İşte kış geliyor, “yağış mevsimi” olarak geliyor… Okullar açıldı, ilkokula giden çocuklarımızın “acı derdi” de gene ana – babaları üzmeye başlayacak…

 

Nedir o dert; “ara sokaklarımızdaki oyuklar, gedikler, hendekler” gene içleri yağmur suları ile dolunca, çamurlu gölcükler hâline gelecek ve yüzlerce çocuğumuz okullarına o yollardan “yürüyerek” gidip gelecekler!..

 

Bakın “kahvede arkadaşlarıyla buluşup sohbet edecek” emekli yaşlıları saymıyorum; işlerine ya da alış verişe giden ev hanımlarını da…

 

Dahası, elektrik ve doğalgazı şirketlerinin sokaklarımızı yarıp, sonra da “öylece bırakıp gittiklerini” de bu acı tabloya ekleyip, hendekli, çukurlu, delik deşik sokaklardan her gün gidip gelen ve de alt takımları hoplayarak, zıplayarak yavaş yavaş tahrip olan otomobilleri” de kâale almıyorum…

 

Sadece ve sadece “o küçücük çocukların okul yollarında düştükleri acı durum” yeter, bu yazının konusu olması için…

 

Ey arada bir İzmir gazetelerimizde “İzmir Büyükşehir Belediyesi, yol bakım ve yenileme çalışmalarıyla Türkiye’deki en yüksek imalat rakamlarından birine imza attı. Son 2 yılda 1000 kilometre uzunluğa denk gelen toplam 3 milyon ton asfalt imalatı ile İzmir’in yollarını baştan sona yenilendi” gibi haberleri yayınlatan “Belediye iştiraki İZBETON AŞ’nin yetkileri” içindir, bu yazı…

 

Bir yetkilisi “bir gün gazetemizin misafiri olsun” da, beraber Urla’nın ara sokaklarını gezelim; çukurları, delikleri, hendekleri, daha da kötüsü, neredeyse “keskin kenarlı yarısı yolun üstüne çıkmış, oto lastiklerinin katili rögar kapaklarını” görelim.

 

Siz, “bu sokakları tedavi edeceğinize”, yıllardan beri “üstünkörü yamalarla işi idare ederken”, bir de bakıyoruz ki, Kalabak’tan İskele’ye kadar yeni asfaltlanan Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi’ni “Bisiklet yolu” ile böldünüz…

 

Bir tarafta “günde 10 bisikletin geçmediği ‘kırmızı – beyaz’ ve adını ‘Esnek Şerit Ayırıcı Delinatör mü, Trafik Kukası mı, Trafik Konisi mi’ doğru dürüst bilmediğim çubuklarla bölünen” bir bisiklet yolu…

 

Öteki tarafta günde binlerce otomobilin, kamyonun, kamyonetin, hatta TIR’ın gidip geldiği, bir tarafına da park edilen bir “daraltılmış” cadde…

 

Düşünebiliyor musunuz; bir kamyon, “mal indirmek için” bir evin ya da marketin, dükkanın önünde durduğunda, hele geniş tarafta da bir “duraklama olursa”, trafik ne hâle geliyor?..

 

Dahası var; “Bisiklet Yolu tarafında olan evlerde oturanlar, işyerleri, dükkânları olanlar, daha aradan 15 gün geçmeden “o konileri söküp, otomobilleri ya da müşterilerinin otomobilleri için otopark yeri kazanmaya başladılar… Şimdilik  “yüzlerce koni” söküldü…

 

Bir iş yeri sahibi “Öcal abi, bir hafta içinde neredeyse iflas edecektim, park edecek yer kalmamıştı, bana müşteri gelmiyordu. Ne yaptım, karşıdaki konileri söktüm. İnan bisiklet yolundan bir günde 5 bisiklet geçmiyordu. Bu nasıl iş, burada oturanlara, burada işyerin olanlarla, halka, esnafa sorulmaz mı?..” derken, İZBETON’un “Ben yaptım oldu” zihniyetinin ne kadar hatalı olduğunu da ortaya koyuyordu.

 

Evet, İZBETON’un sayın yetkilileri, kış ve yağış mevsimi gelirken, delik deşik Urla sokaklarında oturan vatandaşlar, evlerinin, parklarının etrafında bisikletleriyle gezerken o çukurlara düşen çocuklarımız sizden görev bekliyor; ortada yoksunuz… Ama, “Kalabak – İskele trafiğini problemli hâle getiren bir “bisiklet yolu” fantezisine milyonlar harcıyor ve de vatandaşı, esnafı “sizin yaptığınızı bozma” zorunda bırakıyorsunuz”; olacak şey mi?..