Geçtiğimiz seçim sürecinde partilerin büyük çoğunluğu kendi başkan adaylarını beğenmedi… Hatta birçok parti üyesi kendi adaylarını desteklemediler… Desteklememek bir yana seçim yoluna taş bile koydular…

Seçmen ise zaten bezmiş ve yorulmuş durumdaydı… Seçmenin çoğunluğu, aday için değil mutfağına düşen yangın için oy verdi… Bir anlamda “bizim gücümüz yüceltmeye de düşürmeye de yeter” dedi… Umarım bu seçim sonuçlarından, her parti kendine düşen payı almıştır…

Üzücü olan ise Türkiye’de %20’nin üzerinde; İzmir’de %30’a yakın; Urla’da ise yine nerdeyse seçmenin %30’u oy kullanmadı… Yani ülkemizdeki milyonlarca insan, bu ülkeden umudunu kesmiş durumda… O insanların umutlarını kesme sebebi ise yukarıda bahsettiğimiz, kendi çıkarları için siyaseti kullanan insanımsı varlıklar…

Hal böyle olunca aklıma geçtiğimiz günlerde sosyal medyada okuduğum hikâye geldi…

Arıları ve sinekleri bir şişeye koymuşlar. Şişenin taban tarafını ışığa doğru, açık olan ağız kısmını ise karanlığa doğru yerleştirmişler…

Arıların hepsi ışık olan tarafa üşüşmüş... Ama şişenin tabanı kapalı olduğu için dışarı çıkmayı başaramamışlar… Sinekler ise şişenin ağzına doluşmuşlar ve dışarı çıkıp karanlıkta kaybolmuşlar...

Ağzı açık olan şişenin, karanlık tarafına doğru hiçbir arı gitmemiş… Camın önünde ışığa doğru çabalamaya devam etmişler.

İnsanın aklına hemen arıların akılsızca davrandıkları geliyor öyle değil mi?

Oysa bilim insanlarına göre arılar olmazsa, insan yaşamı da olmaz… Nerede, hangi çiçek ile besleneceğini bilen, yüzlerce kovan arasında kendi kovanını bulabilen ve o kovanın yüzlerce peteği arasından kendi peteğine yumurtlamayı hiç şaşırmadan uygulayabilen bir canlıdır arı...

Nasıl olur da şişenin ağzını bulup çıkamaz? Çünkü arı karanlığa değil, aydınlığa yol alır…

Ve bilmek gerekir ki, ışığa doğru yürüyenlerin önünde her zaman engeller olacaktır... Onlar, engellere rağmen ışıktan vazgeçmeyenlerdir… Ne tür engel olursa olsun önlerinde, çabalarını sürdürenlerdir… Ve bu uğurda da gerektiğinde ölebilenlerdir… Yürek, azim, sevgi, ilkeler, dürüstlüktür bunu yaptıran... Kendine saygı, yaşadığı topluma saygıdır...

Sinekler ise karanlıkta sıvışıp kaçanlardır... Karanlığa yürüyenlerdir... Karanlık düşüncelerdir... Sinsi, ilkesiz, yüreksiz, korkak varlıklardır... Bencildir onlar… Onlar için söz konusu olan, sadece kendi yaşamlarıdır... Nerede yemek varsa, nerede rahat yaşayacaklarsa, nerede çok para kazanacaklarsa oraya giderler... Onlar için yolun, karanlık ya da aydınlık olmasının pek bir önemi yoktur… Yeter ki amacına ulaşsın…

Arıyı kovalamak isteseniz de savaşır… Engellere aldırmaz... Amacı sadece ışığa ulaşmaktır… İğnesini sapladığında öleceğini bilerek savaşır ve gerekirse değerleri için ölür... Oysa sinekler, kovalayınca kaçarlar… Sonra yılışık yılışık tekrar dönerler kovalandığı yere...

Bu hikâyede önemli olan, bizim hangisini olmayı seçeceğimizdir…

Sinek olup karanlığa mı kaçacağız?

Arı olup aydınlığa mı çıkacağız?

Engellere rağmen ışığa yürüyenlere, ışığa ulaşmak için çabalayanlara, insanca değerler yaratma adına mücadele edenlere ve ışık saçanlara selam olsun...