Sevgili Okurlarım,

Cumhuriyetimizin 100. yılını idrak ettiğimiz bu günlerde, sizlerle doğa etkinlikleri uzantısında küresel ısınma sorunlarının getirdiği sıkıntılı ve üzücü olayları yeniden gündeme getirmeyi içime sindiremedim.

Ulu önder MUSTA KEMAL ATATÜRK’ün bize emanet ettiği Cumhuriyetimizi coşkuyla kutlamamız gerekmektedir.

Bu kutlamanın gösterişte değil onun kendi deyimiyle “Çağdaş Medeniyetler Seviyesine” getirmekle olmaktadır.

Gerçekte biz Ulu Önderin çizmiş ve bize bırakmış olduğu yoldan mı yürüyoruz veya yürüdük. Cumhuriyetin O ilk yıllarında 1927'de yüzde 11 olan okur yazarlık oranı 1935'de yüzde 20,4'e, 1950'de yüzde 33,6'ya, 1960'ta ise yüzde 39,5'e, 2008 yılında ise yüzde 85,71'e ulaşmıştır. Resmi verilere göre 2023’te bu oran yüzde 97,6 seviyesindedir.

Neden yüzde yüz değil?

Demek ki ulu önderin bize öncelikle eğitimde verdiği rotayı tam kullanamamışız.

1923-45 Erken Cumhuriyet Dönemi Reform Uygulamalarına kısaca bakacak olursak.

600 Yıllık Osmanlı İmparatorluğu'nun artık yıkılmaya yüz tutmuş bir hasta adam   haline   geldiği   20.   yüzyılın   başlarında   ülkenin   içinde   bulunduğu durumdan   kurtulması   için   çeşitli   görüşler   ortaya   atılmıştır.   Bazıları kurtuluşu   Amerikan   mandacılığında   görürken   bazıları   da   bölgesel direnişlerle   bağımsızlık   arayışına   girmişlerdir.   Fakat   hiçbiri   Anadolu insanının nezdinde tam bir   kabul görmemiştir.  Bu sırada Mustafa Kemal Atatürk   umutsuzluk   içinde   olan   bir   ulusa, kurtuluşun   ancak   tam bağımsızlıktan   geçtiğini   deklare   etmiş   ve   bunun   için   milli   kurtuluş mücadelesinin   başlatılması gerektiği fikrini   ortaya atmıştır. Bilindiği gibi Atatürk’ün Samsun’a çıkışıyla başlayan bu hareketin sonucunda Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

İşte tam bağımsız ve laik Türkiye Cumhuriyeti 100. Yılını idrak etmektedir.

100 yıl boyunca neler oldu?

Birçok iç ve dış güçler, kurulmuş bu tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetini yıkmaya çalışmış, çeşitli fraksiyonlarla şeriata yönelmeye çalışmış, laikliği bozmaya yeltenmişler ve daha birçok eylemle Türkiye Cumhuriyetini içten ve dıştan yıkmaya çalışmışlardır. Ancak unuttukları Atatürk’ün evlatları bu Cumhuriyeti sonsuza dek koruyacaklardır.

Bildiğiniz gibi ben bu sütunlarda küresel ısınma ve doğal afetler ile modern yaşamamızda en büyük katkı payı olan Enerji konularını işlemekteyim. Bağımsız ve Laik Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olmasa bu konuları ayrıntılı tartışma olanağımız olur muydu?

İşte sevgili okurlarım, cumhuriyetimizin 100. Yılında hangi aşamalardan geçerek bugünkü bilimsel ve teknolojik aşamalara gelmeye çalışıyoruz. İstenen ve bize hedef gösterilen seviyelerin çok gerisinde olmamıza rağmen elbirliği ile çalışacağız.

Ümidimiz yarının geleceği gençlerimizdedir. Atatürk o büyük deha bunu çoktan görmüş ve Cumhuriyetimizi gençler emanet etmiştir.

Tüm doğa olaylarını, küresel ısınmayı, enerji kirliliğini acaba bağımsızlığımızı kaybetsek hala inceleyebilecek miyiz? Bence hayır.

Onun için yaşasın bağımsız Türkiye Cumhuriyeti.

Ulu Önder MUSTAFA KEMEL ATATÜRK ruhun şad olsun. “Ne mutlu Türk’üm diyene!”