“Vourla’dan Urla’ya” ulaşmak için çıktığımız zaman yolculuğunun fantastik bir durağındayız; Fransa’da. Bir an 17. YY ın muhteşem Paris’inde olduğumuzu hayal edelim. Tıbbi bitkiler uzmanı Joseph Pitton de Tournefort gözlerini, Paris’in 5. Bölge’sindeki “Kraliyet Tıbbi Bitkiler Bahçesi (Royal Jardin des Plantes Medicinales)” nin merkez binasından az ilerideki Sen Nehri kıyısına dikmiştir. Hayalinde Kardinal Richelieu’nün çok sayıda adamı ile yiğitçe çatışan “3+1 Silahşorlar canlanmıştır; Athos, Porthos, Aramis ve d’Artagnan! Kanlı çatışma çok sürmez ve kahramanları, kardinalin sağ kalabilen adamları kaçarken, kılıçlarını kaldırıp, “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!” diye bağırarak son zaferlerini kutlar. Tournefort derin bir duygu seli içindedir. Artık kendisini o silah sörlerden biri olarak görmektedir. Bunda hakkıdır da, çünkü bu hayalin yaşanmış olabileceği 1690’lı yılların Paris’inde Tournefort, kendine bizzat kral 14. Lui tarafından verilmiş olan özel bir görevle yolculuğa hazırlanmaktadır. Bu daha önce Pirenelere ve diğer yerlere yaptığı, botanik bilimsel gezilerine (ekskürsiyonlardan) benzer görünse de, kraldan özel bir emir almıştır. Gezisi boyunca yalnız bilimsel önemi olabilecek varlıklarla sınırlı kalmayacak, rotası üstündeki kentlerin, kalelerin, limanların planlarını çıkartacak, demografik ve kültürel veriler de toplayıp rapor edecektir. Bu rota da anlamlıdır; Ege kıyıları, adalar, İstanbul, Karadeniz kıyıları, Kafkasya’daki bazı bölgeleri ile İran sınırını kapsamaktadır. 1700 – 1702 Tarihleri arasında tamamlanan bu gezi Osmanlı İmparatorluğu’nun Hristiyan nüfus bölgeleridir… Tehlikeli olabilecek bu görevin askeri bir casusa değil de, tıbbi botanik gibi, siyasi iddiası hiç olmayan bir dalın uzmanına verilmiş olması çok ilginç ve doğru bir karardır. Çünkü o çağda Fransa, tüm gücüyle, 150 yıldır sürmekte olan ünlü “Franko – Osmanlı İttifakı” içinde yer almakta ve Avusturya merkezli Habsburg Hanedanı’nın yönetiminde olan “Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu” nda kanlı bir liderlik savaşı vermektedir. Bu ittifak pek çok (çifte vatandaşlık, serbest ticaret vb gibi) modern ve laik diplomasinin ilk örneklerini yaratmıştır. Avrupa Birliği kavramının kilise ile işbirliğindeki monarşiler tarafından bir Hristiyan Birliği olarak tasarımına ters düşen bir ittifaktır. Bu yüzden Fransız ve Osmanlı sembolleri ile “Zambak ile Hilalin birliği” olarak adlandırılır ve kilise tarafından şiddetle eleştirilip aşağılanmıştır. 17. YY sonunda, II. Viyana Kuşatması ile zirveye ulaşacak olan bir liderlik mücadelesinin taraflarını belirler. 14. Lui’nin, Osmanlı’nın gerçek gücü ve örgütlenmesi hakkında stratejik bilgi toplama girişiminin ortaya çıkması ile bu ittifak içinde doğabilecek riskleri göze almaya niyeti olmadığı açıktır. Nitekim Fransa tarihindeki en uzun süreli siyasi, stratejik ve taktik ittifak kabul edilen bu işbirliği 100 yıl kadar daha, Napolyon’un 1799 da Aksa Kalesi ve Mısır’ın fethine çıkmasına kadar sürmüştür.

Tournefort Osmanlı’nın gerçek gücü ve yağmalanabilecek zenginliklerini belirlemek amacıyla bu topraklara yollanan, çok çeşitli kisvelerdeki, sayısız görevliden yalnızca biridir sonuçta. Ancak kendine göre, bir kişinin yaşamını inandığı bir bütünlük için feda etmeye hazır olması, silahşorların narasındaki “Birimiz hepimiz için!” ifadesi ile tam bir uyum içindedir. Çocukluğunda babası tarafından yoğun bir baskıyla “Cizvit rahibi” (Roman Catholic) olarak yetiştirilmeye çalışılmış olması, hekim – botanikçi olarak gelişmesini bile geciktirmiş ve kişiliğini şekillendirmiş. Bu durum yararlandığımız seyahatnamesinin çok yerinde karşımıza çıkıyor. Yer yer, sıklıkla Osmanlı mülkünde yalnız Müslümanları değil, Ortodoksları da küçük gören ve yozlaşmışlıkla suçlayan ifadeleri, bu halkların çeşitli kaynaklarında da eleştirilmektedir. Bilimsel görüntüsünün ardındaki stratejik gerçeklere ulaşmak tarihçilere düşen bir görev. Seyahat raporları (Fransız dış işleri bakanı Count de Pontchartain’e yolladığı el yazısı mektuplar ve resimler) Haziran 1702 Yılında Fransa’ya dönüşünden hemen sonra değil, ancak ölümünden 9 yıl sonra 1717’de yayınlanabilmiştir. Bu yayınların içerik düzenleyicisi (editörü) kesin olarak bilinmemektedir. Kendisi de 1708 yılında Paris’te bir caddeden geçerken araba altında kalarak yaşamını ani şekilde yitirmiştir. ”Üç Silahşorlar” dünyanın en çok okunan kitapları arasında sayılır. 1844 Yılından başlayarak A. Dumas tarafından önce bir gazetede tefrika edilmiş sonra da kitaplar halinde yayınlanmıştır. Düşman saftaki Kardinaller (Başbakan ve Şeyh ül İslam bir arada gibi bir makam) Richelieu ile Mazarin, yetersiz Krallar (13. ve 14. Lui) ile sevgili Kraliçe Anne (habsburg hanedanından) ile onun sadık silahşorları gerçek tarihi doku içinde aslında çok daha farklı bir konumdadırlar. A. Dumas başkanlığında çalışan bir ekibin eseridir ve 1840 Fransız devriminden hemen önce Avrupa bütününde kilise eksenli monarşi birliğini desteklemeyi hedefler.

Kısacası “Birimiz hepimiz için!” kısmı kolay anlaşılır, ancak “Hepimiz birimiz için!” derken ki “hepimiz ve birimiz” sözcüklerine zaman ve mekân içinde çok farklı anlamlar yüklenmiştir.