Urla’nın yarısından fazlası orman ve orman vasfındaki alanlardan oluşuyor. Ancak bu alanların korunması için çalışan kamu kurumları, yetkileri ve bütçeleri oranında mücadele verebiliyor.

Birçok ülke ormancılığı yapay zeka, drone ve bilimsel planlamayla koruma altına alırken, biz halen siyasi kutuplaşmanın yarattığı darboğazda sıkışıyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Urla Belediyesi, yol kenarlarında yangına neden olabilecek kuru otları temizlemek üzere beşer metrelik banket temizliği yapmaya başladı. Bu, yangın riski yüksek bir bölgede son derece yerinde bir hamleydi. Ancak ne yazık ki bu teknik çalışma, siyasi karşı ataklarla belediyeye ceza olarak döndü.

 

Bu arada dünyanın başka bir ucunda neler oluyor?

Doğu Aklı İş Başında: Japonya’nın Otonom Ormanları

 

Japonya, yapay zekâ destekli otonom drone teknolojisiyle ormanlarını yeniden yeşertiyor. Kyoto merkezli mühendislerin geliştirdiği bu sistem:

            •           Yangından zarar görmüş alanlarda toprak sağlığı ve nem seviyesini analiz ediyor.

            •           Yerel tohumlar, besinler ve mikorizal mantarlar içeren kapsüllerle yeniden ormanlaştırma yapıyor.

            •           Her bir drone, saatte bir futbol sahası büyüklüğünde alanı yeşillendirebiliyor.

            •           %80 başarı oranıyla ekolojik canlanmayı sağlıyor.

 

Ve bu sadece ağaç dikmek değil; toprağı, suyu, böcekleri, tüm ekosistemi geri kazanmak anlamına geliyor.

 

Peki Biz?

 

Elbette bizde de iyi örnekler var. Örneğin:

            •           Koç Holding’in Orman Yangınlarıyla Yapay Zekâ Tabanlı Mücadele Projesi, Akdeniz ülkelerine örnek gösteriliyor.

 

Ama neden yeterli olmuyor?

 

Çünkü:

            •           Birlikte çalışmıyoruz.

            •           Kurumlar eşgüdüm içinde değil.

            •           Yerelde Urla’da bile tarım ilçe, orman şefliği, belediyenin ilgili birimleri, kooperatifler, odalar ve siyasi temsilciler ayrı telden çalıyor.

 

Bu aynı nakarat; İspanya’yı siyasi ve ekonomik krizden çıkarıp, tarım ve gastronomi üzerinden ülkeyi refaha taşıdı.

Sonuç; ormanlar ve su azalıyor, tarım çöküyor. Halk fakirleşiyor….

 

Sadece Birlikte Başarabiliriz…

 

Urla gibi doğayla iç içe bir coğrafyada, ekosistemi korumanın yolu siyasetten değil, akıldan, bilimden ve ortak akıldan geçiyor. Mikro ölçekte başlarsak;

  •           Kooperatifler, kamu kurumları ve sivil toplum arasında doğrudan iletişim ağı kurabiliriz.

  •           Belediyeler, orman şeflikleri ve çiftçiler arasında düzenli koordinasyon toplantıları yapılabilir.

  •           Gri su kullanımı, yangına dirençli bitki örtüsü planlaması, tohum toplama ekipleri gibi somut yerel projeler hayata geçirilebilir.

 

Çünkü bu sadece doğayı değil, geleceğimizi korumak demek.