Herkese merhaba uzun bir aradan sonra yine buluştuk.

Geçen haftalarda web sitemizde meydana gelen bir sorun nedeniyle birkaç gün Urla’nın nabzını sizlere aktaramamıştık ama sağ olsun gazetemiz imtiyaz sahibi Göksel Kayseri bu olayı da çözdü. Bizleri yeniden sizlerle buluşturdu.

Tabi bu kadar uzak kalınca da malum gündem de sıkıştı. Neler var neler.

Birincisi beklenen 6. Buluşma gerçekleşti ve 6’lı masa ilk turu tamamladı. Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen buluşma sonrası yapılan açıklama, siyasi arenada dolaşan tüm dedikodulara noktayı koyacak cinstendi.

Peki, neler söylendi? Öncelikle basında çıkan, 6’lı masa yürümez, dağılır gibi tüm dedikoduların önüne geçildi. “Bugünden itibaren, seçim öncesi, seçim dönemi. Seçim günü ve seçim sonrası olmak üzere önümüzdeki tüm süreçlerde istişareye önem veren anlayışımızla birlikte yol yürümeye devam etme kararlılığında olduğumuzun altını tekraren çizmek isteriz.” Yani bu 6 siyasi parti lideri der ki; “arkadaşlar biz çalışıyoruz, suskunluğumuz ayrılıktan değil halk için yoğun çalışmaktan ve birlikte yaptığımız istişarelerden dolayıdır, kesin olarak öyle bir ayrılık falan yoktur.”

Şimdi bu dedikodular bitti mi? Bitti. Sırada herkesin üzerinde durduğu Cumhurbaşkanı adayı konusu var. Bununla ilgili ne söylendi; “Milletimiz emin olsun; ortak Cumhurbaşkanı adayımız hem “Türkiye Cumhuriyeti’nin 13. Cumhurbaşkanı” hem de sadece bu masa etrafında bir araya gelen siyasi partilere oy verenlerin değil, “Herkesin Cumhurbaşkanı” olacaktır.” Buradan çıkan sonuçta şu; “Zaten bir erken seçim söz konusu değil diyorsunuz ve 10 ay gibi bir süre var önümüzde. İlla ki biz bir adayı kafamızda netleştirdik, hem de söz verdiğimiz Parlamenter sisteme bir dönüş olacağı için, Partili değil herkesin Cumhurbaşkanı olacağı bir adayımız var ama önümüzde bu süre varken ve halk ekonomik sıkıntılarla boğuşurken şuan aday açıklama zamanı değil.” Benim bu yazılanlardan anladıklarım bu. Doğru mu? Bence doğru…

Devam edelim, işte yazıdaki en güzel son söz bu; “Şimdi karamsarlığa kapılma zamanı değildir! Zaman her geçen gün umudu büyütme zamanıdır. Çünkü biz kazanacağız, Türkiye kazanacak! Biz kazanacağız, 85 milyon insanımız kazanacak!” buradan da çıkan son sonuç şu; “atı alan değil, çalışan hak eden bu defa Üsküdar’ı geçecek.”

Oldu mu, oldu. Halk beklediği kararlı ve yumuşak söylemi duydu. Birlik ve beraberliği gördü. Bakalım süreç uzun daha neler göreceğiz.

Şimdi bu hafta “OLDU” dediğimizi anlattık… Birde olmayana bakalım.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 9 Eylül için hazırlattığı afişler de geçen “Barışın İkinci Yüzyılı” ifadesi… Sayın Belediye Başkanı’na şunu hatırlatmak isterim, 9 Eylül bir kahramanlık destanı, bir ZAFER öyküsüdür. 9 Eylül İzmir’imizin yunan işgalinden kurtuluşudur. Ve geçtiğimiz yüzyıldan bu yana Ege Denizi’nde sular çok dalgalanmıyorsa, bu da “BARIŞIN” değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gücünün eseridir. Ve sonuç olarak bu afiş olayı içinde aynı soruyu soracak olursak; Oldu mu? OLMADI…

Bu haftanın olmayanı ne yazık ki bu afiş olayı… Umarım 9 Eylül gelmeden afişler de düzeltilir ve biz ZAFER’imizin yüzüncü yılını coşkuyla kutlarken, bu ZAFER’e yakışan afişleri görürüz duvarlarda…

Neyse bu haftanın olanını, olmayanını gördük… Geldik yine sona, kalın sağlıcakla.