Değerli okuyucularım,

Bildiğiniz gibi geçen hafta ulusça çok büyük bir felaket yaşadık. Doğal afetlerden biri olan “Deprem” bizleri çok fazla üzdü ve acıya boğdu. Hepimizin Başı sağ olsun. Yaralılara da acil şifalar dilerim.

Bu yazımda sizlerle işlemekte olduğum konunun depremle bir ilgisi olabilir mi?

Küresel ısınma depreme neden olabilir.

Almanya'da yapılan bir araştırmaya göre, küresel ısınma sonucu buzulların erimesi çok büyük depremlere yol açabilmektedir.

Almanya'nın Bochum kentinde bulunan Ruhr Üniversitesi'nde yapılan yeni bir araştırma, küresel ısınmanın sonuçlarının beklenenden de kötü olabileceğini ortaya koymaktadır. Araştırmaya göre, buzulların erimesinin çoktandır pasif durumda olan fayları harekete geçirebileceği belirtilmektedir.

Bu sonuca varılmasında en büyük etken, Buzul Çağı'nın sonunda yaşanan büyük depremler olmaktadır. Örneğin son Buzul Çağı'nın sona ermesi ve büyük göllerin çekilmesinin ardından Amerika'nın Utah bölgesinde çok büyük depremler meydana gelmiştir. Aynı şekilde, İskandinavya ve çevresinde de büyük depremler yaşandığı bilinmektedir. Eğer aynı şartlar küresel ısınma sonucunda tekrar ortaya çıkarsa ki yavaş yavaş çıkmaktadır, bu durumda özellikle dünyanın kuzeyinde çok büyük depremlerle karşılaşmamız sürpriz olmayacak.

Gerçekleştirilen son araştırmaya göre buzulların şu anki varlığı, fayların da pasif halde kalmalarını sağlamaktadır. Ancak buzullar eridiğinde, uzun dönemler boyunca hareket etmeyen fayların bile aktif hale gelebileceği kaçınılmaz bir doğa olayı olacaktır. Bunun nedeni ise, buzulların erimesi ve oluşturdukları basıncın ortadan kalkması; sonuç olarak hareketsiz fayların harekete geçmesine yol açmasıdır. Bilim adamlarına göre erime bu hızla devam ederse, meydana gelen depremlerin her geçen gün biraz daha çoğalmasına hazır olmalıyız.

Bu araştırmalar sonucu “Küresel ısınma'' ve ''jeolojik felaketler'' arasında bir ilişki olduğunu düşünmek bazılarına saçma gelebilir. Ancak artık iklim değişiminin; depremler, tsunamiler gibi olayları etkiliyor olabileceği fikrini dikkate almak zorundayız. Örneğin Hindistan'da muson yağmurları tarafından erozyona uğrayan çok miktardaki materyal, geçtiğimiz birkaç milyon yıl içinde Hindistan plakasının hareketini etkilemiştir. Bundan çok daha kısa bir zaman diliminde insan aktivitelerinin depremleri tetiklediğine dair bir çok kanıt elde edilmiştir. Büyük barajların inşaatı çoğunlukla sismik aktivite ile ilişkilendirmektedir. Mesela bazı bilim adamları Sichuan'da 2008 yılında yaşanan büyük depremin sebebinin, depremin merkez üssüne 5 km uzaklıkta inşa edilen Zipingpu Barajı olduğunu iddia etmişlerdir. Madencilik ve sondaj faaliyetleri de küçük depremleri tetiklemektedir. Ve eğer küçük jeotermal projeler bile depremleri tetikleyebiliyorsa, tüm gezegenin ikliminin değişmesinin oluşturacağı etki pek de şaşırtıcı olmasa gerek.

Aslında sorunun düğümlendiği nokta gayet basit: Yer kabuğunun üzerinde artan veya eksilen her yük, basınç ve gerilmeye neden olur. Bu olay meydana geldiğinde yer kabuğu her nerede gerilmişse, o bölgede aniden patlama ve kaymalar oluşmaktadır. Ve biliyoruz ki Dünya’mızın üzerinde hareketleri çoklukla havaya ve iklime bağlı çok ağır bir yük vardır:

Geçmiş buzul çağları süresince, kalın ve geniş buz tabakaları Avrasya ve Kuzey Amerika üzerinde yükselmekteydi. Buzun ağırlığı fayları hareketsiz kılmış ve magmanın akışını baskılamıştır. Ancak buz eridiğinde deprem ve volkanik patlamalar tekrardan harekete geçmiştir.

Bu buz tabakaları öylesine ağırdır ki eridiklerinde deniz seviyesi 1,2 m yükselecektir. Halbuki su dağılımındaki ufak değişimler bile deprem ve volkanik patlamaları tetiklemeye yeterli olmaktadır. Örneğin Pasifiğin doğu mikro plakasında yapılan bir çalışmaya göre El Nino öncesi rüzgarlarına bağlı 20 cm deniz seviyesi değişimi, ayda ortalama 2 olan deprem sayısını 8'e çıkarmıştır.

Ve Pavlof Dağı, Alaska Yarımadası'ndaki aktif bir volkandır. Kışın daha çok patlama görürüz. Bunun nedeni, o mevsimde gelişen fırtınalardan dolayı deniz seviyesinin 30 cm. yükselmesi olabilir. Alaska Volkan Gözlemevi'ne göre; yarımadanın her iki tarafındaki deniz yatağındaki ağırlık arttığı için magmanın yukarı doğru basınç yaptığı belirtilmektedir. Alaska iklim değişiminin deprem ve volkanlara etkisini gözlemleyebilmek için bulunmaz bir ortamdır. Çünkü Alaska'da yüksek enlemde birçok volkan bulunmakta ve ayrıca bu bölge tektonik olarak oldukça aktiftir

 

Son derece katastrofik sellerin, fırtınaların öldürücü sıcak dalgalarının ve yok edici kuraklıkların yaşandığı dünyamızda, özellikle de uzak bölgelerde meydana gelen daha fazla deprem ve volkanik patlamaları nispeten basit görebiliriz. Ancak, iklim değişiminin korkutucu sonuçları listesine bunları da eklememiz gerekecektir. Çünkü herhangi bir uyarının yapılamadığı deprem gibi olaylar, tayfunlar ve sellere göre daha fazla insanın ölümüne sebep olabilmektedirler. Bunun da ötesinde depremler, volkanlar ve tsunami gibi jeolojik olaylar tamamen bizim kontrolumuz dışındadır.

Ancak her türlü olasılığa karşı TEDBİRLİ olmamız gerekmektedir.