Sevgili Okurlarım

Bildiğiniz gibi sürekli Küresel Isınmayı gündeme getiriyor ve olabilecek etkilerini ayrıntılarıyla açıklamaya çalışıyoruz. Ve aynı zamanda aşırı soğuklar ve dalgalanmalardan bahsediyoruz. Bu nasıl olmakta?

Yani Küresel Isınma mı? yoksa Küresel Isınma mı?

Gündemimizi oldukça meşgul eden bu küresel ısınma ve soğuma uzun süredir çok önemli noktaya ulaşmıştır. Küresel ısınma, daha öncede sürekli belirttiğimiz gibi dünyamızın karşı karşıya olduğu en büyük çevresel ve yaşamsal tehditlerden biri haline gelmiştir. İnsan aktiviteleri sonucu artan sera gazları oluşumları, dünya üzerindeki sıcaklıkları artırmakta ve çeşitli doğal afetlere sıklıkla neden olmaktadır.

Bilindiği gibi Küresel ısınma, dünya üzerindeki ortalama sıcaklıkların artışı olarak bilinmektedir. Bu artışın temel nedeni, yine biz insanlar olup yani oluşturduğumuz ve gerçekleştirdiğimiz aktiviteler ve faaliyetler sonucu azotlu gazlar, güneşten gelen enerjinin atmosferde yakalanmasına neden olarak sıcaklıkların yükselmesine sebep olur. Fosil yakıt kullanımı, orman tahribatı, sanayi süreçleri gibi pek çok etken deniz seviyesinin yükselmesi, iklim değişikliği ve dolayısıyla tüm ekosistemi etkilemeye ve yaşam sistemimizin negatif anlamda etkilenmesine neden olmaktadır.

Peki bu durumda küresel soğuma nedir?

Genellikle küresel ısınmaya yoğunlaşıldığından ve her olayın sonucunsa bir küresel ısınma söz konusu olduğundan; küresel soğuma ve bu konu hakkında yeterli düzeyde araştırma yapılmamaktadır. Hangisi bizi daha tedirgin etmeli, Küresel ısınma mı yoksa küresel soğuma mı?

Küresel soğuma 1970'li yıllarda gerçekleştirilen araştırma ve çalışmalar sonucu aerosollerin veya yörüngesel zorlamanın soğutma etkileri nedeniyle, Dünya'nın yakında soğumaya başlayacağı ve bunun sonucunda yoğun bir buzullaşma dönemine girileceği teorisine dayanmaktaydı. Küresel soğuma dünyanın ve atmosfer sıcaklığının uzun süren dönem boyunca azalarak kıtasal ve kutup buzullarının genişlemesi ve gittikçe artan bir oranda yavaş yavaş her yeri sararak varlığını sürdürmesidir. Gerçekte Dünyanın gerçek iklimi gezegende hiçbir buzulun olmadığı sera dönemleri ile buzul çağları arasında sürekli değişmektedir.

Son dönemde küresel ısınmanın etkilerinin arttığına dair sinyallere rağmen yapılan bilimsel ölçümler tüm dünyada sıcaklıkların düştüğünü göstermektedir. Güney Amerika da ölçümlerin başladığı 1957'den bu yana 2020li yılların kış aylarının en soğuk dönemler olarak yaşandığı ortaya çıkmıştır.

Aslında duruma açıklık getirecek olursak, iklim değişikliği, gezegenimiz olan Dünya'nın iklim sisteminin uzun vadeli ve sistematik değişikliklerine neden olan bir olaylar sistemidir. Bu değişiklikler, belirli bir coğrafi bölge veya küresel ölçekte ortalama sıcaklık, yağış, rüzgâr desenleri ve diğer iklim parametrelerindeki değişiklikleri içerebilir. Yani kısaca; iklim değişikliği genellikle uzun yıllar veya yüzyıllar boyunca gözlemlenen değişikliklerdir.

Dünya, iklimdeki değişikliği zaman zaman yaşayan büyük bir sistemden oluşmaktadır. Uzun yıllar yaşanan küresel soğuma, sonrasında küresel ısınmaya dönerek ve yakın zamanda tekrar bir küresel soğumaya geçiş yaparak aslında dünya doğal döngüsünü devam ettirmeye çalışmaktadır. Burada önemli olan bu ekstrem küresel iklim değişikliğinin ısınma ve soğuma dönemlerinin, insan faktörünün olumsuz etkisi sebebiyle ne kadar uzun süre yaşandığıdır. Dolayısıyla ekolojik dengenin elden geldiğince bozulmaması ve insan kaynaklı gerçekleşen doğa tahribatının minimum seviyeye indirilmesi için çalışmalar yapılması önem arz etmektedir.

Özellikle karbondioksit. metan, azot oksitler ve diğer sera gazları, fosil yakıtları kullanma, ormansızlaştırma ve endüstriyel faaliyetler sonucu atmosfere yayılan bu sera gazlarının azaltılması amacıyla gerekli farkındalık yaratılmalı ve bu konuda elbirliği ile bilinçli bir şekilde çalışmalıyız.