Her yeni yılı, yeni umutlarla karşılıyoruz. Hep bir yıl öncesinden daha iyi ve güzel olmasını istiyoruz. Ne yazık ki çoğunlukla da umut yorgunluğu ya da umut kırgınlığı yaşıyoruz. Ben iki bin yılına girerken, o kadar heyecanlı, o kadar umutluydum ki. İki binli yılarda insanlar daha bir barış içinde, daha bir refah düzeyinde ve daha da mutlu olacak umudundaydım. Ne yazık ki bir önceki yüzyılı arar olduk neredeyse. 'Nerede insanlık, nerede dostluk ve arkadaşlık?' sözlerini hemen her an yineler olduk. Her bayram büyüklerimiz, 'Nerede o eski bayramlar?' derler. Bizim kuşak da 'Nerede çocukluğumuzun bayramları,' der. Şimdi ben de anımsayabildiğim kadar çocukluk yıllarıma giderek, ‘Yeni Yıl Kutlamaları'nı yazmaya çalışacağım.

Günler günler önce yeni yıl kutlama kartları seçilip satın alınırdı. Kartlar gönderilecek dostların, arkadaşların yaşları ve durumlarına göre seçilirdi. Yaşlılara tonton, yaşlı karı koca resimli kartlar, genç evlilere aile resimli kartlar, sevgililere genç erkek, genç kız resimli kartlar. Çocuklara kar manzaralı, Noel Babalı kartlar. Gençler arasında, sevdikleri sanatçı fotoğraflı kartlardı. Yıl başı ertesi günlerde kime kaç kart geldi, kaç kart gönderdi, adeta yarışma konusuydu.

Yine günler öncesinden bankalar, bastırdıkları duvar takvimlerini, hesap sahiplerine hediye ederlerdi... İş Bankası takvimlerinde çok güzel tarihi tablo resimleri olurdu. Sümerbank takvimlerinde de minyatür resimler.

Bugünkü gibi dışarıda yılbaşı geçirme geleneği yoktu. Geçirilecek mekanlar da yoktu. Evlerde ailecek ya da dostlarla birlikte girilirdi yeni yıla. Sabahtan anneler yemek hazırlığına başlardı. Duruma göre hindi, tavuk yemekleri yapılır, içli pilav mutlaka olurdu. Tatlılar, meyveler, çerezler hazırlanırdı. Mutlaka mısır patlatılır, soba üzerinde kestane pişirilirdi.

Televizyonda Orhan Boran, Halit Kıvanç'ın sunduğu yılbaşı programları türkülerle başlar, gece ilerledikçe Türk sanat müziğinin en güzel şarkıları çalınırdı. Saat 24.00 olduğunda kutlamalar ve milli piyango çekilişi heyecanla beklenirdi. Büyük ikramiye çıkan numara beklenir, 'Tüh be! Bize çıkmadı,' sözleri ile yılbaşı gecesi sona ererdi.

O günlerin en büyük yıl başı eğlencesi tombalayı unutmamak gerek. Heyecanla sayılar takip edilir; ben tombala dedim, sen dedin kahkahaları ile zamanın nasıl geçtiği anlaşılmazdı.

Televizyon programları günler önce öğrenilir, yılbaşı yemeği program başlamadan yenir, televizyonun karşısına geçilirdi. Siyah beyaz tek kanallı TRT. Son yıllarda, 'Nerde o eski televizyon programları,' dendiğine göre, beğenilirmiş demek.

Seksenli yıllarda her yılbaşı, 'Oryantal dansçı (o günlerdeki adı dansöz) çıkacak mı, çıkmayacak mı?' tartışmaları alır başını giderdi. Saatler 24.00'ü vurduğunda Türk sanat müziğinin güneşi Zeki Müren, olmazsa olmazlar arasındaydı. Yılın sevilen şarkısıyla yeni yıla merhaba denirdi.

Şimdi ise oteller ve eğlence mekanları sanatçıları ayağına getiriyor. Öyle televizyonda değil yanında sana şarkılarını söylüyorlar. Ama yine de çocukluğumuzda olduğundan mıdır nedir daha bir güzeldi o günler...

Her yeni yıl bir önceki yılın üzüntülerini olumsuzluklarını alıp götürsün, daha mutlu ve sağlıklı bir yıl getirsin hepimize. Yeni yılda yüzünüzden gülücükler, gönlünüzden sevgiler eksik olmasın. MUTLU YILLAR