Günümüzde dünyanın tamamında geleneksel yılbaşı yemeğinin en önemli parçası hindidir. Ancak hindinin yılbaşı sofralarında tüketilmesi, Batı dünyasının bu lezzet ile 1500’lü yıllardan sonra tanışmasıyla başlamıştır. Hindiden önce yılbaşı yemeklerinde çoğunlukla kaz tercih edilmekteydi. Bunun nedeni de muhtemelen Ağustos ayı boyunca çiftliklerde dolaşan ve hasat sırasında dökülen tahılları toplayan kazların en şişman oldukları zamanın yılbaşına denk gelmesiydi.

1800'lü yıllardan itibaren hindi, varlıklı İngiliz hanelerinde yavaş yavaş popüler olan bir yemek haline gelmiştir. Öncelikle şükran günü sofralarında kendine yer bulan hindi zaman içerisinde dini bir yemek olmaktan çıkmış, tüm dünya genelinde yeni yıl kutlaması için tercih edilmeye başlanmıştır. Hatta İngiliz kraliyet ailesi de 1850'lerde yılbaşı menüsünde kızarmış kuğu yerine hindiye geçiş yapmıştır.

Ancak dönemin ticaret şartlarından dolayı ortalama gelire sahip bir ailenin karşılaması için oldukça pahalıydı ve bu nedenle kaz ve tavuk gibi daha ucuz seçenekler 20. yüzyılın ortalarına kadar çoğu yılbaşı sofrasında popüler olmaya devam etti.

İngilizlerin yılbaşı sofrasında hindiye olan düşkünlüğü yavaş yavaş tüm dünyaya yayıldı ve günümüzdeki popülerliğine ulaştı.  Artık hindi, yılbaşı ile direkt olarak ilişkiye sahip bir lezzet olarak öne çıkmaktadır. Onlarca farklı tarif ile hazırlanabilen yılbaşı hindisi böylelikle sofraların vazgeçilmez öğesi haline gelmiştir.

Hindi etinin yılbaşı zamanlarında yılın geri kalan vakitlerine göre daha fazla rağbet görmesinin sebeplerinden biri de yumurtadan çıkan yavruların bu aylarda olgunluk dönemine ulaşması ve kesime gönderilmesi.

Daha önce hiç hindi pişirmediyseniz, tavuk etinden çok daha zor pişirildiğini, aynı lezzete ulaşamadığını düşünebilirsiniz.

Hindi eti pişirmenin püf noktalarına geçmeden önce, hindi eti faydaları konusunda aydınlanmakta da yarar var. Her ne kadar Türk mutfağında kendisini pek faal göremesek de, hindi eti besin değerleri açısından oldukça zengin. Protein ve mineral deposu olmasının yanı sıra, düşük yağ oranı ile kalplerin de dostu. Antioksidan özelliğine sahip olan hindi, dolayısıyla yaşlanmayı da geciktiriyor. İçeriğinde bulunan bir maddenin, mutluluk hormonu olan serotonine dönüştüğü ve böylece hindi yemenin mutluluk etkisi yarattığı da bir başka gerçek!

Hindinizi seçtiniz, satın aldınız ve eve getirdiniz. Elbette direkt fırına atmadan önce onunla biraz zaman geçirmeniz gerekecek. Tıpkı diğer et türlerine uygulandığı gibi hindi etine de marinasyon işlemi şart. Bu kısmı ne kadar çok uzatır, ne kadar çok detaylandırırsanız sonuç kısmı da o denli leziz olacaktır. Marine etmek için kullanacağınız sosu hazır temin edebileceğiniz gibi kendiniz de hazırlayabilirsiniz. Marine sosunuzda limon suyu, zeytinyağı, sarımsak, kekik, karabiber, defne yaprağı gibi temel malzemeleri kullanırken, damak zevkinize uyacak baharatları da ekleyerek çeşitlendirebilirsiniz. Hindi etini soslu şekilde dinlendirdiğinizde etin tadını daha leziz alabilirsiniz. Şayet ben sos ve baharat sevmiyorum diyorsanız daha sakin bir lezzet almak için yağ ve tuzla pişirebilirsiniz. Hepimize afiyet olsun...

Sağlıklı, mutlu, huzurlu, sevdiklerimizle birlikte geçireceğimiz bir yıl diliyorum…