Kadın, telaşla taksiye bindi ve havaalanına gitmek istediğini söyledi şoföre… Şoför motoru çalıştırıp sağ şeritten ilerlemeye başladı… Birkaç kilometre sonra park halindeki siyah bir araç, aniden hareket etti ve hızla önlerine çıktı…

Taksi şoförü, beklenmedik hamle karşısından önce panikledi sonra direksiyonu sola kırarak frene bastı… Diğer şeritteki araçlarla çarpışmaktan kıl payı kurtulmuştu… Siyah arabanın şoförü, hem suçlu hem güçlü bir tavır ile aracının camını açtı ve başını dışarı çıkararak bağırmaya, ağza alınmayacak küfürler savurmaya başladı…

Taksi şoförü gayet sakindi… O da, camını açtı ve başını çıkardı… Elini kaldırıp siyah aracını şoförünü selamlayarak gülümsedi…

Kadın, bütün bu olan biteni şaşkınlık içinde izliyordu… Hem çok korkmuştu, hem neler olduğunun farkında değildi…

“Adam bizi neredeyse yoldan fırlatıp atıyordu… Çok büyük bir kaza olabilirdi… Ölebilirdik...” dedi kadın… “Siz ise adama el sallayıp selam mı veriyorsunuz şimdi? Neden böyle davranıyorsunuz?”

Taksi şoförü bu sefer kadına bakarak gülümsedi ve “Çöp kamyonu kanunu bu hanımefendi” dedi…

“Çöp kamyonu kanunu mu?”

“Aynen” dedi taksi şoförü… “İnsanların çoğu çöp kamyonu gibidir… İçleri çöp dolu bir halde dolaşıyorlar etrafta… Kızgınlık öfke, hayal kırıklığı, hırs, kin, kavga ve küskünlük biriktiriyorlar içlerinde… Her an kendileri ile kavga halindeler… İçleri savaş alanı gibi… Ancak biriktirdikleri fazla dolunca, çöpleri bırakabilecekleri bir yere ihtiyaç duyuyorlar… Bu yer bazen ben oluyorum, bazen siz oluyorsunuz, bazen bir başkası… O yüzden kişisel algılamamak lazım… Sadece gülümseyin, onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin… Onların çöpünü alıp kendi iş yerinize, evinize veya başka insanlara dağıtmayın…”

 

Günümüz ekonomik, haliyle psikolojik şartlarında maalesef hepimiz her gün yukarıda ki hikâyeye benzer anlar yaşıyoruz… Hatta belki de, gün içinde defalarca aynı döngüyü yaşıyoruz…

Örneğin geçtiğimiz hafta maliye ekipleri esnafa nefes aldırmadı… Hissedilen psikolojik tedirginlik bir yana, çoğu esnafa küçük ya da büyük cezalar kesildi… Bunun yanı sıra vergi affından faydalanmayan şirketlerin (ki vergi affını ödeyecek bütçesi olsaydı mutlaka başvuru yaparlardı…) banka hesaplarına vergi daireleri el koydu… Bu şirket sahipleri ya da küçük esnaflar; eş dosttan borç alarak, başka ödemelerini erteleyerek ödeme yaptılar ya da hiç ödeme yapamadılar ve hesapları blokeli kaldı…

Gelen zamlar, sadece iş hayatını değil haliyle aile hayatını da etkiledi insanların…

Herkes gergin, kırgın, yorgun…

Hal böyle olunca insanlar, bir bahane ile içindeki bu negatif duyguları, bağırıp çağırarak tanıdığı ya da tanımadığı kişilere atmaya çalışıyor… Oysa farkında değiliz ki gün içinde karşılaştığımız herkes en az bizimki kadar zor bir gün geçiriyor…

Biliyorum kolay değil ama bir iki deneme sonrası yapması daha kolay olacak olan hikâyedeki şoförün tavsiyesi, toplum olarak içinde bulunduğumuz zor günleri daha kolay atlatmamıza yardımcı olacaktır…

Bu yüzden mümkün olduğunca gününüzü zorlaştırmaya çalışan insanlara gülümseyin ve Allah’tan şifasını dileyin…

 

Not: Yazımızın başında anlattığımız hikâye, Hakan Mengüç’ün “Kalbin temizse hikâyen mutlu biter” adlı kitabından alıntıdır…