Nerde eski bayramlar, nerde bayram yerleri, nerde “gazete sayfalarında tatlı tatlı okunan” duayenlerimizin “bayram” yazıları?..

 

Dini bayramların “tadını” da, milli bayramların “bayramlığını” da “eski günlere göre” tarttığımızda, neredeyse unutur hâle geldik…

 

Kurban Bayramı başta dini bayramlarımızın “kurbanlıklarından, şekerlemelerine kadar” her şey o kadar pahalı hâle geldi ki, bilmiyorum, bugünün Türkiye’sinde bayram sabahı kalktıklarında “el öperek” büyüklerinden “bayram harçlığı alan” çocuk sayısı, ülkemizdeki çocuk sayısının yüzde kaçına düştü?..

 

Mübarek bir bayramda, siz değerli okuyucularıma “böyle acılı bir yazı okutmak istemezdim” ama, gerçekleri zamanında ve zemininde yazmak gazetecinin kutsal görevidir!..

 

Çocukluğumun “bayram yerlerini” unutmam mümkün mü?

 

Büyüklerimizden aldığımız bayram harçlıklarıyla, bayramlık kıyafetlerimizi giyerek oraya koşardık. Salıncaklar, tahterevalliler, dönme dolaplar, Karagöz -  Hacivat gibi gölge oyunları, bakanları yamuk yumuk, şişko zayıf, upuzun, kısacık gösteren aynaların bulunduğu girişi 25 kuruş olan çadırlar, macuncular, kağıt ve pamuk helvacılar, ip üstünde yürüyen cambazlar, sihirbazlar… Günün nasıl geçtiğini anlamazdık…

 

Ailelerin bayram günü, “erken saatlerde camilere gidilerek bayram namazının kılınması ile” başlar, evde “el öpmeler ve kutlamalar” ile sürer, sonra sıra “ev ziyaretlerine” gelir ve çocuklar da bayram yerlerine koşarlardı…

 

Bugün ise, ne yazık ki, “tatil olan günleri eklemelerle uzatılan dini bayramlarımız” yukarıda anlattıklarımı “hayal haline getiren” bir zorunluluğu da beraberinde getirdi. Artık “imkanı olan” aileler, bayram tatillerini evlerinden uzakta “turistik geziler” ile geçiriyor ve bayram kutlamaları da ellerden düşmeyen telefonlarla yapılıyor…

 

Turistik gezi yapamayan ailelerin evlerinde de “tek eğlence” TV… Çeşitli kanallardaki “özel bayram programları ile bayram tatilini ekran başında geçirmek” teselli mükafatı gibi…

 

Beni mi soruyorsunuz; hiçbir “özel” programımız yok. Eşimle beraber evimizde geçireceğiz Kurban Bayramını… Herhalde çocuklarımız “ellerimizi öpmeye” gelecekler. Karşılıklı “komşu ziyaretleri” yapacağız.

 

Bütün dostları bekliyoruz; Hoş gelirler, sefalar getirirler…

 

Bütün okuyucularımın Mübarek Kurban Bayramını kutlarım…