TRT’de çalıştığım yıllar mesleğimi en severek yaptığım dönemdi… Her gün yeni bir insan tanımak, her gün yeni bir bilgi edinmek insanın, hayata dair bakış açısını değiştiriyor ve daha doğru karar almasını sağladığı için hayatı daha kolay yaşamamı sağlıyordu…
İlk yıl genel kültür alanında program yaparken sonraki yıllarda ekonomi alanında canlı yayın program hazırlayıp sundum… Ekonomi programlarına ilk başladığımda, konu hakkında ne bilgim olduğunu bilmemek, beni oldukça zorluyordu… Alınan eğitimler, kitaplar derken ekonomiyi de sevmeye başladım… Ülkemizde birçok insan gibi başlarda finans, muhasebe gibi alanları ekonomi sanıyordum ama o iş öyle değilmiş…
Ekonomi hakkında ilk sorduğum “Ekonominin iyi olması için niçin adaletin adil olması lazım? İkisi birbirinden çok farklı alanlar değil mi?” sorusu olmuştu…
Birlikte program yaptığım, yayın partnerim ama benim için daha ötesi ekonomi hocam Mustafa Seven bu sorumu şöyle cevaplamıştı… “Adaletin adil olmadığı yerlerde insanlar kendini güvende hissetmez, güvende hissetmeyen insan da yatırım yapmaz… Eğer bir ülkede adalet keyfi uygulanıyor ise yatırımcılar ‘bu ülkede yatırım yapar isem yarın ben de bir adaletsizlik ile karşılaşabilirim, o zaman da yatırım için kullandığım tüm sermayemi kaybederim’ düşüncesi ile harekete geçmekten geri dururlar… Yatırım olmayan ülkede ise ekonomi çökmeye mecburdur…”
O zamanlar bu açıklamayı anlamaya çalışırken, bugün o açıklamanın eylemsel halini yaşıyoruz sanki…
Ekim ayından beri nam-ı diğer yani halk dilinde “bebek katili” olarak bilinen ve hatta yayın organlarında “Terörist Başı” sıfatı ile adlandırılan Abdullah Öcalan’ın, İmralı adasındaki hapis hayatının bitip ev hapsine çıkması konuşuluyor ve hatta daha da ileri gidilip kendisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin Gazi Meclisi’nde konuşma yapmaya davet ediliyor… Türkiye’de yaşayan erkeklerin, kadınların, çocukların, bebeklerin ölümüne; binlerce asker ve polisimizin şehit olmasına sebep gösterilen kişi Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetildiği Meclis’te konuşma yapsın isteniyor…
Bu gelişmenin yanı sıra; Nevşim Bengü, Fatih Altaylı gibi gazeteciler her gün haklarında yapılan yerli yersiz suç duyuruları sebebi ile ya ifade veriyorlar ya da yargılanıyorlar… Hatta Gazeteci Özlem Gürses, yargılama sürecinde ayağında elektronik kelepçe ile ev hapsinde…
Siyasete baktığımızda ise durum daha da vahim…
Geçtiğimiz haftalarda, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş’a "Cumhurbaşkanına hakaret" iddiasıyla resen soruşturma başlatıldı... Baş’a, yurt dışına çıkış yasağı ve imza atma adli kontrol hükümleri uygulanarak, serbest bırakıldı…
Daha bu hafta CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın 20 Ocak'ta sabahın erken saatlerinde evinden alınarak ifade vermeye götürüldü… İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Aydın hakkında "kamu görevlisine hakaret ve terörle mücadele eden kişilere hedef göstermek suçlarından soruşturma başlatıldığı" söylendi... Cem Aydın’da, Hüseyin Baş gibi yurt dışına çıkış yasağı ve imza vermek kaydıyla serbest bırakıldı…
Son geldiğimiz noktada Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ Ankara’da, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan gözaltına alınıp İstanbul’a götürüldü… İstanbul’da ise "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçundan tutuklandı…
Tüm bunları bir kenara bırakıp, hepimizin ekonomimize baktığımızda ise ben yorum yapmıyorum hepimiz kendi halimizi biliyoruz…
İşte bu yaşananlara dur demek, daha refah daha ferah bir hayat yaşamak için Zafer Partisi “Adalet ve Özgürlük İçin” başlığı ile düzenlediği mitinglerinin üçüncüsünü 26 Ocak 2025 Pazar günü saat 14.00’da İzmir Bornova Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirecek…
Zafer Partisi’ne üyelik şartı olmaksızın “Mutlu, huzurlu, bereketli bir hayat yaşamak benim de hakkım” düşüncesinde olan, “altı üstü vatandaşım, elimden bir şey gelmiyor ki” diyen herkes eminim ki orada olacak…