Bu satırları yazarken, Mardin’in “tarihsel ilçesi” Midyat’tayım…

2 Saat sonra, sevgili kardeşim rahmetli Hıncal Uluç’un adını taşıyan “KÜTÜPHANE” törenle açılacak.

Midyat’taki Kütüphane, 3 ay önce Afyon’da açılan kütüphane ile beraber, Hıncal Uluç’u çok sevdiği Anadolu’da ebediyen yaşatacak.

Ben, “ancak ‘zorunlu olduğunda’ uçağa binerim. Onun için Midyat’ta “3 etaplı bir kara yolu” yolculuğu yaptım, eşim Özay ile beraber. Hıncal’ın 2 yardımcısı Ercan Hancı ve Caner Öncel ile eşi Simge de Midyat ekibindeydi. Oğlum Özhan ve eşi Jenya uçakla geldiler…

Midyat Hıncal Uluç Kütüphanesi’ni Midyat Belediyesi yaptı. Belediye Başkanı Veysi Şahin ile yardımcısı Ali Alptekin ve Kütüphane’nin kuruluşunda emeği geçen Belediye çalışanlarına Uluç ailesi olarak şükran borçluyuz.

Tarihsel bir binanın üst katında “pırıl pırıl, ışıl ışıl” bir kütüphane… Raflarında binlerce kitap var… Yüzlerce kitap için de yer var… Oraları da Belediyemizle beraber dolduracağız…

“Belediyemiz” diyorum, artık “Uluç ailesi” de Midyatlı oldu.

Midyat’a 3 etaplı geldik, ilk etap Konya idi… Ankara’da iken Konya’ya çok gitmiştim. Doğrusu ya, gözlerime inanamadım, Konya’daki değişikliğe… “Eski Konya” evrime uğrarken, “Yeni bir Konya doğmuş” çevresinde…

Kimse kızmasın, gücenmesin; İzmir’imizin büyükşehir ve ilçe belediye başkanları “o ‘yeni’ Konya’ya giderek ‘değişim, gelişim ve çağa uyuşun’ nasıl yapılacağının bir parlak örneğini’ görüp analiz edebilirler!..

Oralardan geçerken eşim Özay’a “Acaba buraya mı gelip yerleşsek” dedim… Urla’nın “seçilecek” Belediye Başkanı’na da öneririm; “Yeni Konya’yı” görmeli…

“Konya” denilince, “Mevlana” akla gelir… Ebediyen de gelecek…

Ama Mevlana’nın “tarihsel” Konyası’nın etrafındaki “Yeni Konya” “çağın ‘kent ve inşa olarak’ bütün güzelliklerine imza atarak büyüyecek… Bugün “büyükşehirlerimiz içinde” 7’nci durumda… Yakında İzmir’e yetişir ve geçerse şaşmam…

İkinci etap Mardin’di… “Sosyal hayat, kültür ve sanat yazan” Hıncal ile “bir zamanlar kültür ve sanat yazarlığı yapan” ressam ve “ahşap boyama sanatçısı olan” kız kardeşim Serpil Gogen’den dinleye dinleye tanımaya başladığım Mardin, gerçekten “taaa Asur İmparatorluğuna kadar dayanan” tarihine yakışan bir “gizem kenti” olduğunu gösteriyordu…

Ve “o tarihi” Mardin’le beraber yaşayan Midyat üçüncü etabımızdı… Kültür evleriyle, müzeleriyle, “çocuk ve bebek kütüphanesi dahil” kütüphaneleriyle, özel yemek ve tatlılarıyla… Midyat…

Hıncal Uluç Kütüphanesi’nin kurulması görevini üstlenmiş Belediye Başkan Yardımcısı Ali Alptekin kardeş, bizleri bir “et” lokantasına götürmüştü… Özellikle “şikemperver (midesine düşkün) olan” Ercan’dan bir ses yükseldi, “döner” yerken; “Bursa’nın İskendercileri, gelip buranın dönerini yesinler de İskender görsünler…”

Cevapladım; “Oradaki İskender, buradaki Büyük İskender…”

Yerel seçimin Midyat görüntüleri de örnek olacak cinstendi. Belediye Başkanı Veysi Şahin gene AKP’nin adayıydı. “Rakibi olarak, CHP’nin, DEM’in adayları kimler, şansları ne kadar” diye sorduğumda, başka bir tablo çıktı ortaya… Veysi Başkan’ın rakibi olarak Demokrat Parti’nin adayı Şehmuz Nasıroğlu gösteriliyordu. Yani, Midyat’ta “partiler” değil, “adaylar” yarışı vardı ve Veysi Başkan gene favori idi. Yarış ise “dostça ve barış içinde” geçiyordu… Örnek bir tablo!...