Günümüzün en büyük yanılgısı ne biliyor musun?

Doğruyu söylemenin tek yolunun bağırmak olduğuna inanmak.

Sesini yükseltince haklı olduğunu zannetmek.

Kaba olunca güçlü, nezaketli olunca zayıf görünmek.

 

Halbuki...

Hz. Ali ne demiş?

“Sözün en güzeli, söyleyenin doğru söylediği, dinleyenin de incinmediği sözdür.”

 

Zaman böyle...

Sesini yükselten haklı sanılıyor.

Kibar olan susturuluyor.

İncelik, zayıflık zannediliyor.

Hakkını ararsan “olay çıkarıyor”, susarsan “hak veriyor” sayılıyorsun.

 

Ama biz bilelim...

Kibar olmak, sineye çekmek değildir.

Kırmadan konuşmak, sessiz kalmak değildir.

Nezaket, eğilmek değil; dik durmanın en sessiz hâlidir.

 

Bak tarihe...

Mustafa Kemal, en ağır eleştirilerini bile zarafetle yaptı.

Meclis’teki tartışmalarda bile muhatabını küçük düşürmeden konuştu.

Aynı adama hem devrimci hem centilmen demeleri boşuna mı?

 

Yine tarihten...

Lincoln, kendisini aşağılayan birine şöyle demişti:

“Söylediklerinizle beni küçük düşürdünüz sanıyorsunuz ama ben aynı boydayım hâlâ.”

 

Gandi.

Ülkesini sömürgecilikten kurtaran adam.

Elinde taş yoktu, dilinde hakaret yoktu.

Ama geri adımı da yoktu.

 

“Önce seni görmezden gelirler, sonra alay ederler, sonra savaşırlar… ve sonunda sen kazanırsın.”

Bu söz, yumruk atmadan da mücadele edilir diyenlere yol gösterdi.

Kısa bir şiirle anlatalım:

> Dilin kemiği yok derler,

Ama en derin yarayı o açar.

Kırdığın kalp, helallik vermez,

En güzel söz, incitmeyendir aslında.

 

Bir de Mevlânâ:

“Kıracaksan eğer, sus.”

“Söyleyeceğin söz, kıracaksa; yut.”

Ama ardından da şunu ekledi:

“Ama zorbaya susmak, mazluma ihanettir.”

 

Yani ölçü belli:

Kendini inkâr etmeden, kimseyi incitmeden konuşacaksın.

 

Bugün “lafı gediğine koymak, kapak yapmak” meziyet sayılıyor.

Kırmadan konuşanlar “pasif” sanılıyor.

Halbuki asıl meziyet, öfkesini yutarken hâlâ insan kalabilmekte.

Nezaket zayıflık değil, ustalıktır.

 

Ve unutma sevgili okur...

Kırmak kolaydır, onarmak zordur.

Zor olanı yapanlardan ol.

Kırmadan da her şeyi söyleyebilirsin.

Ve belki bir gün...

Karşındaki, seni anlamasa bile, üslubuna hayran kalır.

 

Yani diyorum ki:

Kırıl... Ama kırma.

Yutkun... Ama yalan söyleme.

Ve en önemlisi:

İnsan kal, haklı bile olsan.

Zorbaya baş eğme.

Ama sen de zorba olma.

Sözünü söyle, fikrini savun.

Ama karşındakini küçültmeden yap bunu.

Zira haklıysan bağırmana gerek yok.

Ve bağırıyorsan, belki de haklı değilsin.

 

Çünkü...

Edep yoksunu hakikat, hakikat değil, kabalıktır.

Ve biz, incelikle dokunan sözlerin hâlâ birilerinin içini titrettiğine inanıyoruz.

Nezaketle iç ısıtanlardan olalım...

 

H. Cemil Doğru

Eğitim İş Urla Bşk

Urla Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi