Bu hafta size birazda eski zamanlarda iklim değişikliği yaşanmadan önce neler oluyordu onları sizlerle paylaşmak istedim.

Peki.

Dinozorların yaşadığı dönemde Antarktika nasıldı? Kıtanın ısınıp, buzulların tamamen eriyeceği bir yer olması mümkün mü?

Antarktika deyince akla ilk gelen sözcükler, buzlar, ıssız ve soğuktur. Ancak dinozorların yaşadığı dönemde durumun böyle olmadığı bilimsel araştırmalara göre tespit edilmiştir.

Güneydeki bu büyük kıta, içinde dinozorlar gezen ormanlarla kaplı bir dönem de geçirmiştir.

Peki, şimdi bu kadar soğuk ve vahşi olan bu doğa parçası, nasıl oluyor da bir zamanlar dünyanın en büyük yaratıklarına ev sahipliği yapacak kadar sıcaktı?

Bunu anlamak için zamanda bir yolculuk yapmamız gerekmektedir.

145 ila 66 milyon yıl öncesine rastlayan Kretase döneminde Antarktika'da buz yoktu.

Bu kadar uzun bir zaman öncesi size bir şey ifade etmeyebilir, ancak bir göktaşı dünyaya çarpıp da dinozorların sonunu getirmeden önceki son çağ olduğu için o dönemde burada buz olmadığı bilinmektedir.

O zamanlar her iki kutupta da ormanlar vardı.

Ağaçların ve soğukkanlı sürüngenlerin fosilleri, bilim insanlarının o dönemde iklimin nasıl olduğunu anlamalarına yardımcı olmaktadır.

Soğukkanlı sürüngenler hayatta kalmak için güneşin sıcaklığına ihtiyaç duymaktadır. Bugün bile onları gündüzleri ısınmak için güneşlenirken görmekteyiz.

Kış aylarında güneşin kaybolduğu kutuplar, karanlıkta hayatta kalmalarını sağlayacak kadar sıcak olmak zorundaydı.

Bilim insanları geçmişte iklimin nasıl olduğunu anlamak için okyanusta yaşayan fosil organizmaların kabuklarından faydalanmaktadırlar. Bu kabukların analizi ve farklı türlerin yaşadıkları dönemlerin bilinmesi sayesinde okyanusun o dönemlerdeki sıcaklığını tahmin etmek mümkün olmaktadır.

ABD'deki Smithsonian Doğa Tarihi Müzesinden Dr. Brian Huber, Kretase dönemi ile ilgili çalışmalarında Antarktika etrafındaki derin deniz alanlarına odaklanarak, en iyi bilgileri fosil organizmalardan elde ettiklerini belirtmektedir. Çünkü hem dipteki çökeltilerde yaşayan ve böylece okyanusun dibindeki ısıyı kaydeden fosil organizmaların kabuklarından, hem de okyanusun en üst elli metresinde yaşayan ve atmosferik sıcaklıkları kaydeden planktoniklerden bilgi elde edilmektedir.

Böylece bu bilgileri zamanla bir araya getirip, okyanusun tüm dünyadaki farklı bölgelerinden alınan kabukların analizi sonucu, iklimin evrimi hakkında gerçekten iyi bir fikir elde edilmektedir.

Huber, Antarktika çevresindeki Güney Okyanusu'nda bulduklarına ilk başta inanmakta zorlandıklarını, çünkü bunların fazlasıyla sıcak bir döneme işaret ettiğini belirtmektedir. İncelemeler sonucu Güney kutbu dairesinde 30 santigrat dereceye varan sıcaklıklar kaydettiklerini vurgulamaktadır.

Bu yüksek ısılar, Kretase döneminin ortalarına rastlamaktadır.

O dönemde atmosferdeki karbondioksitin artması sonucunda sıcaklıkların yükseldiği "Kretase Serası" diye anılan bir sera etkisi yaşanmıştır.

Peki, bugün buzlarla kaplı olan Antarktika'nın, Kretase döneminde dinozorların dolaştığı, ağaçların yeşerdiği bir alan olmasını sağlayan neydi?

Huber, "Kretase döneminin ortalarında deniz tabanı yayılması oranının daha hızlı olduğu ve volkanik kaynaklardan çıkan karbondioksitin arttığı bilinmektedir" demektedir. Deniz tabanı yayılması, volkanik aktivite ile oluşan yeni okyanus tabanının hareket etmesi olarak tanımlanabilecek bir süreçtir. Kıtaların zamanla sürüklenmesi deniz tabanı yayılmasıyla açıklanmaktadır.

Huber ile meslektaşları hala, Kretase dönemindeki sera etkisini araştırmaktalar. Şimdi olduğu gibi geçmişte de iklim değişiklikleri yaşandığını bilinmektedir.

Huber’e göre, geçmişteki jeolojik olaylarla karşılaştırdığında gerçekten eşi görülmemiş bir hız ve büyüklükte bir değişim yaşanmaktadır. Sadece on yıllar içinde atmosfere yüz milyarlarca ton karbondioksit salınmakta ve çok büyük yanardağların bile bu kadar kısa sürede bu miktarda karbondioksit çıkarması imkânsızdır.

Sonuç olarak Antarktika'da belki tekrar dinozorlar dolaşmayacak. Ama buz olmayan bir dönem başlaması olasılığını göz ardı etmemek gerek.