Sufiler “Su gibi ol azizim" derler birbirlerine çünkü su en az direnç gösteren yolu seçer akmak için...

Hiçbir su, önüne çıkan kaya ile uğraşmaz... Onunla mücadele etmez, tüm sükûneti ile kayanın etrafından dolaşıp yoluna devam eder çünkü onun için önemli olan hedef üzerindeki engeller değil hedefe ulaşabilmektir...

Zaman dediğin su gibi akıp gidiyor... Yaşam ise zamana karışıp hayat ile bütün oluyor...                 

Var say ki, su oldun... Dağdan akarken önüne çıkan kayanın etrafından dolaşamayacak bir yola denk geldin... O zaman sen ne yaparsın bilmem ama su birikip o kayanın üstünden aşar... Eğer kaya aşamayacağı büyüklükte ise sabırla kayayı damla damla aşındırır... Zamanla aşınma kuvveti ile ufalanıp küçülür kaya...

Burada kayayı delmeyi başaran ise suyun kuvveti değil sabrıdır... Sabır ise hiçbir şey yapmadan oturmak değildir... Sabır, hedefe ulaşacak yolu bulmak ve o yolda çaba sarf etmektir... Yani su için imkânsız yoktur... Sabır, istek ve istikrar vardır...            

Su hep akar çünkü bilir ki akmayan su kirlenir... Bu yüzden akmak suyun yaşam biçimidir... Su aktıkça temizlenir...

Bilgeler, “Sen su gibi ak... Her daim yenilen... Her gün yenilen... Dün dünde kalsın bugün yeni şeyler öğren...” derler...

İnsanlar gibi değildir su... O değişimden hiç korkmaz... Bazen yağmur olur, bazen kar olur, bazen buz olur, bazen de buhar olur... Tam buhar olup bittiği anda yeniden yağmur olup iner yeryüzüne...      

Üstelik uyumludur su... Kaşığa koyduğunda kaşığın, şişeye koyduğunda şişenin şeklini alır... Bulunduğu yere uyumlanması doğasının değişeceği anlamına gelmez... Şekli değişse de özü aynı kalır...

Uyum deyip geçme...

Uyum sağlayanlar ayakta kalabilen, değişime direnenler ise kolay kırılanlardır...

Su akar dedik ya... Teslimiyettendir o... Akışa teslim olandır...

Çünkü bilir ki elinden geleni yapıyorsan hayat seni mutlaka huzura, sağlığa ve başarıya erdirecektir...

Su göründüğü gibidir... Şeffaf, berrak, ferah...

Aktıkça çoğalır, çoğaldıkça paylaşır...

Hayatı başlatan da bitiren de sudur...    

Diyeceğim şu ki, günümüz ekonomik ve psikolojik şartlarında yaşamın daha kolay idame etsin istiyorsan “Su gibi ol Azizim” …

Ancak su gibi olup uyum sağlamayı da yanlış anlamamak lazım…

Kısa bir süre önce ülkemizde daha önce benzeri olmayan bir deprem yaşadık ki, kalan sağların durumu gittikçe vahim hale geliyor… Böylesi bir afetin üzerinden henüz bir ay geçmemişken tüm yaşananları unutup, siyaset konuşmak ya da önümüzdeki günlerde Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlamak “su gibi olmak” deyimi kapsamına dâhil değildir, bilinsin isterim…