1990’lı yılların başında, “Gazeteciler Sitesi’ndeki evimin bitmesi” üzerine o bahçeli ve şirin evde önce “yazları ve hafta sonları gelmek üzere” oturmaya başladım. İki yıl sonra da Karşıyaka’daki evimden tümüyle taşınarak bütün bir yıl bu evde oturmaya başladım.

Çayır mevkiinin “ilk sitesi idi” Gazeteciler’in evleri…O günden bugüne “o bataklık / sazlık / su yılanlarının vatanı olan çayır mevkii”, o site ile beraber Urla’nın oturulacak en iyi mekanlarından biri hâline geldi.

Bu hızlı ve büyük değişimin altında, “Büyükşehir’in, Konak Belediyesinin, Su İşleri Genel Müdürlüğünün de destek verdiği Bülent Baratalı Başkanlığı’ndaki Urla Belediyesi’nin imzası vardı.

Baratalı’ndan sonra gelen Belediye başkanlarımız da, “Urla’daki “çağdaşlık patlamasında” ellerinden geleni yaparlarken, Çayır Mevkii’ni de elbette unutmadılar…

Ne var ki, “Belediyeler Yasası’nın emrettiği hizmetler, hızla artan nüfusun, hızla genişleyen yerleşim alanlarının ve belde sakinlerinin beklediği / istediği ölçüde, “bu hızlı gelişmeye yetişmemeye ve yetmemeye” başladı…

Bugün, ne yazık ki, “bu yetmeme ve yetişememe ölçüsü ‘istek / hizmet dengesini’ öylesine bozmuş hâle geldi” ki, benim gibi binlerce, onbinlerce belde sakini, “Urla sorunlarının sahibi yok” demeye başladı…

Evet “öyle” diyorum; “alt yapı hizmetleri de, üst yapı hizmetleri de, bulvarlardan, caddelerden, sokaklardan, park alanlarına, konut önlerine kadar” artık Urla’da yaşayanlara yetmiyor, yetişmiyor ve bu sorunların sahibi kim; onu bile, “bu konulara yıllardır eğilen ve yazan bir gazeteci olduğum hâlde” bilmiyorum!..

Doğal Gaz ve Elektrik şirketlerinin “yarıp, delip, sonra da yapması gereken düzeltmeleri yapmadan bırakıp gittiği” sokaklardaki “otoların alt takımlarını harap eden” çukurları, bulvar ve caddelerdeki yarıkları, sokak bağlantılarındaki tepecikleri “kim, ne zaman düzeltecek” aylardır ve aylardır bekliyor, Urlalı!..

Urla’nın göbeğindeki AVM’nin ve Otoparkı’nın “bitmek bilmeyen asansör ve yürüyen merdiven kepazeliğini” kim düzeltecek, düzelttirecek onu da bilmiyoruz…

“Bir kahvenin 30 – 40 liraya içildiği” mekanların olduğu o AVM’de “arızaların tamir edilmesini sağlayacak yedek parçaları aldıracak” aidatların muntazam ödenmesi bir türlü sağlanamıyor; Belediye Şirketi’nin otoparkında “zam üstüne zam yapılırken” ne yazık ki, “durmadan arızalanıp devre dışı kalan asansör ve yürüyen merdivenleri kim nasıl ve ne zaman tamir ettirecek” onu bile bilen yok!..

Her gün binlerce kişiyi misafir eden, Urla Merkezi’ndeki, İskele’deki kafeler, “6 adet sigara böreği için 25 – 50 lira, çay için 10, kahve için 20 lira alırlarken”, müşterilerine “doğru dürüst” bir “tuvalet / WC hizmeti” bile vermiyor, veremiyorlar…

İskele’de “tuvaleti olmayan ve müşterinin cami wc’lerine gittiği” kafeleri kim denetliyor, “bunlara nasıl ruhsat verilmiş” bilen var mı, bilmiyorum.

Mesela, “Büfe ruhsatı alıp, kafe fiyatları ile kafe hizmeti yapan ama kafe olmanın gereklerini wc dahil yerine getirmeyen” açıkgözleri “doğru yola getirecek olanlar” kimler ve neden ortada yoklar, bilmiyorum.

Bu yazımı okurlarsa, yüzleri kızarır mı, onu da bilmiyor ve “yazıklar olsun” diyorum!..