Bu hafta artık çok sevdiğim bardacıklarımız olmaya başladı… Canım babacığım toplar ellerinle yedirirdi bana, özellikle aç karnına yememi isterdi… Ben de onu kıramayıp sabah aç karnına yerdim tabii ki. Artık toplamak bana kaldı, babamı anarak, onunla konuşarak topluyorum ,onu özleyerek bakıyorum bardacıklara… Sadece biliyorum ki babam her zaman yanımda...

İzmir için boyoz, gevrek, söğüş ne ise bir yerel lezzet olarak ‘bardacık’ da öyledir. Sakın ola bir İzmirlinin yanında bardacık için incir demeyin. Benden söylemesi.

Özünde bir incir çeşidi olsa da bardacık İzmir’in en değerli meyvesidir. Topu topu iki üç hafta sürer saltanatı. Sonra bulabilene aşkolsun. O kadar değerlidir ki üretici gün doğmadan ayaklarında çorap ile uç dallara kadar elleriyle tek tek, ezmeden, mücevher gibi toplar. Sabahın serinliğinde incir yaprakları ile katmanlaştırılmış sepet içinde işlek kaldırımlarda kendine yer bulur. Üstelik incirin iki üç katı fiyata da satılır.

İncirin tarihi insanlığın tarihinden eski: Dile kolay, 80 milyon yıl! “Adem’le Havva, cennetten kovulduklarında” mahremlerini incir yaprağı ile bugüne taşıdılar. O anlatıma, inanca göre insan soyunun ilk giysisidir incir yaprağı. Tüm kutsal kitaplarda ve uygarlıklarda kendine yer edinen meyvelerdendir aynı zamanda. İncil’de adı en fazla geçen ağaç olan “incir ağacının cennette olduğuna” inanılır. Kur’an-ı Kerim’de ise ‘incir’ zeytin ile birlikte adına yemin edilen iki meyveden bir tanesidir. İzmir, Torbalı yakınlarındaki Metropolis antik kentinde bulunan bir yazıta göre; “Bereket Tanrıçası Demeter, ‘Sonbahar meyvesi’ olan inciri biz ölümlüler için yaratmıştır.” Yine incirin Eski Yunan’da Olimpiyatlarda antrenman yemeği olarak sunulduğu bilinmektedir.

Eski asırlardan bu yana kış aylarının koruyucu kalkanıdır  incir. İçerdiği yüksek protein, vitamin ve mineral oranları ile hücrelerin yenilenmesini sağlıyor. Bağırsak hareketlerini artırır, kalbi korur, kemikleri güçlendirir, bağışıklık sistemini diri kılar. Şekerin icat olmadığı asırlarda üzüm ile birlikte her mevsim doğal şeker kaynağıydı.

Tüm ağaçlardan, bitkilerden farklıdır. Bitkilerin ekseriyeti çiçeklerini sergilerken doğada, incir çiçeğini meyvesi içinde saklar. Ama kökleri bir o kadar dışarıda olabilir. Terkedilmiş bir caminin minaresinde, kubbesinde de boy verebilir, en bereketli ovalarda da. İncir hem medeniyetlerin gelişiminde hem de ola ki yıkılırsa medeniyetler, kalıntılarının saklanmasında arkeolojik alanların bugüne ulaşmasında doğal bir örtü olarak tarihsel öneme sahiptir. Denebilir ki, incir sadece Adem ile Havva’nın mahremini örtmemiş aynı zamanda Güney Amerika’daki ‘Maya Piramitlerinden’ nice tarihsel mirasa koruyucu olmuştur. Boşuna dememiştir eskiler “Ocağına incir ağacı düşsün” diye.

Ekosisteme dair araştırmalar, incirin yok olduğu bir dünyada yaşamın zorlanacağını gösteriyor. Öyle ki binden fazla canlı türünün incir ile beslendiği söylenmekte. Yine evrim kuramcıları insan elinin gelişiminde incir toplamaya elverişliliğin belirleyici olduğunu söylemekte.

SAĞLIKLA KALIN