Değerli okurlar öyle bir noktaya geldik ki küresel ısınma için uyarı zamanı geldi:

Ya şimdi ya da hiç

Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) üç çalışma grubuna ayrılan 6. Değerlendirme Raporu'nun son bölümü yayımlanmıştır.

Hükümetlerin ve insanların iklim krizinin en kötü etkilerini nasıl engelleyebileceğine odaklanan İklim Değişikliğinin Azaltılması başlıklı bu rapor, 195 üye ülke tarafından onaylanarak kabul edilmiştir. Raporun bulguları, iklim krizinin en kötü etkilerinden kaçınmamız için küresel sera gazı emisyonlarının önümüzdeki üç yıl içinde zirveye ulaşması ve sonrasında hızlı bir düşüşe geçmesi gerektiğine işaret etmektedir. Rapor, böyle bir noktaya ulaşmamız durumunda bile 2050 yılına kadar atmosferden karbon çekebilecek teknolojiye ihtiyacımız olacağını belirtmektedir. Ancak şuandaki teknolojiyle bu hedefe ulaşmak oldukça zor görünmektedir.

KARBON SALIMLARI 2025'E KADAR ZİRVEYE ULAŞMALI

Bilim insanları ve hükümet yetkililerinin dikkatle incelediği ve dünyanın çok tehlikeli bir geleceği önlemesine kılavuzluk edecek bu rapor, tüm hükümetlerin karbondioksit salımlarını kesmek için tasarlamış olduğu planları yürürlüğe koyması durumunda bile dünyanın bu yüzyılın sonuna kadar yaklaşık 3,2 derece ısınacağını ortaya koymaktadır. Bu çok tehlikeli bir sınırdır. Bazı hükümetler ve büyük şirketlerin söyledikleriyle yaptıkları arasında büyük farklılıklar olduğu şüphesiz bilinen bir gerçektir.  Açıkça söylemek gerekirse yalan söylüyorlar ve bunun sonuçları korkunç olacak istenmedik bir şekilde korkunç olabilecektir.

Hava sıcaklıklarının bu seviyelere yükselmesinin dünyada "benzeri görülmemiş sıcak hava dalgaları, korkunç fırtınalar ve yaygın su kıtlıklarına" neden olacağını ve halen olmakta olduğunu, bu tür aşırı hava olayları ve felaketlerden uzak durmamız için sıcaklık artışını 1,5 derecede sınırlandırmamız gerekmektedir. İklim Değişikliği Paneline göre, bunun ancak küresel enerji üretimimizi, endüstrilerimizi, ulaşım yöntemlerimizi, tüketim alışkanlıklarımızı ve doğa ile ilişkimizi tamamen değiştirdiğimiz takdirde mümkün olabileceği belirtilmektedir. Rapora göre eşik olarak belirlenen bu seviye ile sınırlı kalmamız için yaşamımızı sağlamak üzere ürettiğimiz ve tükettiğimiz her şeyden ortaya çıkan karbon salımlarının 2025 yılına kadar zirveye ulaşması, ardından hızla düşüşe geçmesi ve dünyanın 2050 yılına kadar net sıfır hedefine ulaşması çok önemli.

Peki bu hedefe ulaşılabilmesi gerçekçi mi?

Başka bir deyişle, 1,5 0 C ile sınırlı kalmamız için son 10 yılda neden olduğumuz karbondioksit salımından fazlasını bir daha hiç üretmemeliyiz. Küresel ısınma ile uğraşan bilim adamlarına göre, bu son yayınlanan rapor, küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlı tutmamız için artık kritik noktaya ulaştığımızı göstermektedir. Ayrıca sera gazı emisyonlarımızın 2025 yılına kadar pik seviyeye ulaşması ve ardından hızla azalması gerekmektedir. 2050'den hemen sonra ise atmosferden karbondioksit yakalamamız zorunlu hale gelecektir.

Araştırmacılar önümüzdeki birkaç yılın kritik olduğunu, 2030 yılına kadar karbon salımlarının azaltılmadığı takdirde ısınmanın tehlikeli seviyelere ulaşmasının engellenemeyeceğini ısrarla belirtmekteler. Kısa vadede enerji üretim yöntemlerimiz bu süreçte çok önemli olacaktır. Şanslıyız ki dünyada güneş enerjisi panelleri ve rüzgâr türbinleri fiyatlarında son 10 yıl içinde neredeyse yüzde 85 oranında düşüş olmuştur. Artık çevre dünyada hem savaşları hem de iklim krizini sürdüren fosil yakıt endüstrisinin sonu gelmektedir. Artık yeni fosil yakıt yatırımlarının yapılmaması, var olan kömür ve doğalgaz santrallerinin de hızla kapatılması gerekmektedir.

Öte yandan bu rapora göre, insanların yaşam ve gıda tüketim alışkanlıklarının da değişmesi gerekmektedir. Alışkanlıklarımızı ve davranışlarımızı değiştirmemize yardımcı olacak doğru strateji, altyapı ve teknoloji ile 2050 yılına kadar sera gazı salımlarında yüzde 40 ila 70 arasında azalma elde etmemiz mümkün görünmektedir. Bunun için hükümetlerin insanları yürümeye, sağlıklı beslenmeye, daha az et tüketmeye teşvik etmesi gerekmektedir, elektrikli araçlar için gerekli altyapının sağlaması gerekmektedir.

Küresel ısınmayı 1,5 derece santigrat eşiğinin altında tutmamız için yalnızca ağaç dikiminin yeterli değildir. Karbondioksidin yeni teknolojiler aracılığıyla atmosferden doğrudan yakalanması ve çekilmesi de gerekecektir. Ancak bu teknolojiler hem çok zor ve hem de şimdilik çok masraflı bir yöntemdir. Bu konuda çalışan bazı bilim adamları ise böyle bir yaklaşımın işe yarayacağından emin değiller. Dolayısıyla 195 üye ülke tarafından kabul edilen bu rapor da belirtilen atmosferden hızlıca ve büyük miktarda karbonun çekilmesi düşüncesi pek mantıklı gelmemektedir. Dilerim gerçekleşir ama bu raporun iyimser  hayallerle dolu olduğu görülmektedir.