2024’ün Mart ayındaki yerel seçimlerin rüzgârları AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşkilatına “Hazır olun” talimatıyla başladı. Cumhur ve Millet İttifakı başta seçimlere katılacak diğer partilerde de, hatta “İttifak yok, tek başımıza gireceğiz” açıklamaları ile ilk adımlar atıldı.

Gözlerin çevrildiği Ana Muhalefet Partisi ise, Cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen ertesi günü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açtığı “Değişim bayrağı” ile “bölünme iddiaların bile gündeme geldiği” bir kaosun içine girdi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildiği günlerden beri, “Başbakan / Cumhurbaşkanı olan Erdoğan’a özenip”, kendisini “Cumhurbaşkanı adayı olarak görmeye başlayan” İmamoğlu için, “Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olamayınca” geriye “CHP Genel Başkanı olma sevdası” kalmıştı.

“Değişim” açıklamasını yaptığı anda, “İşte hedefini açıkladı” kanaati ülkenin her tarafına yayıldı ve yankı buldu. Onu “Özgür Özel gibi” başka adaylar da izledi…

Ne var ki, “CHP Genel Başkanlığı koltuğuna göz dikerek, etrafında bunca aydır kendileri yokmuş gibi, seçimin ‘tek mağlubu’ ilan ettikleri” Kemal Kılıçdaroğlu, öyle kolaylıkla teslim olacak ve koltuğuna “onları buyur edecek” bir genel başkan olmadığını / olmayacağını hemen gösterdi.

İmamoğlu başta değişimcilerin çoğu “koltuk değişikliği isteklerinden” tornistan ettiler… Hele Kurultay’ın ilk basamağı olan ilçe genel kurullarında alınan “açık  farklı mağlubiyetler” art arda gelince, “oturdukları koltukları muhafaza etme” gayretine düştüler…

İmamoğlu’nun İstanbul’u başta büyük şehirlerde ve o kentlerin büyük ilçelerinde “Genel Merkezcilerin açık ara kazanmaları”, bir başka gerçeği daha ortaya koydu; “CHP’nin köklü tabanı” macera istemiyordu.

Urla’mızda da, “değişimciler ilçe kongresinde aday bile” çıkaramamışlardı.

İzmir’de değişimcilerin yenilgisi üzerine, gözler Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra “Değişim şart” diye konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e çevrilmişti.

Tunç Soyer, “Yaptığı ‘değişim’ açıklamasından sonra” İmamoğlu ile baş başa 1 saat görüşmüş ve sonra da “Onun gibi düşünmüyorum, görüşlerimiz çok farklı. Sayın Genel Başkan ‘Bu gemiyi güvenli limana yanaştırana kadar kaptanlığı bırakmayacağım’ dedi. Bu benim için son derece değerli bir tespit. Limandan ne kastediyor kendisi bilir tabi. Ancak benim anladığım, seçime kadar bir değişim olmaması ancak sonrasında bir değişimin olması şeklinde anladım. Nitekim kongreler sürecinde de kurultaya seçimden önce mi gidilir, sonra mı gidilir orasını bilmiyorum. En azından seçime kadar genel başkanla gidileceğine dair emareler var. Benim kastettiğim bunla ilgili bir değişim değil. Benim kastettiğim değişim içeriğe dair bir değişim” demişti.

“Değişim koltukta değil, içerikte olmalı, koltuk sonrasının işi” anlamına gelen bu açıklama “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı” konusunda Genel Merkez’de başlayan “olumsuz havayı” tam olarak olmasa da büyük ölçüde dağıtmıştı.

Bir soru konuşuluyor, Ankara’da; “Yerel seçimde ittifak olmaz, ne var ki bazı kentlerde ‘nokta desteklemeler’ olabilir” diyen, Genel Merkezi’nde “CHP, İzmir’de adayımızı destekleyebilir, biz de İstanbul’da veya Ankara’da onları destekleriz” düşüncesi yoğunlaşan İYİ Parti ile el sıkışılabilir mi?..

İşte CHP’nin kalesi İzmir için “verilebilecek” en zor karar!..