Kültürümüzde ramazan ile ilgili gelenekler oldukça fazladır ve geçmişten bugüne halen uygulanmaktadır. Bu gelenekler, şimdilerde en büyük aile fertlerinin hatırlayacağı kadar eskidir. Türkiye‘de büyümüş her çocuk Ramazan ayına ait bu gelenekleri yakinen bilir ve o hatıraları tebessümle hatırlar. Her ne kadar zamanla azalsa da yine de bu değerli ayın ruhu bir başkadır. Öyleyse biraz nostalji yapalım!

Mahya, çift minareli camilerin arasına içleri zeytinyağı ile doldurulan kandiller ile yazılan ve Ramazan’ı ifade eden yazı sanatıdır. Bu gelenek Osmanlıdan günümüze ulaşmıştır. Eski dönemlerde Ramazan’ın gelişi bu şekilde halka bildirildi. Şimdilerde de Ramazan ayında ışıl ışıl olan camiler, Ramazan ayının coşkusunu yansıtmaya devam etmektedir.

Ramazan geleneklerinin en eski ve en neşelilerinden biri şüphesiz sahur davulcularıdır. Bu gelenek Türklüğe ve İslamiyet’e özgü bir gelenektir. Eski dönemlerde Ramazan ayı boyunca Ramazan davulcusu birkaç kişi ile birlikte sokak sokak gezer, sırayla Ramazan manileri söylerlerdi. Şimdilerde tek dolaşsa da davulu ile geceyi şenlendirmeye ve maniler söylemeye devam etmektedir.

Bu gelenek; yani imsak ve iftar vakitlerinde top atılması Sultan III. Mustafa döneminde Rumeli Hisarı’nda başlamıştır. Ardından tüm ülkeye yayılmıştır. Günümüzde de şehirlerde akşam ezanını duyurmak ve insanlara oruç açma zamanını haber vermek için top atılmaktadır.

Eski dönemlerde Ramazan ayında şenlik, panayır gibi etkinlikler düzenlenirdi. Bu gelenek, günümüzde de halen bazı kentlerde ve bölgelerde yaşatılmaya devam etmektedir. Meydanlar panayır yerine çevrilir, teravih namazı bitinceye kadar çeşitli eğlenceler düzenlenirdi. Şimdilerde Karagöz ve Hacivat oyunu izleme geleneği unutulmaya yüz tutsa da bu gelenek çeşitli etkinliklerle sürdürülmektedir. Ramazan ayını hatırlatan en nefis yiyeceklerden biri pide olsa gerek. Yılın her ayında fırın ve pastanelerde üretilse de Ramazan’da insanlar ekmek yerine sıcacık pidelerle sofralarını zenginleştirmektedir. Geçmişten günümüze ulaşan bu lezzet, iftar vaktine yakın oluşan uzun pide kuyrukları ile kendini belli etmektedir. Ramazan ayının geldiğini bize hatırlatan şeylerden biri de fırın ve pastanelerin camlarındaki yerini alan güllaçlardır. Güllaç süt ile yapılan ve az şekerli olan bir tatlı türüdür. Üzerine ise Antep fıstığı, nar ve mevsim meyveleri ise süsleme yapılmaktadır. Ramazan sofralarını tatlandıran bu harika lezzet ile Ramazan’ın geldiği daha net bir şekilde anlaşılır. Zeytin ve hurma ile iftar yapmak, en eski Ramazan geleneklerinden biridir. Bu gelenek günümüzde de devam eder ve Ramazan sofralarında muhakkak olması gerekenler arasında yer alır. Bugün de devam eden tüm bu Ramazan geleneklerinin tarihi, aslen İslamiyet’in başlangıcına kadar gitmektedir.

Tüm okurlarıma Hayırlı Ramazanlar diliyorum…