Nasreddin Hoca’ya sorarlar bir gün;

“Hocam evliya mısınız siz?”

“Evet” der hoca ve ekler; “İnanmıyorsanız şu karşıda ki ağacı çağırayım da gelsin buraya…”

Herkes pür dikkat merak içinde hocayı izler…

Hoca üç kere “Buraya gel” diye çağırır ağacı ama nafile tabi…

“Gelmedi hocam” der kalabalık…

Hoca hiç istifini bozmadan cevap verir; “o gelmez ise ben giderim, evliyada kibir olmaz…”

Bir insanın sahip olduğu kibrin derecesi, ilmi ile ters orantılıdır… İlmi ise aklı kadardır… Aklı da, edebi kadardır… İnsan dediğimiz varlık eşsiz olmak ile birlikte aynı derecede aciz ve muhtaç yaratılmıştır…

Yapılan bir araştırmaya göre canlıların yaşamasını sağlayan çevre bilim ile ilgili sistemin bir yıllık maliyetinin en az 33 trilyon dolar olduğu söyleniyor… Düşünsenize bir yıllık, bir anlık nefes için bile ne kadar servete ihtiyacımız olduğunu…

Yine bazı uzmanlar, güneşin bir saniyede ürettiği enerjinin, dünyada ancak üç milyar enerji santralinin bir yıl boyunca çalışması ile elde edilebileceğini iddia ediyorlar...

Tek bir nefes alabilmek için bu kadar aciz olan insan, neden bu kadar gurur ve kibir sahibidir ki?

Sanırım kibrin çıkış noktası tam olarak şurası; Kendini beğenmek… Kendini beğenmekte ki asıl neden ise kendini kusursuz zannetmek ve noksanlıklarını görmezden gelmek ya da onları farkına varmamaktır… Ahlak psikolojisi açısından incelediğimiz zaman da gurur ve kibrin temel sebeplerinden birinin insanın “aciz” olduğu bilincinden uzak yaşaması olduğunu görürüz…

Hâlbuki kişinin asıl noksanlığı, kalbinde taşıdığı kibri kadardır… Özgüvenden yoksun, kendisi ile barışık olmayan insanların barınağıdır gurur ve kibir…

Havalı bir şekilde herkesten daha iyi yüzdüğünü iddia eden birine, filozof Aristippus şöyle demiş “En küçük balıkların bile sahip olduğu bir meziyetten dolayı kendine bir pay, bir şeref mi çıkartıyorsun?”

Noksanlarını ve hatalarını bilmeyen ya da onlar ile yüzleşmek istemeyen kimselerin ortak özelliğidir kibir… Hakikatten habersiz olmaktır…

Mevlana’nın dediği gibi “Kibir, kendisinden habersiz, kendini bilmeyen insanın durumudur… Tıpkı güneşten haberi olmayan buzun, kendini bir şey zannetmesi gibi…”

Kibir karanlıktır, gölgedir… Peki, bu karanlıktan ışığa ulaşmanın, gölgeden kurtulmanın yolu nedir?

Bir çıkar yol önermiş Dücane Cündioğlu, “ Büyük bir kayıp yaşamadan irfan bulunmaz, kibirden uzaklaşılmaz…” diyor… Diğer bir deyiş ile burnumuzun biraz sürtülmesi gerekiyor galiba, ne dersiniz?

Kinsun – yol senin içinde