SICAK NOT: “D İ S K; Doğa, İnsan, Sağlık ve Kültür” yeni yazı köşemin adı. Bu ilk yazıdan başlayarak, Pencere Haber gazetesinde on iki yılı aşkın bir süredir paylaşmakta olduğum “Yaşam Ağacı” köşemin yerini alacak. Gazetenin son yazı kurulu toplantısında, “yerel gazete” olmanın tanımı tartışılarak, önemli bir saptama yapıldı. Buna göre, yerel sorunların, başarıların, varlıkların ve okuyucunun sesi olmak öncelikli sorumluluğumuzdur. Yürekten katılıyor ve birlikte düşünmek istiyorum; “Bu yer neresi?” Bence, genelde İzmir, daha dar bir tanımla ise “yarımada” dediğimiz bölgedir. Demir çekirdeğini Üçkuyular’dan Çeşme’ye, Karaburun’dan Selçuk’a uzanan hatlar ve çevresi oluşturur. Bu bir daraltma mı? Hayır, yalnızca konuların ilişki yönünü belirleyip, okuyucu kitlemizle özgün bağlantılarını öne çıkartma çabasıdır. Kısacası konuların yönü “Yarımada, İzmir kenti, ili, Ege Bölgesi, Türkiye ve Dünya” olabilir, ya da bu dizinin tam tersi. Ya yerelden tüme ya da tümden yerele geçiş olacaktır. Yazarların hangisi seçtiği hiç fark etmez. Zaten İzmir, tarih boyunca tüm dünyaya açık bir kent olarak bilinir ve İzmirli de öyledir. Daraltılmaya hiç gelmez, hemen darlanıp (soluksuz kalıp, bunalıp) darılıverir.

Bu düşüncemizin yüklediği yeni maddi sorunlarla da başa çıkmak kararındayız. Okuyucularımızla ilişkili konulara daha geniş yer, onlara daha çok söz hakkı ve gazetede doğrudan temsil fırsatı vermek için toplam sayfa yüz ölçümümüzü yüzde elli gibi önemli bir ölçüde artıracağız. Öncelikle gazete kâğıdı, baskı, dağıtım ve diğer unsurlara gelen yüksek maliyet artışlarına göğüs germemiz gerekiyor. Tümden internette dijital yayıncılığa geçerek bu masraflardan kurtulmak olası. Ancak içimizde “gazetecilik” denince, “kâğıt kokusu ve mürekkep lekesi” gibi vazgeçemediğimiz bazı “olmazsa olmazların” etkisi hala yaşıyor. Ruhumuz bunlardan kopamıyor. Bu çabada okuyucularımızın da bize her şekilde destek olacağına inanıyoruz. Şöyle ki; “Pencere Haber” gazetesi yıllardır her hangi bir ücret ya da gelir ve çıkar talebi olmayan yazarların yazıları, ajansların ücret politikalarına aldırmadan haber geçen amatör ve profesyonel muhabirler, Türk basın dünyasında duayen kabul edilen, sarı basın kartı sahibi bazı gazeteci abilerin desteği ile yayınını sürdürüyor. Bu sayede, yasalar çerçevesinde beyan, kişilik haklarına saygı ve kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğu ile biraz galat tabiriyle, “sapına kadar” düşünce özgürlüğünü bugüne dek korumayı başardı. Bu hiç kolay bir çaba değil. Çünkü demokrasi, laiklik, Atatürk milliyetçiliği, halkçılık, sosyal adaletçilik, çevrecilik vb gibi prensipleri var.  Bundan sonra da böyle kalmaya kararlı olan bir yerel gazete. Üstelik tüm yarımadada iş yerleri ve isteyen kişilere ücretsiz dağıtılıyor. Zaman zaman baskı tirajı binlerle ifade edilen boyutlara çıkıyor.

Peki, bu çaba ekonomik olarak nasıl sürdürülebiliyor? Kısacası yalnız reklam ve duyuru gelirleriyle. Bu yüzden her kesimden okuyucularımızın “Pencere Haber” gazetesine maddi destek verme olanağı, reklam ve duyurularında gazetemizi tercih etmeleriyle sınırlı. Bu konuda doğrudan gazete ile iletişime geçerek daha geniş bilgi alabilirsiniz.

Gelelim yeni yazı köşem olan “DİSK; Doğa, İnsan, Sağlık ve Kültür” konusuna. Disk, yuvarlak şekilli bir cisme verilen ad. Dünya dillerine Latince’den 17. YY’ın ortalarında girmiş ve özellikle kadim çağlarda “zaman içinde dünyadaki yaşamın değişkenliğini simgeleyen güneş ve ay diski sembollerini” yani bizdeki “Çark-ı Felek” gibi, sonsuz bir döngüyü anlatmak için kullanılmış. Sonradan pek çok sözcüğün kökleri içinde yer almış. Doğada kesin, keskin ve düz sınırlı biyolojik bir oluşum yoktur. Yani doğal şekiller ve süreçler mutlak doğrusal değil, sonuçta yuvarlak yapılara ve çember şekilli devinim süreçlerine dönüşürler. Bunun en güzel örneği, termodinamiğin ilk kuralı ile de uyuşan,  “hiçbir şey vardan yok, yoktan da var olmaz, her şey başka bir şeye dönüşür” kuralıdır. Doğa, insan, sağlık ve kültür de doğrusal bir ilişkiler dizini gibi görünür, ancak sonuçta, kültürlerin kendine özgü insanlarını yaratması ile bir döngü grafiği olarak diskte bütünleşir. Dizinin gelecek sayıda yayına vereceğim “Enginar ve Urla Festivali” başlığı örneğinde nasıl doğadan insan, sağlık ve kültüre ulaşıldığını ve o kültürün kendi insanını yarattığını göstermeye çalışacağım. Ardından bitki, hayvan, mineral, fosil, doğada ne varsa, bizim “yerelimizde” gördüğümüz örneklerinden başlayıp dilinden anlayışına, sağlığından ilacına nasıl dünya kültürüne ulaşabildiğini birlikte izleyeceğiz.      

Yaşam Ağacı köşesinde ele aldığım tefrika ve yazılar ise gerek gazetenin internet sayfasında, gerekse de özel sosyal medya hesaplarımda arşivleriyle birlikte sürecek…