Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nin 17.YY da yazılmış olduğunu anımsatarak yolu İzmir’e doğru uzanan dervişin günümüz Menemen kenti ile ilgili anlattıklarını (eserin birkaç çevirisini karşılaştırarak) S.A. Kahraman çevirisi 9. Kitap, 1. Cilt, sayfa 95-96 daki haliyle aynen aktarmayı uygun buldum. Çünkü her ne kadar konu İzmir/Menemen ve sivrisinekler olsa da, 17. YY da kendi de Türk olan bir Osmanlı âliminin “Etrak” (Türkler) hakkındaki sosyolojik görüşlerini aslı gibi dikkate almak gerektiğini düşünmekteyim. 

“Havası çok sıcak olup gayet ağır olduğundan mahbûbu (seveni/yalnız erkek için kullanılır / TDK Sözlüğü) yoktur. Allah'ın hikmeti, bu şehirde Temmuz ayında ikindiden sonra şehir içinde bir tek insan kalmayıp küçük büyük herkes şehrin dört tarafındaki bağ ve bahçelere gidip orada yatarlar, sabahleyin yine şehre gelirler. Zira şehir içinde bir adam kalsa o gece o adamı sivrisinekler yerler, Allah saklasın, aman vermeyip helâk ederler.”

“Yönetici bir adama ceza verse bir gece elini ayağını bir direğe bağlayıp giderler. Sabahleyin o zavallı adam ya ölmüş veya tulum gibi şişmiş bulunup bütün işlediği günahlarını itiraf eder. Suçlu olan adamlara böyle işkence ederler. Melemen Şehri'nin ta bu mertebe namusu, yani sivrisineği vardır. Zira sineklerin padişahı, değirmenler tarafında bir kuyu vardır, o kuyudadır derler. Gerçekten de akşam vakti olunca o kuyudan duman duman olup sivrisinekler çıkıp şehre yayılır. Nice kere belde halkı bu kuyuya neft, katran, çıra ve çer çöp doldurup ateş etmişler, Nemrud ateşi göklere yükseldiği hâlde yine kurtulamamışlar.”

“Yaşlı kimseler anlattılar ki, Sultan Ahmed zamanında gönlü yaralı bir derviş, Ramazan gecesinde bu şehrimize gelip her hangimizin evine vardı, misafirliğe kabul edilmemiştir. Sabah olunca o derviş sabah namazını kıldıktan sonra camide olan cemaate, "Ey Melemen'in meleme ve uzun emele düşmüş cimri ve alçak halkı. Bu zayıf kulu bir gece konukluğa almayıp "Kâfir de olsa zayıfa ikram ediniz" hadisi emrine uymadınız ise bu hakirin sizlere şu yadigârı olsun: Geceler hatırınız hoş olmasın. Her gece hane-berduş olasız [evsiz kalasınız]" diye elinde balmumundan bir sivrisinek şeklini bir kâğıt ile bu kuyuya bıraktı. O gece şehirde tüm halk sivrisinek derdinden namusu arı terk edip bağlara kaçarlar. Hâlen şehrimize o zamandan beri sivrisinek yayıldı, diye anlattılar. Allah'ın hikmeti bu şehir içinde gelen konukları sivrisinek asla ısırmaz ve bir yabancıya asla zararı isabet etmez, acayip sırdır. Sanki Acem'de Kâşiyan akrebi misafirlere zararı değmediği gibi bu şehir de sivrisinek ile tılsımlı olup bir şekilde defedilmesi mümkün olmamıştır. Ama bu şehre gelen misafirler de adamsız şehirde gece kalmanın ne manası var deyip, az çoğa tabidir diye şehir halkına uyarak bütün misafirler de Misafirler Bağı derler bir sığmak yer vardır, oraya gidip istirahat ederler.”

 “Bütün şehir halkı evlerinde bütün eşyalarını ve kap kacaklarını bırakıp hanelerinin kapılarını da açık bırakıp bağlara giderler. Şehir içinde ancak 10 adet adam bekçi kalır. Gece elbiseleri giyip yüzlerini gözlerini örtülerle sarıp sarmalayıp ve boğazlarına birer davul geçirip ta sabaha dek bu 10 adam davullara tokmaklar vurup şehri koruyup gezerler. Bir an durmaya kâdir değillerdir. Davul bereketiyle sivrisinekten kurtulurlar, zira sivrisinek sazlıkta türediğinden neyzen gibi sâzendedir. Her adama iğnesini batırmaya geldiğinde neyzenlik ederek fasıl ile gelir. Onun için Melemen halkı her gece sivrisineğe davul çalarlar. Bu Germiyan, Aydın, Saruhan, Sığla, Bursa ve Teke sancakları halkı arasında bir söz olsa veya bir sancakbeyi davulları bir hoş ses ve ahenk vermese "Melemen davulu gibi öter" diye darb-ı mesel olmuştur. Kısacası bu Melemen şehri acayip ve garip Tarhaniye vilâyeti şehridir. Hâlâ halkı gayet büleh yani oğuz taife ve meleme kavimdir, onun için Melemen şehri derler”

Özellikle bu son satırın anlamını ileride konunun uzmanlarından alıntılarla aktaracağım.