşekkür ederim.

Gelelim organizasyona…

Tüm adayların katıldığı yemeğin ilk anlarında, ortam oldukça gergindi…

Her ne kadar çoğunluk birbirini tanıyor olsa da, davet üzerine adaylar tek tek ayağa kalkıp kendilerini anlattılar… Konuşma yapmak için son iki aday kaldığında CHP Urla Belediye Başkan Adayı Selçuk Balkan, Zafer Partisi Belediye Başkan Adayı Belma Camcı’nın yanına gelerek, kendisini sahneye davet edip konuşma önceliğini Camcı’ya verdi… Valla ne yalan söyleyeyim siyasette özlediğimiz güzel hareketler bunlar…

Zafer Partisi Belediye Başkan Adayı Belma Camcı ise konuşmasına “Ben, Belma Camcı sizlerin deyimi ile ithal aday” esprisi ile başlayınca hem saha da kendisinin ardından nasıl konuşulduğunu bildiğini belli etti, hem de ortamdaki herkese kahkaha attırarak o gergin havanın dağılmasını sağladı…

Açıkçası başlarda, kendisi için ben de ithal aday diye düşünüyordum… Birçok insan gibi ben de “yol bilmez, iz bilmez, kimseyi tanımaz” ne diye buraya aday olmuş diyordum… Ta ki onunla sohbet etme fırsatı buluncaya kadar…

Türkiye çapındaki Enerji ve Petrol Piyasası İşletmecileri Derneği Başkanı olan Camcı, mesleği ve yönettiği derneğin işleyişi sebebi ile her partiden milletvekilleri, bakanlar ve bürokratlar ile sürekli temas halinde olduğu için TBMM’ye daha yakın olmak sebebi ile bir süre önce Ankara’ya taşınmış… Adaylık teklifi gelince de iş başa düştü diyerek Urla’ya geri dönmüş… Bir nevi bu ara çok kullanılan “yuvaya dönüş” eylemini yaşamış…

“Yol da, iz de öğrenilir… Urla’yı da STKlar, odalar ve Urla’da yaşayanlar ile yöneteceğimize göre ben burada bir sorun göremiyorum” diyor… Hatta ötesinde “Urla’yı yıllarca Urlalılar yönetmiş ve bu durum için seçmen, şöyle bir cümle kuruyor, ‘biz aynı yolda yürüyüp aynı çukura düştüğümüz halimizi anlayan birini istiyoruz’ diyorlar… İyi de, niye yıllardır aynı çukura düşüyoruz, kapatalım artık o çukuru, düzeltelim artık o yolu…” diyor…

Bu durum, gençlerin almasını istediğimiz eğitim gibi aslında…

Hepimiz gençlerimiz, yurt dışına gidip orada eğitim alsın oradaki bilimin, işleyişin güzel yanlarını öğrensin sonra da gelip ülkemizde uygulasın diyoruz… Peki, belediye başkanlığı için bu dar görüş niye? Her hangi bir sebep ile başka bir ile gitmiş, oradaki yönetimi hem de en tepeden görmüş, öğrenmiş birine niye gel bizi sen yönet demeyelim ki?

Unutmadan!

Geçtiğimiz haftalarda, Torasan Mahallesi Muhtar Adayı Hayal Acımaz’a yapılan siyasi saldırıdan bahsetmiş ve Hayal Hanım’a yaşatılanlara tepki vermediği için siyasi partilere en çok da Urla CHP örgütüne yüklenmiştim…

CHP Urla, Hayal Hanım’a sahip çıkmış ve partisine üye yapmış… Kendilerine çok teşekkür ederim… Hatta Hayal Hanım’ın rozeti, seçime 15 gün kala Zafer Partisi’nden istifa edip CHP’ye üye olan diğer üyeler ile birlikte takılmış… Bunun için de güzel bir organizasyon yapılmış… Ben orada değildim ama diyorlar ki, koca bir sahneye bu yeni üyeler “Zafer partisinden geçişler var” anonsu ile davet edilmiş…

Böyle bir durumda, birileri sözde zafer çığlıkları atarak, sizden şaşaa ile bahsediyor ise bu davranış şekli korkunun, damarlara zerk ettiğinin işaretidir…

Yalnız itiraf etmeliyim ki yeni kurulmuş ama üyeleri deneyimli Zafer Partisi’nin, kökü eski görüşü yeni CHP’yi bu denli korkutacağı aklıma gelmezdi ama iyi de olmuş ne de olsa korku iyi bir motivasyon kaynağıdır…

Yani yine gelenek bozulmadı ve bu seçimde de, herkes kendine yakışır şekilde davrandı…