Bize bölücü dediler, şerefsiz dediler ve hatta daha ileri gidip vatan haini diyenler bile oldu… O siyasi anlaşma masalarına oturan herkesin siyasi bir çıkar içinde olduğunu unutup, “Adam koltuk peşinde” bile dediler… Oysa biz, bu ülkenin %5’lik emniyet sibobuyuz… Biz olmasaydık, siz şimdi “Adam yine kazandı” diye dövünüyordunuz…

Ülkemde her zaman, adam kayırma vardı ama hiç bu kadar zalimce bir hal almamıştı… Öyle ki Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne, 2012 yılında depreme dayanıksız raporu verilmesine rağmen hiçbir yetkili bu konu da hiçbir şey yapmadı… Günümüz şartlarında üç beş ayda bir bina inşa edebilme potansiyeline sahipken, yıllarca bu hastane yenilenmedi… Deprem sırasında elektrik kesilince makinelere bağlı onlarca insan vefat etti, bir o kadarı hastane enkazı altında kalarak can verdi ve bir o kadarı da ilk yardım alamadığı için öldü… Ve bu yetkisiz yetkilileri atayan hükümete, benim güzel memleketimin canım insanları oy verdi… Soruyorum şimdi bu verdiğiniz oylar ile o ölümlerde hiç mi payınız yok?

Diğer tarafa dönüyorum; Türk askerinin, polisinin, sivil halkın canına göz dikmiş terör örgütü ile boy boy fotoğraf çektiren siyasiler ile iş birliği yapıldı… Terör örgütü sözde liderleri “biz anlaşmamızı yaptık, Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğiz ama seçilince sözünü tutmaz ise tavrımız değişir” dediler ve hiç kimse bu açıklamayı yalanlamadı… Bu konuda en çok canımı yakan görüntü ise Meral Akşener gibi bir siyasinin mitinginde, kadının üç beş metre ötesinde apo sloganları atıldı ve Akşener sadece “Oğlum, ne yapıyorsunuz siz yaa” diyebildi… Başka hiçbir şey yapmadı, yapamadı…

Şimdi soruyorum altılı masaya oy verenlere, öncekileri geçtim… Çok değil daha birkaç ay önce İstanbul Taksim’de bir patlama yaşandı… O patlamada kolu, bacağı, uzuvları metrelerce uzağa fırlayan; bedenleri paramparça olmuş o her şeyden habersiz masum insanlardan biri sizin ananız, babanız, kocanız, karınız ve hatta evladınız olsaydı yine de oy verebilecek miydiniz?

Oysa HDP desteği almak yerine, şehit ailelerini ve kendilerine küstürdükleri için yıllardır oyunu alamadıkları gerçek Kemalistleri, “artık oynamıyorum” diyerek oy kullanmayan seçmenlerin desteğini alabilselerdi belki de ikinci tur olmayacaktı…

Anlayacağınız kırgın falan değilim, kızgınım…

Güzel ülkem aşk hastalığına yakalanmış, gözleri kör olmuş... Kendi adayı dışında diğer tüm adayların olumsuz özelliklerini görüyor ama kendi adayının yanlışlarına beş duyu organı tümüyle kapalı... Stockholm sendromu misali, celladına âşık olmuş ve kendi durumunun vahametini farkında bile değil…

14 Mayıs günü bu ülkede, “Ben siyasetten anlamam” diyen insanlar oy kullandılar…

14 Mayıs günü bu ülkede, sözde çok kültürlü, bilgili insanlar pusuladaki YSK mührü için “Muharrem İnce’nin üzerinde iptal mührü vardı” dediler… İnce’nin sözel çekilmesinin yasal olarak geçerli olmadığını bilmediklerinden…

14 Mayıs günü bu ülkede oy kullanan vatandaşlar, kaç tane Cumhurbaşkanı adayı olduğunu bile bilmiyorlardı… Oysa tek yapmaları gereken sosyal medya gezintilerine 5 dakika ara verip Google’a “Cumhurbaşkanı adayları” yazıp araştırma yapmaktı…

Çok kızgınım çünkü bu ülke yönetimine aday olan insanlar, temsil ettiği vatandaşları birbirlerine kırdırdılar… Kadını kocasına; adamı karısına; ebeveyni çocuğuna; çocuğu ebeveynine; mesai arkadaşlarını birbirlerine ve hatta birbirini hiç tanımayan insanları birbirlerine kırdırdılar…

%49’a %45 sonucunda tek okuduğum gerçek, ülkenin tam ortadan ikiye bölünmüş olduğudur… Hadi hepimize geçmiş olsun…

Son olarak, Sinan Oğan’a gelince… “Kazanacağını bilsem oy atardım” diyen Erdoğan seçmeni de oldu, “Bu ülkede Kemalist, milliyetçi bir kişi var, o da Oğan” deyip Kılıçdaroğlu’na oy verende oldu… O yüzden sen, bu sefer kimseye destek olma, biz de boş oy verip geçelim… Bir sonraki seçimde sen kaptan ol, biz de ya miço oluruz ya da yolcu…