Eğer hala başkalarının fikirlerini taşıyorsan, onları hemen bir köşeye bırak gitsin… Ve oradan yavaş yavaş uzaklaş… Kendi deneyimlerinle kendi fikirlerine ulaştığın an, bu yaşam senin aydınlığın olacaktır…

Do, re, mi, fa, sol, la, si… Yedi tane nota var öyle değil mi? Ve sen sadece bir tanesini mutluluğunu sesini duymak istiyorsun, diğer altı notayı reddediyorsun… Onları her zaman elinin tersi ile itiyorsun… Çünkü onlar sana karmaşık geldi ve bir karmaşık bir müzik her zaman rahatsızlık verecektir… Niçin kalan altı notayı da kullanıp ruhuna hoş gelecek bir beste yapmayı denemiyorsun…

Hayat bir nota değildir, şayet öyle olsaydı, sadece mutluluğun notası olsaydı, bu yaşam sana çok sade gelecekti… Artık bu dünyada kalmanın bir anlamı yok, buradan ne zaman gidebilirim diye düşünmeye başlayacaktın… O halde tüm notaları kullan… Onlar reddettiğin için karışıktır, bir kez diğer notaları sevgi ile kabul ettiğinde bu hayatın eşsiz şarkısını duymaya başlayacaksın…

Sen kuyumcuya giderek altının ne kadar değerli olduğunu anlatıyorsun, ona kendi fikrini sunuyorsun… O zaten bunun farkında, o altının değerini idrak etmiş… Şimdi ona fikirler sunmanın ne anlamı var?

Ve aynısı sen doğduğunda olur, hemen aile büyüklerin başucunda toplanır; sonra da sen büyürken sana yavaş yavaş kendi fikirlerini, kendi ahlak kurallarını anlatmaya, benimsetmeye başlarlar… Onlar seni yavaş yavaş zehirli fikirler ile işlemişlerdir…

Başkasının fikirleri, düşünceleri seni sadece zehirler… Ben bu yüzden, tüm fikirlerden kurtulmadan ilahi olanı hakikati, Rabb’i idrak edemezsin diyorum… Allah vardır fakat o bir biçim değildir… O her şeydir… O’nun rahmeti her şeye tecelli eder… Sen O’ndan ayrı değilsin… Sen ondan bir parçasın…

Fakat aydınlığın, rahmetin kapısını zihinle/kelimeler ile aralayamazsın, bu zihnin ötesinde, senin idrakinle açılacak bir kapıdır…

Mutsuzluk, huzursuzluk içindedir… Evet, ancak onu görebilmek için zihnin dışına çıkman gerekiyor… Her insan bir mucizedir… İçine dön, daha içine, gördüğün senden daha da derine… Orada rahmeti, nuru göreceksin, işte o vakit eriyip yeniden küllerinden biteceksin… Hepsi bu kadar basit…

***

Yukarıdaki cümleler Uğur Koşar’ın “Allah de gerisini bırak” isimli kitabından alıntıdır… Bu cümleleri okuduğum zaman manevi babamın sözleri aklıma geldi…

Yıllar önce yaptığımız bir sohbet sırasında bana şöyle demişti… “Seninle aynı fikirde olan insanlar ile sohbet etmek iyidir ama sadece o kadar… İyi olmaktan öteye geçemez, sana bir şey öğretmez… Oysa farklı fikirlerde olduğun insanlar ile sohbet etmek seni geliştirir, dönüştürür…”

O kadar haklıydı ki bu söylediklerinde… O günden sonra dini, siyasi, felsefi vb konularda aynı fikirde olduğum insanlar ile elbette görüştüm ama mümkün olduğunca farklı fikirlerde olduğum insanlar ile görüşüp, onları hayatıma aldım…

Çünkü o insanlar, sabır ve tahammül duygumun gelişmesine vesile oldular… Farklı bakış açıları sayesinde benim de bakış açımın genişlemesine vesile oldular böyle olunca da anlayış ve algılamam da arttı… Sağ olsunlar, iyi ki varlar, iyi ki var oldular…

Bu ilişkilerin en güzel yanı ise saygı çerçevesinde ve tek taraflı değil karşılıklı gelişimin olmasıydı…