Değerli okurlarım,

Bizler normal yaşamlarımız içinde günlük birçok problem ve sorun içinde yaşarken hiçte farkında olmadan doğal etkilerin altında kalmaktayız. İster kapalı bir ortamda oturalım, isterseniz doğal ortamlarda gezin tine de doğal bir etki altında kalmaktasınız.

İşte bizi etkileyen bu doğanın normal kaynakları yani radyasyon kaynakları, çevre genelinde yaygın olarak bulunmaktadır ve bu kaynaklar arasında toprak, güneş ve kozmik ışınlar yer almaktadır. Ayrıca, yapı malzemeleri ve gıdalar da doğal radyasyon içermektedir.

Dünya’nın oluşumundan beri tüm canlılar doğal iyonlaştırıcı radyasyon ile iç içe yaşamaktadır. “Çevresel radyasyon” olarak adlandırılan bu durum tamamen doğaldır ve insanın bundan kaçınabilme olanağı yoktur. Doğal radyasyonun başlıca iki kaynağı vardır:

Kozmik radyasyon ve yerkabuğundaki doğal radyoaktif maddelerden kaynaklanan radyasyon. Özellikle yer kabuğundan kaynaklanan radyasyonun temel kaynağı radon gazıdır.

Radon gazı, doğal olarak oluşan, renksiz ve kokusuz bir radyoaktif gazdır. Toprak, kayaçlar ve yeraltı sularından kaynaklanır. Binaların zemin katlarında ve bodrumlarında birikerek sağlık sorunlarına yol açabilir. En büyük riski akciğer kanserine neden olmasıdır, özellikle sigara içenlerde risk artar. Radon seviyelerini ölçmek ve kontrol etmek için pasif veya aktif cihazlar kullanılır. Korunma yöntemleri arasında ölçüm yapılması, havalandırma sistemlerinin kullanılması, yapısal onarımlar ve profesyonel destek alınması bulunur. Özellikle bodrum katlarda havalandırma sağlanmalı ve radon geçişini engelleyen yalıtım önlemleri alınmalıdır. Basit bir önlem olarak sabahları yatak odalarının havalandırılması gece sırasında oda duvarlarındaki betonlardan sızabilecek radon gazının havalanmasını sağlayacaktır.

Bunun dışında insanlar tıbbi amaçlı tanı ve tedavi yöntemlerinden, havaalanları ve alışveriş merkezlerinde bulunan X-ışını ile çalışan dedektörlerden de sürekli olarak iyonlaştırıcı radyasyona maruz kalabilmektedir.

Uçuş süresinde de kozmik radyasyonun etkisi altında kalmaktayız.

Radyasyon, insan sağlığı üzerinde hem akut hem de uzun vadeli etkilere sahiptir. İyonlaştırıcı radyasyon, DNA'ya zarar vererek genetik yapıya ve hücresel fonksiyonlara etki eder. Bu etkiler arasında kanser riskinin artması, üreme hücrelerinin zarar görmesi ve hamilelik döneminde fetüsün gelişimi üzerinde olumsuz etkiler oluşturabilir.

İlerleyen teknoloji yeni gelişmelere ve buluşlara neden olmakla beraber birçok yan etkiyi de beraberinde getirmektedir. Örnek olarak tıbbi tanı ve tedavide kullanılan BT, röntgen ve tedavide kullanılan radyoaktif izotop uygulamaları verilebilir. Kıtalar arası uçuş esnasında alınan radyasyonda azımsanmamalıdır.

Biz burada genellikle doğal radyasyondan bahsetmekteyiz. Ama yaşam içinde doğal olmayan insan eliyle oluşan radyasyonlardan da bahsetmekteyiz. Eğer bu iki sınıfı kıyaslarsak doğal radyasyondan etkilenme oranı çok daha fazladır. Çünkü sürekli soluduğumuz havadan, güneşten, sudan etkileniriz. Kabaca oranlarsak eğer maruz kaldığımız radyasyonun üçte ikisini doğal yollardan alırız. Dağlık bölgede yaşayan insan deniz seviyesinde yaşayan dan daha çok doğal radyasyona maruz kalır.

Görüldüğü gibi normal yaşamımızda doğal radyasyonun etkisi altındayız ve basit önlemlerle alınan radyasyonu en aza indirmek ve etkilerinden korumak ise bilinçli bir şekilde biz insanlara düşmektedir.