Sevgili patronumuz Göksel Kayseri “Öcal abi, İstanbul’dan ithal iki belediye başkan adayımız var. Biri hanım, adaylık dilekçesini verdiği gün partiye üye yapılmış. Üstelik Ankara’dan gelen öyle bir rüzgar var ki, ‘Urlalı adayların başında gelen Sibel Hanım’dan ‘daha şanslı’ olduğunu’ fısıldıyor, haberin olsun” dediğinde irkildim!..

Bir “ithal aday”, nasıl olur da “Urla’da daha önce belediye başkanlığı yapmış, hem de ‘başarılı olmuş’ bir başkan adayından daha şanslı” olabilir?..

Evet, “parti içi demokrasinin gereği olan ‘ön seçim’ olsa” olabilir mi; hayır!..

Peki, “temayül yoklaması yapılmış ve böyle bir sonuç çıkmış” olabilir mi; hayır. İthal bir adayı kim tanır ki, Urla’da?..

Öyleyse ve anlaşılıyor ki, “merkez yoklaması” denilen ve “parti içi demokrasisini boydan boya zedeleyen” bir sistem işletilecek ki, “ithal aday” daha şanslı olsun!..

Bakınız sevgili okurlarım, daha önce de yazdım… “5393 numaralı, BELEDİYE KANUNU’nun 3’üncü maddesinin a bendi Belediye’yi tarif eder” ve der ki; “Bu Kanunun uygulanmasında; ‘Belediye: Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisini’ ifade eder.”

Kanun “böyle” diyor ama, ne yazık ki, “uygulama kanuna uymuyor!..”

Kanunun 3’üncü maddenin “a” bendi açık açık; “Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan…” demiyor mu?..

Peki, “İstanbul’dan ithal edilecek ve dilekçeyi verdiği gün partiye üye olan” ve de dahası… Urla’da kimseciklerin görmediği, tanımadığı bu hanımefendi ‘merkez yoklaması ile emrivaki yapılarak’ Urla Belediye Başkanlığı için aday yapılırsa” ne olacak?..

Kanuna göre, gerçekten “karar organını yönetecek olan başkan, seçmenler, yani ‘beldede yaşayanlar’ tarafından seçilmiş” olacak mı?..

Yoksa, “başkan adayı Ankara’da ‘kapalı kapılar ardında’, belediye meclis üye adayları İzmir’de ‘kapalı kapılar ardında’ seçilip, Yüksek Seçim Kurulu’na bildirilecek… Ve, onların adlarının yazılacağı oy pusulaları da “seçmenler’, yani ‘bizler’ tarafından sandığa atılıp, kesinleşmiş” olmayacak mı?..

Bir “yani” daha; söyleyin sevgili okurlarım; “seçilen başkanı, bizler mi seçmiş olacağız, yoksa Ankara’daki genel merkez mi?..”

Bir sorum daha var; “Bu tablo, ‘Ülkede demokrasi isteyen ve bu yönde iktidarı ağır şekilde eleştirenler’, neden iş seçime gelince, kendi partilerinde ‘demokrasinin gereğini’ çöpe atarlar; bu nasıl bir acı çelişkidir?..”

Bitmedi, “aynı senaryo” İzmir ilinin bütününde de sahneye konuyor… Kulisler, “Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı” konusunda da, kulisler gene “merkez yoklaması ile, ‘Ankara’da kapalı kapılar arkasında’ karar verilecek” iddiaları ile kaynıyor…

“Bilmem kaç defa yaptırılan ‘temayül’ yoklamalarının hepsinde ‘bugünün başkanı en önde çıktı’ ama hâlâ bir açıklama yapılmadı, Eskişehir’deki acı demokrasi dramı İzmir’de de mi sahneye konulacak” diye soruluyor; cevap yok…

Yazıklar olsun!..