Yeni yıla yeni kararlar alarak girme geleneği çok eskilere, Antik Roma’ya kadar dayanıyor. Senenin ilk ayı başlangıç ve bitişlerin tanrısı Janus’a adanır, insanlar iyi olmaya söz vererek tanrıdan onları korumasını beklerlermiş.

Yeni bir sene, hafta ya da güne başlarken bizim için daha iyi olduğuna inandığımız bir takım kararlar alırız. Bu kararları alırken bile kendimizi iyi hissederiz. Ancak araştırmalar bu kararların çok azını gerçekten yerine getirdiğimizi söylüyor. Bir sebebi, gerçekleştirmesi fazlasıyla zor kararlar almamız. Hiç spor yapmayan birinin birdenbire “haftada beş gün spor yapacağım” kararı pek gerçekçi olmayabilir örneğin. Daha gerçekçi kararlar aynı zamanda daha kolay ölçülebiliyor. Başardığımızı gördükçe kararımızı uygulamamız da kolaylaşıyor.

Uzmanlar aldığımız kararları tek başımıza değil, başkalarıyla uygulamamızı öneriyor. Bu şekilde kararımız sadece kendimize verdiğimiz bir söz olmaktan çıkıyor. Ve elbette çevremizde bizi daha iyi şeyler yapmaya iten insanların olması verdiğimiz kararları gerçekleştirmemize yardımcı oluyor.

Verdiğimiz sözleri Şubat ayında unutmuş mu oluyoruz? Sadece senede bir kez yeni kararlar vermek yerine, kendimize daha sık aralıklarda hatırlatma yapabiliriz. Bir kararın hepsini tek bir seferde uygulamaya çalışmak yerine daha ufak zaman dilimlerine ayırabiliriz. “Bu sene bir kitap yazacağım!” kararınızı bir türlü yerine getiremiyor musunuz? “Günde on dakika yazı yazacağım” daha uygulanabilir bir söz olabilir.

Genelde verdiğimiz kararları uygulamak, sözleri tutmak için izleyebileceğimiz bir yol da karar verirken aynı zamanda bir aksiyon planı yapmak, nasıl yol alacağımızı tasarlamak, haftalık ya da aylık hedefler koymak. Bütün bunları düşünerek, yeni yıl kararlarınızı alırken ilham vermesini umduğumuz fikirler;

Haftada bir günü “atıksız yemek” günü ilan etmek. Yepyeni bir yemek yapmaktansa, bozulmakta olan malzemeleri ve kalmış yemekleri kullanmak.

Masamızdaki plastik şişe mezarlığından kurtulmak, yerine bir matara almak. Market alışverişine bez çantayla ve alışveriş listesiyle gitmek.

Evde yemek yapmak. Kullandığımız malzemelerin arkasındaki hikâyeyi merak etmek. Nereden gelmiş, nasıl üretilmiş öğrenmek.

Buzdolabı kurallarını tanımak. Yiyeceklerin ömrünü uzatıp, evdeki israfı önlemek.

Dışarda yemek yediğimizde tabağımızda kalanları çekinmeden, üşenmeden paket yaptırmak.

Mevsimlere doğanın içinden tanık olmak. Kendiliğinden yetişen bitkileri tanımak, toplamak, mutfağımıza sokmak.

Daha çok sebze yemek. Yeni sebze, ot ve yenebilir bitkilerle tanışmak. Sebzeyi, meyveyi kökünden sapına kullanmak.

Müziği bir alışkanlık haline getirmek. Her gün en az yarım saat müzik dinlemek.

Düzenli şekilde üretici pazarlarına gitmek. Yediklerimizi ve onları üretenleri tanımak.

Turşu kurmak, bakliyatları filizlendirmek… Hayat koşuyor; beklemeyi hatırlamak.

Turşu demişken, fermente yiyecekleri hayatımızın bir parçası haline getirmek. Evde turşu kurmak, yoğurt yapmak, tarhana yemek.

Zanaati, zanaatkarı desteklemek. Bu yıl elimizle bir şey yapmayı öğrenmek.

Kitapçıya gitmek, raflar arasında kaybolmak.

Evdekileri değerlendirmek. Kozmetiği bile ruhunuzu doyuracak bir aktiviteye dönüştürmek.

Kararlarımızı başkalarıyla paylaşmak. Verdiğimiz sözlere onları da ortak etmek.

Yeni yıla girerken hepimiz bir yıl daha yaşlandık. Ama sadece yaşlanmadık. Bir yıl daha büyüdük, bir yıl daha ilerledik, bir yıl daha geliştik… Hayat bir bütündür ve gelişmemiz biz yaşadıkça sürecektir. Aslında her yaşın ve her dönemin kendine özgü güzellikleri vardır. Oysa sağlıklı bir yaşam için her soluğu bir fırsat kabul ederek içinde bulunulan yaşın, zamanın, koşulların kendine özgü güzelliklerini ve avantajlarını yaşamalıyız. Hayatı ertelememeliyiz Yeni zamanlar yenilenme ve gelişme imkânlarını da beraberinde taşır. Şairin “yeni günde yeni şeyler söylemek gerek…” dediği gibi.

Sağlıklı, mutlu Ve huzurlu bir yıl diliyorum, eksilmeden çoğalarak sevdiklerimizle birlikte geçireceğimiz bir yıl olsun.