Yaşam oldukça renkli bir yolculuk. Öyle ki bazen baharın tüm renkleri önümüze seriliyken bazen de siyahın tonları karşımıza çıkıveriyor. Bizse genelde renkli günleri daha yüksek dozda yaşarken siyahlı günleri pek sevmiyoruz. Hele ki griler, onlardan hiç hazzetmiyoruz; belirsizlikler, kararsızlıklar... Alıp götürüyor sanki ömrümüzden. “Her şey net olmalı” diyoruz ama hayat bir yol ise yolun yokuşu, engebesi, taşı var diye çiçek bahçelerinden mahrum bırakmak olur mu ruhumuzu? Başka bir yol bulmamız lazım; mesela grileri sevmeye çalışmak! Evet belirsizlik, kararsızlık süreci zor ve çoğu zaman yıkıcı bir süreç ama bence o süreç bize güzel bir fırsat veriyor; her şeyi enine boyuna düşünme, ne isteyip neyi istemediğine dair ya da gerçekten isteyip istemediğine dair sana düşünme ve yeniden planlama fırsatı veriyor. Bazen de sana öyle çarpıcı gerçekleri sunuyor ki bütün o engebeleri aşarak geldiğin yolda gemileri yakmak zorunda kalıyorsun, ferahlığa ulaşmak adına.

Gri zamanlarda tanıyorsun en çok kendini aslında. Yaralarına vakit ayırman gerektiğini öğretiyor sana griler. Sen kendini çok unuttun, dön bir bak kendine diyor aynalar. Gri zamanlarda hayatında ihmal ettiğin kısımları fark ediyorsun. Çünkü belirsizlikler beklemeyi öğretmek için varlar çoğu zaman. İlla tutturuyoruz çünkü bu çiçek şimdi açacak diye, Tanrı da bize diyor ki: hayır güzel suretim, o çiçeğin vakti şimdi değil. Eğer şimdi açarsa ne sen mutlu olursun ne de çiçek; en iyisi sen biraz daha bekle diyor genelde lakin biz duymuyoruz. Ya da duymak istemiyoruz. Sonra vaktinden önce çıkardığımız çiçeğimizin kurumuş fidanıyla daha çok grilerimiz ve bir de üstüne gözyaşlarımız kalakalıyor elimizde. Oysa o süreci iyi yönetebilsek çiçek de mutlu olacak biz de! O yüzden sevelim grileri, gri zamanları... gidelim tanışalım gri yanlarımızla... soralım derdi neymiş, neden şimdi gelmiş. Anlayalım o süreci neden yaşamamız gerektiğini. Kendimizi yoklayalım sık sık. Yolumuzu tekrar gözden geçirelim. Nasıl olsa geçecek griler. Bu zamana kadar hep geçti hatırlarsanız. Hem de tam artık geçmeyecek bitmeyecek dediğimiz anların ertesi gününde doğdu güneş içimize yeniden rengarenk. Yeniden bahar bahçe her yanımız. Geçti evet. Zaten hep geçer. Yeter ki o süreci de kendimize fırsat olarak görelim. O süreçten de bir pay çıkaralım hayat yolumuza. Griler yaklaşmaya başlayınca hemen kapatmayalım kendimizi. Sevelim gri zamanları da. Güvenelim öğretmenliklerine. Bir de o zaman bakalım penceremizin manzarasına. Bir de o zaman bakalım etrafımızdaki insanlara, en çok da kendimize...

Kararsız, belirsiz günlerimizi tıpkı krizleri fırsata çevirmek gibi kullanalım. Dünyanın renk skalasında sevmediğimiz, neşe katmadığımız tek renk kalmasın!

SEVGİYLE KALIN